Bölüm 2

4.9K 178 12
                                    


Dikkatle gözlerime bakıyordu.

'Ne anlıyorsan o,' dedi.

Ağzım hayretle açıldı.

'Asıl sen bir hanımefendiyle nasıl konuşacağını öğrenememişsin.'

Boğuk bir şekilde güldü ve baştan aşağı bana baktı. 'Hanımefendi mi?'

Ben bu adamı parçalardım. 'Hanımefendi tabi, beğenemedin mi?'

'Ağzını hiç açmasan beğenirdim belki ama şu an çok zor.'

Üstüme iyilik sağlık bana herkes bayılırdı. Tam ona cevap verecekken Merve araya girdi.

'Abla lütfen ya yeter artık!'

Gözlerimi önümdeki adamdan çekmeden konuştum.

'Merve sus bak sinirliyim.'

'Hayır susmayacağım abla. Ne istediysen yaptık yeter ya, bende arkadaşlarım gibi sevgilimle özgürce gezmek istiyorum. Ben de-'

Gözlerimi Oğuz'dan çekip Orkun'a doğrulttum.

Sözünü kestim. 'Bundan sonra ' parmağımı önce Orkun'a sonra ona doğrulttum. 'Siz nah görüşürsünüz.'

'Hah, ne kadar da hanımefendice bir üslup,' dedi Oğuz.

Ellerimi iki yanımda yumruk yaptım, utanmasam kafasına kafasına vuracaktım.

Yerimden kalkıp hızla merdivenleri çıktım ve odamın kapısını çarptım. Bir hışımla üstümdeki elbiseyi çıkartıp pijamalarımı geçirdim ve camın önüne oturdum. Bir an önce evden çıkıp gitmelerini ve Merve'nin ağlayarak bana gelip benden ne kadar nefret ettiğini duymayı bekledim ama onlar biraz daha oturdular ve yaklaşık bir saat sonra evden çıktılar.

Onlar gidince aşağı indim. Merve'nin yüzünde güller açıyordu, annem de gülümsüyordu.

Bakışlarım bir annemde bir Merve'deydi. Merve sırıtmasını silmeye çalıştı.

'Anne ne oluyor, nişan falan mı kestiniz bu niye böyle mutlu?' Dedim başımla Merve'yi göstererek.

Annem kaşlarını çattı.

'Sana çok kızgınım Haziran, misafire böyle mi davranılır? Ben seni böyle mi yetiştirdim?'

'Sen asıl o kızına kız. Hemen kocaya varmaya çalışıyor.' Merve ofladı, ben de konuşmaya devam ettim.

'Ayrıca sen de mi bana terbiyesiz diyorsun o adam gibi?'

Biraz içerlemiştim.

Annem koltuğa oturup eliyle koltuğa vurdu, yanına oturmamı işaret etti.

'Terbiyesiz değil de inatsın diyorum. Taktın mı takıyorsun. Ben görüşmelerine izin verdim.'

Ben konuşacakken annem eliyle susturdu.

'Bak haziran küçük yaşlardan beri işe girdin, kardeşine ve bana baktın hakkını ödeyemem evladım. İstemeden de olsa babalık görevini sen üstlendin. Bu görevi sana yükleyerek sana da haksızlık ettiğimi fark ettim.'

Birden nerden çıkmıştı bu ciddi konuşmalar. Dolan gözlerimi engellemeye çalışarak alt dudağımı dişledim, ellerime baktım.

'Şu an ben kızmayayım diye mi böyle konuşuyorsun anne? Sen bana bir görev yüklemedin ben asla babası olmadım.' Başımı iki yanıma salladım. 'Hep ablasıydım.'

Annem de başını iki yana salladı.

'Hayır Haziran hayır. Bundan sonra biraz kendine bak kızım hayat çok kısa, 28 yaşına geldin hep evdesin. Çık gez, arkadaş edin, sevgilin olsun. Âşık ol.'

Askerin YazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin