Ben Daha On Sekizim

4.2K 306 110
                                    

Ben daha on sekizim...
Ya hepsi ya da hiç biriyim...


Ev.

Dört tarafı duvarlarla kaplı bir çatısı olan ve canavarların yatak altları haricinde her yerde yaşadığı bir karabasan.
Durmaksızın arşa değerek yükselen çatallı bir ses ve durmaksızın ödü kopan çocuksu yüreğin asla büyümeden her zaman korkak oluşunun mayalandığı kap.

Eski kanepeler,mutfak tezgahında bozuk yiyecekler ve dağ gibi biriken bulaşıklar.
Asla anne eli değmeyen düzensiz eşyalar.
Asla anne yemeği pişmeyen sevimsiz ve kirli bir ocak.
Asla anne eli değmeyen sonsuz yalnız.

Ve bir baba.
Her Allah'ın günü kusup bayılana hatta kan kusana dek içen bir baba.
Yine açmıştı o şarkıyı ve yine oturuyordu babası.

Naylon muşamba serili mutfak masasının altına gazete sermişti.
Masanın baş köşesinde bir şişe rakı ve bir dublesi hazır buzlu bardağı. Biraz peynir ve meyve.
Duvarları izliyordu ve o beste çalıyordu yine.
Yine o şarkıyı dinleyerek ağlıyordu.
Yine içiyordu.
Yine kusacaktı.

Ve evet gücü yetse yine sinirlenip Kutay'ı dövecekti.
Ama artık canavarın gücü oğluna pek yetmiyordu.

Masada hıçkırarak ağlarken ayakkabılarını çıkarıp montunu astı Kutay. Havasız ve anason kokulu sigara dumanından flu salonda ilerlerken odasına doğru ilerlediğinde durdu babasının sesi hiddetle.
"Geldin mi anası kılıklı."

"Geldim."dedi Kutay sinirle.

"Gelmeseydin."diye mırıldandı adam acizce bir yudum aldığı içkiden.
"Sen de gitseydin..."

"Kutayyy!"diye yankılandı odadan sesi babannesinin.

Kutay sıkılı dişlerle bir küfür savurdu.

"Ne biçim çocuksun sen!"diye gürledi namazı bitirip seccadeyi kaldıran ve kolunun altına yerleştiren kadın kapıyı savurup.
"Niye yıkamıyorsun tabakları çanakları!"

"Okuldaydım."dedi sinirle Kutay.

"Hayırsız o ana."diye mırıldandı babası alkolden sızarken gazete dolu masaya yaslanarak.
"Katranı kaynatsan olur mu şeker anası kılıklı anasına çeker."

"Niye bakmıyorsun babana."diye gürledi kadın ufak tefek boyu hafif kambur kilolu cüssesiyle örtüsünü düzeltip.
"Bir tencere pişirsen bi tabak baban yese bi sen yesen kötü mu olu?"

"Çok meraklıysan gel bak oğluna."diye homurdandı Kutay sinirle başını ovuştururken.

"Çalışmıyon. Eve ekmek getiren baban. Hizmetini de ediver. Nankör."diye mırıldandı babannesi.
"Allah çarpsın gözüne dizine dursun. Yediğin önünde yemediğin..."

"Anası gibi."diye sayıkladı adam.
"O da bırakacak zorlama ana."

"O zaman hayatına devam etsin !"diye gürledi Kutay.
"Annem siz iki deliden kaçıp gittiyse bana ne bulaşıyorsunuz!"

"Zıkkım!"diye kükredi kadın oğlana tokat savururken.
"Nankör kedi. Kenafir gözlü..."

"Ben dışarıdayım."diye mırıldandı Kutay montunu giyip botlarını bile bağlamadan kapıya yönelirken.

"Avare gibi gez..."

"Okul okumaz adam olmaz."diye mırıldandı babannesi sinirle.
"İşe girmez çalışmaz. Evlense karıyı doyuramaz çocuk bakamaz. Oğlumun çilesi oldun sen."

"Lan kadın."diye gürledi Kutay ayakkabılığı tek tekmeyle yere savurup kırarken.
"Okuyan herifi işe mi alıyorlar ? Diploma olmayanı işe mi alıyorlar. Ben çok mu meraklıyım!"

"Dilin çok uzamış."diye tısladı kadın.
"Dayak cennetten çıkmadır."

"Dana gibi oldu daha dövemiyom ki ana."diye mırıldandı babası uykulu gözlerle bir yudum daha alırken alkolden.
"O beni dövüyor..."

"Taş olursun taş!"diye kükredi kadın.
"Nankör!"

"Konuşma git bulaşık yıka , kırkına gelmiş oğlunun donlarını yıka. Iki tabak yemek pişir git dedikodu yap sonra."diye gürledi Kutay hırsla.
"Anca bunlara basıyor kafan."

"Allah seni ıslah etsin."

"Dedemi de rahmetli edip erkenden mezara sokmasan anca çocuk doğururdun ama dedem öldü yani başka bok da beceremiyorsun sen."diye bağırıp kadına doğru ayakkabı çekeceği fırlattı Kutay.
"Fitne karı."

Alkolden savrulan babası küfür kıyamet üzerine gelirken yeri boylamış ve ağlayarak mağduru oynayan babannesi hıçkırarak " Ben ne dedim ki oğul? Bak oğlun bana ne diyor beni saymıyor.. Anası gibi."diye diye tiyatrosunu oynamaya devam ediyordu.

"Herkes manyak!"diye kükredi Kutay.

Yağmurun altında yürüyüp kendini sokaklara attığında sırılsıklam olup bir parkta oturmaya geçti.
En azından yağmur yağınca ağladığı belli olmuyordu.

Annesinden bilhasa nefret ediyordu.
Kendi kaçıp gitmişti ve bu ruh hastalarının içine bırakmıştı bebekken onu.
En azından çocuk esirgemeye falan bıraksa daha sağlıklı olurdu.
Ama babannesi "Çocuk bizim."diye beşiğe sarılıp anasından ayırdığını bin kez inkar etse de Kutay biliyordu.

Yine de annesi Kutay'ı almak için efor sarf etmemişti.
Mesaj bildirimi ile irkildi sinirden ve soğuktan titreyen elleri.

Uygar : Tayfun neden seninle yan yana oturduğumuzu sordu.
Hoca öyle istedi diye yalan söyledim sana sorarsa sakın söyleme.

Ben : Ne o biricik kankasını(!) tehdit ettim diye kızar ve beni mi döver tayfuncuk?

Uygar : Disipline gitmesini istemiyorum annesi kızıyor. Lütfen hoca oturttu de.

Ben : O herif seni sevmiyor bile komik olma yaralı ceylan :ddd

Uygar : Seni ilgilendiren ne ? Sen kopyanı ve notunu alıyorsun. Sırrımı söyleme yeter.

Ben : Bambi ilanı aşk edecek hocam tuvalete gidebilir miyiz? Çünkü Tayfun bok kafalısı orada bir yerde.

Uygar : Tayfun mu bok kafalı?

Ben : Tipi bokum gibi.

Uygar : 05×××××
Al göz doktorumuzun numarası. Bir ara görün istersen.

Ben : Siktir git.

Uygar : Zaten yakında itiraf edeceğim Kutay. Bekleme niyetim yok. Hele senin elinde koz varken.
Kapadokya gezisinde vereceğim defteri.

Ben : gezi mi varmış.

Uygar : Aynen. Yine de sağol sırrımı söylemediğin için. Kopya vermeme rağmen söyleyebilirdin...

Ben : Söz vermek göt vermeye benzemez aslan...

Görüldü 19:11 ✔✅

Ben : Dur pardon sen götünü kankineee vermek istiyordun dimi :DDDdd

İletildi 19:12✔

Uygar :Yazıyor.......

Görüldü 20:15 ✔✅

Son PerdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin