UYARI!!
Öncelikle bu uyarıyı okumanızı öneriyorum sonuçta bu bir savaş fanfici burada hiçbir dini dili ırkı ülkeyi kesinlikle asla kötülemiyorum tarihsel unsurlar tamamıyla kullanmayı düşünmüyorum sadece hikaye 2. dünya savaşında bir yazarın ağzından anlatılıyor çokta sakin olmasını beklemeyin o yüzden neyse başlayalım.
*âyine-i ruh (ruh aynası)*
-1.Âyine-İ Ruhu Kırmak-
05/09/1940 -Sovyetler
Genç adam hızlıca mürekkepli elleri ile yazdığı kağıtları kahverengi çantasına sıkıştırıyor acele ile mürekkep bulaşmış beyaz gömleğinin kollarını düzeltmiş bugün yüreğinde anlam veremediği sıkıntı ile evine gidip yeni yazacağı makale için her şeyden habersiz bir biçimde kahverengi paltosunu giymiş annesinden kalan tek şeylerden biri olan kırmızı kaşkolü boynuna dolamıştı.
Yavaş ve yorgun adımlarla dışarı çıkmış evinin yolunu mesken tutmuştu. Bu gün onun için oldukça sıradan bir gün olsa da yüreğine anlam veremediği bir sıkıntı düşmüş anlamsız bir biçimde kendini son derece rahatsız hissediyordu.
Bütün günkü sıkıntılarını haklı çıkartacak bir olay gerçekleşmek üzere idi. Sovyetler birliği askerleri matbaaya birkaç dakikalık mesafede olan taş köprüde belirmiş Xiao Zhan'ın sıkıntılı bir şekilde nefes vermesine sebep olmuştu.
Askerlerin ona giderek yaklaştığını görmüş ve buraya geldiklerine emin olduktan sonra durmuştu. "Yoldaş" dedi Sovyetler birliği forması giymiş genç yaşlarında olan asker "Kimliğinizi görebilir miyim?"
Xiao Zhan şimdi tam olarak yumurtanın kapıya dayandığını fark etmiş kaçmak için çok geç kalmıştı. Ceplerine attığı mürekkepli ellerini sıktı önce sakinleşmek için zaman kazanmalıydı.
Sağ eliyle kimliğini çıkartıp askere gösterip tedirgince gülümsedi. "Yoldaş Xiao üzgünüm ama sizde bizimle gelmek durumundasınız" kimlik soran Sovyet askeri gülümseyerek konuşmuş iki askerin onun kollarına girmesi an meselesi olmuştu.
"Bırakın!" gür bir ses duydu Zhan askerler arkadan gelen ses üzerine kenara çekilmiş üstlerine yolu açmıştı "Yoldaş Wang" dedi Zhan'ın kollarından birini tutan asker. Sovyetler forması içerisinde genç ve keskin yüz hatlarına sahip adam ağzından piposunu çekip konuştu.
"Tarafsız bir yazarı nasıl tutuklamaya cüret edersiniz özellikle yoldaş Xiao gibi ülke için son derece büyük hizmetler vermiş birini."
Xiao Zhan'ın kolundan tutan iki asker geri çekilmiş az önce askerlere nutuk çeken genç adam Xiao Zhan'ın yanına gelmişti "Askerlerim adına özür dilerim şu sıralar oldukça yerlerini bilmez hale geldiler size evinize kadar eşlik edebilir miyim?" diye sordu nazikçe.
Xiao Zhan'ın ömrü boyunca duyduğu en nazik sorulardan biriydi bu başını sallamakla yetindi sadece.Genç adam memnuniyet ile gülümsemiş yanan pipoyu tekrar dudaklarının arasına yerleştirmişti.
Akşam karanlığı çökmüş iki genç adam yan yana sessiz ve gergince yürüyordu "Yoldaş Xiao"
Xiao Zhan eğdiği başını kaldırmış ve yanındaki genç askerin yüzüne bakmıştı "buyurun yoldaş Wang" Genç adam ciddiyetle ağzındaki pipoyla beraber konuşmaya başlamıştı.
"Yazılarınızı gerçekten hayranlıkla okuyorum her Sovyetli askerin yüreğinden geçen arzunun bu olduğuna şüphem yoktur ki eğer bir gün dünyaya nam salmak bize nasip olursa sizin gibi bir adamın bu olayları kalemi ile tarihi nakşederek ölümsüzleştirmesini dilerim"
Dudaklarındaki pipoyu dudaklarından ayırmış ve dudaklarından çıkan duman havaya karışmış Xiao Zhan'ın burnuna kadar gelmiş çevresini sarmıştı.
