hoş geldiniz, bölüme geçmeden önce lütfen bölümü oylar mısınız? oylar neden bu kadar az geliyor gerçekten anlamıyorum...
bir de yukarıda bade var, tabii şu an bağımlı olduğu için daha kötü durumda ama yine de böylesi bir güzelliği olduğunu bilmenizi isterim.
keyifli okumalar dilerim, satır arası yorumlarınızı bekliyorum...
*
Canımın parçaları buz tutmuş gibiydi çoktandır. Ne zaman elimi sıcağa uzatsam en güçlü alevler bile çaresiz kalırdı içimi soğuk tutan çaresizliklerim karşısında. Ben ise öylece bakardım çaresiz kalışlarıma karşı.
Ellerimi geri çeker arkama saklardım. Parmaklarımı birbirlerine sürter o lanet histen kurtulmaya çalışırdım derken... Bir gün elimden tutuldu. Artık dizlerimin üstünde durmuyordum, ayağa kaldırılmıştım ve yürüyordum. Şimdiyse diğer elim tutulmuştu ve koşmam isteniyordu ancak henüz koşmak için tuttuğum ele güvenmiyordum.
Yine de o eli bırakmadım. Hatta daha sıkı tutarak kurtuluşum olacak yere, onun böyle düşündüğü yere onunla birlikte girdim. Bir baba gibi elinden tutmama izin vermiş, parmaklarını ellerime iyice kenetlemişti. Beni utandıracak hiçbir şey söylememiş hatta küçük bir bakışla bile beni rahatsız etmemişti.
Beni yönlendirdiği koridora doğru döndüğümüzde bir kapının önünde durduk. Prof. Doktor Ünal Yılmaz yazıyordu kapının yanında. Ulaş kapıyı çalıp içeri girdiğinde bir an elimi bırakacak zannedip gerilmiştim ancak o elimi bırakmak yerine benimle birlikte girmişti doktorun odasına.
Ulaş önde ben arkada odaya girdiğimizde Ulaş'ın arkasından yavaş yavaş yürüdüm. Adının Ünal olduğunu tahmin ettiğim adam gözlerini bilgisayarının ekranında çektiğinde gözleri ilk önce Ulaş'ı sonra beni buldu. "Hoş geldiniz, geçin lütfen şöyle..." Eliyle öndeki iki misafir koltuğunu gösterdi. Bir tarafa ben diğer tarafa Ulaş oturduğunda adam yüzünden silinmeyen gülümsemeyle Ulaş'a baktı. "Hiç arayıp sormuyorsun hayırsız! Baban da böyleydi, öyle çok arar sormazdı ama başım ne zaman sıkışsa ilk o koşardı yardımıma..."
Elli beş altmış yaşlarında duruyordu, kırlaşmış saçları ve gözlüklerinin arkasından yorgun duran bakışları vardı ancak yüzündeki gülümseme bir an bile kaybolmuyordu. "Babam hâlâ yardımına koşuyor dayı, ondan ölmüş gibi bahsediyorsun..." Ulaş'ın kullandığı sıfat bir an beni şaşırtsa da yüzüme yansıyacak bir tepki vermemeye çalıştım. Bu adam Ulaş'ın dayısıydı... Yüzlerine şöyle bir baktım, gözlerindeki sonsuz mavilik hariç benzeyen pek bir yanları yoktu.
"Bunu daha sonra konuşacağız evlat, korkarak söylüyorum ancak seni tekrar burada görmeyi beklemezdim." Ulaş dayısının sıkıntılı bir ses tonuyla konuşmasına karşı gözlerini bana çevirdi. Gözleri gözlerime tutunduğunda hafifçe yutkundum, bakışları yine sertleşmişti. "Kendim için burada değilim," Kafasıyla beni işaret etti, "Onun için buradayım."
Doktor Ünal'ın bakışları tekrar beni bulduğunda gülümsedi, "Adın nedir güzel kızım?" Bana ilk andan bile olsa bu şekilde hitap etmesi dudaklarımın aralanmasına sebep olduğunda hissettiğim kimsesizlik hissi yeniden beni vurmuştu. "Bade," dedim sessizce, "Bade Karaca."
"Tedavi olmayı istemek bunu başarmanın yarısıdır. Ben hiçbir hastamı bu illetten kurtarmadan bu hastaneden çıkarmadım. Çıkanlar ise minnettar oldukları için geri döndüler..." Eğer söylediği şeyler doğruysa bu onun iyi bir doktor olduğunu gösterirdi. Yine de korkuyordum, iradesiz oluşumdan çok korkuyordum. "Ne kadar süredir madde kullanıyorsun?" Kendi düşüncelerimle yine boğuşmaya başlamışken duyduğum soruyla doktora baktım, "İki senedir kullanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i wanna be yours • chris evans
أدب المراهقين"Bana acıma Ulaş, yanımda ol, özüme karış ama bana acıma." Ben bir gecede değiştim, şimdi bütün gecelerim onun. Bölümler düzenli bir şekilde gelecektir. 06.07.2021