Kırılacak kalpler, alınacak canlar, dökülecek kanlar, eğer sır tutmak istiyorsan önce kendinden saklamalısın.
''Ağlamalarınız kimsenin umurunda değil, sizi buraya ağlayın diye çağırmadım''
''Hey sen! Nereye gittiğini sanıyorsun? Daha kafanı kesecekt...
Sesi hiç değişmemişti. Bugün bilmem kaçıncı kez gözlerim dolarken Yiğit'te baktım kafasını sallayıp gülümsediğinde tekrar ona döndüm yanıma gelmişti. Kollarını boynuma sardığında daha fazla dayanamadım ve ağlamaya başladım bir yandan da durmadan özür diliyordum.
"Özür dilerim Nisa, gerçekten o gün ne yaptığımı bilmiyordum affet beni"
Sırtımı sıvazlerken bir yandan da cevap veriyordu "şşş geçti bak bana bir şey olmadı sapasağlam buradayım, hem sen ne zamandan beridir ağlamaya başladın. Kendine gel!" Sonlara doğru sesi sinirli çıkmıştı.
Haklıydı, şu sıralar kendimi çok bırakmıştım. Göz yaşlarımı hızla silip Yiğit'e teşekkür ettim. Yiğit çıkış işlemlerini halletmek için giderken Taehyung yaklaştı "geçmiş olsun, iyisin değil mi şuan?" Kafamı sallayıp "iyim, iyim" dedim.
3 ay sonra...
"Son kez söylüyorum susturucusuz silah kullanmayacaksınız anladınız mı?"
Hepsi kafalarını salladığında Oğuz ve Namjoon'a döndüm. "Siz bana adamın yerini söyleyin gittiğimiz zaman ilk onu alacağız" dedim.
Oğuz onaylarken ben silahları kontrol ediyordum. Bugün ilk defa büyük bir iş yapacaklardı ve ben her şeyin kusuruz işlemesini istiyordum. Bundan önce biri kaç kere küçük işler yapmıştık ve hepsi başarılıydı, ama eğer bugün başaramazsak gerçekten batardık.
"Yoongi şu siyah çanta senin, Hoseok sen de şuradakini al, siz üçünüz yukarıdakileri alacaksınız, Jin sen bunları alacaksın." Dedim yanımda ki iki çantayı göstererek çantanın biri silah doluydu diğeri ise kıyafet.
Gideceğimiz yer bir baloydu ve ona göre giyinmiştim. Tabi biz baloya değil soyguna gidecektik ama neticede dikkat çekmem gerekiyordu.
Önden koruma kıyafetleriyle Jungkook, Taehyung, Hoseok ve Jimin giderken arka araba da ben Yoongi Jin ve Yiğit gidiyorduk.
Arabayı Yiğit sürüyordu ve biz Jin ile yan yana oturuyorduk. Be kısa ne de uzun süren bir araba yolculuğundan sonra gmsterişli balo salonunun önüne gelmiştik. Öndeki arabadan inen çocuklar arabının etrafını sardığında Jungkook kapımı açtı.
Tabi ki tanınmamaları için yüzlerinde maske vardı.
Asil bir şekilde arabadan inip kapıya yürümeye başladım benimle birlikte diğerleri de geliyorlardı. Sağımda Hoseok solumda Jungkook girişe geldiğimizde adam bizden davetiye istedi.
Jungkook'a davetiyeyi vermesini söyleyip diğerleri ile içeriye geçtim.
Boş olan masalardan birinin önünde durduğumda kısa süre içinde davetin sahibi Bay Min Gyu gelmişti. Elini uzatıp "sizi hatırlamıyorum tanışıyor muyuz güzel bayan?" Dediğinde elini tutup gülümsedim. "Hayır, babam Dong Hyun rahatsızlandığı için ben geldim" dedim.
Daha çok gülümseyerek elimi tuttu "demek o çok bahsettiği Eun sensin ha? Sonunda karşılaşabildik, ben babanın çok yakın arkadaşıyımdır İsmim Min Gyu" dedi.
"Memnun oldum efendim" diyerek gülümsemeye devam ettim.
Yanımdan birazdan geleceğini söyleyerek ayrıldığında saçımı düzeltiyormuş gibi yaparak kulaklığa dokundum ve aktif hâle getirdim.
"Adam yanımdan ayrıldı nerede olduğunu söyle Namjoon" dedim fısıltıyla.
"Tuvaletlerin olduğu yerde genç bir kızı sıkıştırıyor" dediğinde sesinin sinirli olduğu belliydi.
Hızlı adımlarla tuvaletlerin olduğu yere geldiğimde kızın kaçmeya çalıştığını fark ettim. Islık çalarak bakışları kendime çektiğimde. Min Gyu' ya yönelip kolumu kpluna sardım.
"Ya bu kız için mi ayrıldın yanımdan?" Dedim cilveli sesimle.
Hemen kolunu belime sarıp beni duvara yasladığında gülümseyerek "burada olmaz ama biri görüp babama söyleyrbilir öyle değil mi?" Dedim.
Kafasını sallayarak kolumdan çekiştirmeye başladığında kplunu tutup "burada rahat olmayız otele gitsek olmaz mı? Bildiğim çok iyi bir otel var" dedim.
Adam gülümsemesini genişletip beni takip etmeye başladı. Salonun arka kapısından çıkıp arabaya bindiğimde. Oğuz ve Namjoon'da başka bir araba getirmişlerdi. Yiğit koşarak arka kapıya yanımıza binip adamın ağzını kapattığında ben arka koltuktan inip öne bindim. Yoongi arka koltuğa, Jimin yanıma oturmuştu. Arka kapıdan çıktığımız için rahattık.
Eve doğru sürerken bu şerefsiz adamı neyin beklediğini çok iyi biliyordum.
Jimin'nin telefonu çaldığında radyonun sesini kıstım ve dinlemeye başladım. Jin silahları ve kıyafetleri neden aldığımızı soruyordu. Jimin bilmediğini söyleyip kapattığında arabayı ara sokağa sürmeye başladım.