"Anlayacağınız yoldaş Xiao bir taraf seçmeniz gerektiğini düşünüyorum bende herkes gibi"
Xiao Zhan soğuktan mı yoksa gerginlikten mi bilinmez buz kesen mürekkepli ellerini paltosunun ceplerine koymuş boynundaki kaşkol una yüzünün bir kısmını saklamıştı. "Yoldaş Wang ben zaten bir taraftayım tarafsızlıkta bir taraftır dimi?"
Yanında gerginlikten kazık gibi yürüyen genç adam konuştu "Savaş yakında başlayacak o zaman illaki bir taraf tutmanız gerekecek yoldaş Xiao sizin gibi kıymetli bir yazara zarar gelmesi bizi çok büyük kayba uğratır."
İki adam konuşurken çoktan Xiao Zhan'ın evinin sokağına girmiş hatta evinin oradaki taşlığa çoktan varmışlardı bile. "İçeri gelmez miydiniz yoldaş Wang? size bir şeyler ikram etseydim."
İkisi evin önünde durmuş Xiao Zhan nezaketen ona evine kadar eşlik eden genç adamı içeri davet etmişti. "Teşekkürler yoldaş Xiao saat yeterince geç oldu" Xiao Zhan sessiz bir şekilde kafasını sallamış bahçesindeki çiçeklere gözlerini dikmişti.
Yeni yeni filizlenmiş minik sümbüller arasında son bahardan kalmış solmamış sümbülü görüp gülümsedi. Mürekkepli elleriyle solmaya sayılı günleri kalmış sümbülü koparmış onunla eve kadar yürümüş askere uzatmıştı güzel kokan çiçeği.
"En azından size bu sümbülü hediye etmeme izin verin." Demiş ve Sovyetler askeri üniformasının ön cebine yerleştirmişti kendi elleriyle "Teklifimi düşünün yoldaş Xiao bizim sizden istediğimiz canı gönülden arzumuz budur tarihi yazmamızda bize yardım edin" gitmek üzere arkasını döndü genç asker.
Xiao Zhan arkasından seslendi "Yoldaş Wang isminiz nedir?" Genç adam bitmiş piposunu paltosunun cebine koyup Xiao Zhan'a döndü "Adım Wang Yibo, Binbaşı Wang" dedi ve arkasını dönüp yürüdü.
Xiao Zhan 'Wang Yibo' diye tekrarladı içinden askerin zarafeti ve nazikliği o kadar cezp etmiş ve merak uyandırmıştı ki onda düşündü acaba dedi, acaba tekrar karşılaşabilir miyiz?
Yibo gözden kaybolana kadar Xiao Zhan sadece onu izlemiş daha sonrasında eve girmişti. Her ne kadar genç askerin dediği şeyleri düşünmek istemese de asker haklıydı savaş kapıdaydı.
İnsanları ailelerinden ayıran memleketleri yakan o büyük savaş kapıda dünyanın farklı yerlerinden ülkeler farklı sebepler ve aç gözlülükler uğruna cihanı yakıp kül edecekti.
Bazı insanlar asla bu duruma ses çıkarmayacaktı genellikle bu taraf yakıp kül eden taraf olurdu ya da ses çıkartan taraf olurdunuz bu da yakılan taraf olurdu. Ne zaman görülmüştür ki zalimin mazluma yardım ettiği.
Hangi Zalim karşılaşmış ki kendi ruhuyla âyine-i ruhta. Hangi mazluma yardım etmişte çığlıklarına kulak tıkamamış gözlerini kapamamış bulamazdınız öyle birini cihanda.
Yürekleri kirlenmiştir Zalimlerin temiz sandıkları kanlı elleriyle yüzleri toprakla kirlenmiş dizleri düşmekten kan ve toz toprak içinde kalmış mazlumu tutup kaldırdıkları nerede görülmüş.
Binbaşı Wang Yibo haklıydı bir seçim yapmalıydı ama hangisini bu cihanda ya zalim olurdunuz ya mazlum ikisinin de ortasında olanlar var mıdır ki? Vardır elbet ama işin sonunda aralarında katılırdınız ya zalim olur âyine-i ruhunuzu kırardınız ya mazlum olur can havliyle çığlık atardınız.
İşte Xiao Zhan'ın bu sıkıntılar ve kafa karışıklığı düştü suskun masum kalması için korumaya çalıştığı yüreğine havaya ilk cemre düşmeden önce.
**
SELAMLARR Asker yibo ve gazeteci Zhan adeta her seferinde bu çifte yükseliyorum kendi kendime ben gene bir yola girdim tanrı sonumuzu hayretsin başka ne diyebilirim ki var mı sorularınız
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıkım Kararı - Yizhan
FanfictionDünya bu karanlık günlere resmi olarak 1 Eylül 1939 ile başlamış olsa da yazar olan Xiao Zhan'ın işkencesi 5 Eylül akşamı 1940 ta başlamış hayatında ilk defa matbaanın önünde karşılaştığı Sovyetler Birliği emri altında olan binbaşı Wang Yibo'nun...