0.1

221 31 75
                                    

Oy sınırı: 15
Oylar sınırı geçtiği zaman yeni bölüm atacağım.

Minho hastane koridorunda eşi eunjinin doğumhaneden çıkmasını bekliyordu. Doğumhaneye gireli bir saat olmuştu ancak hâlâ çıkmamışlardı. Bu minhoyu tedirgin ediyordu. Eşini seviyordu. Gerçi son zamanlarda boşanma raddesine kadar gelmişti. Eunji ile 2 yıldır evlilerdi ancak evliliklerinin ilk gününden beri eunji gereksiz bir kıskançlık içindeydi. Her daim Minhonun nereye gittiğini sorar, telefonunu izinsiz alır ve özelinin olup olmamasını umursamadan karıştırırdı. Minho eunjiye boşanmak istediğini söylemişti daha evlilikleri bir yılı doldurmadan. Fakat eunji bir daha yapmayacağına söz vermişti. Ve konu kapanmıştı. Nasıl olduysa, bilinmez eunji hamile kalmıştı. Minho baba olacağı için mutluydu. 8 ayı beraber mutluluk içinde geçirmişlerdi. Son bir ay içinde eunji yine kıskançlıklarına başlamıştı. Minho bu kıskançlıklara bir şey diyemiyordu. Sonuçta karısı hamileydi. Horomanlarından dolayı böyle yaptığını düşünüyordu.

Doğumhanenin kapısının açılmasıyla Minho düşüncelerinden arınıp doktorun yanına doğru adımladı sakince. Ancak doktorun biraz sonra söyledikleri onun kalbine bir ağırlık çökmesine neden olmuştu. 'Bay lee.. Üzgünüz efendim. Bayan lee'yi kurtaramadık. Oğlunuzu birazdan görebilirsiniz. İyi günler dilerim..'

Minho fazla üzgün değildi. Sadece kırgındı. Kendisine fazlaca kırgındı. Eşini koruyamamıştı..

Eunjiye de kırgındı.. Nasıl olurda oğulları annesiz büyürdü? Okula başladığında nasıl olurda annesiz büyüdüğünü söylerdi? Anne sevgisinden, şefkatinden nasıl olurda mahrum kalırdı?

Yanına gelen hemşireyle eğdiği kafasını kaldırdı. 'Oğlunuzu görebilirsiniz.' Minho hemşirenin ardından yürüyordu. Ameliyat masasında eşinin cansız bedenini görünce kalbinde hissettiği ağırlık daha da artmıştı. Ancak gözünden tek bir damla gözyaşı bile akmıyordu.

Belki de eunjiyi hiç sevmemişti? Bu ilişkiyi eunji başlatmamış mıydı? Daha önce hiç ilişkisi olmayan bu adam belki de kendini zorunlu hissetmişti eunjiyi sevme konusunda?

Minik vücudunda annesinin kan izleri olan oğlunu kucağına aldı. Ağlamaktan yorulduğu belli oluyordu. Vücudu gibi minik olan ellerini babasının yüzüne doğru uzatıyordu. Minho ise oğluna zorluk çıkarmamak için yüzünü yaklaştırmıştı minik ellere doğru. Yüzüne değen ellerle beraber minik oğlunun kokusunu da almıştı. Oğlu dünyada kokladığı en anlamlı kokuya sahipti. Ama neden oğlunun dünyada kokladığı ilk koku annesinin kokusu değildi ki..?

Hemşire minhonun kucağından oğlunu almış ve doğumhaneden çıkarmıştı. O sırada ise Minho eunjinin üzerinin beyaz bir çarşafla kaplı olduğunu gördü. Eunjiyi seviyordu. Ya da o öyle sanıyordu. Sadece eunjiye bu zamana kadar onu sevmeyen birine katlandığı için saygı duyuyordu.

Evet.
Eunjiye karşı hissettiği tek duygu buydu. Saygı...

Eunjiye hoşçakal dileyip doğumhaneden çıktı. İkisinin de bir aileye sahip olmaması belki de onlara birbirlerinde mutluk bulabilecekleri düşüncesini doğrulamıştı. Kim bilir..

Birkaç gün sonra eunji için küçük çaplı bir cenaze töreni düzenlenmişti. Cenazede Minho ve hâlâ bir isme sahip olmayan minik oğulları vardı. Bir de yakın olmasa da 'gidelim ayıp olmasın' diyen birkaç komşu..

Eunjiyi defnettikten sonra toprak birikintisinin üzerine bir demet gül bırakmıştı Minho. Son bir kez mezar taşına bakıp arkasını dönmüştü. Artık koca bir evde sadece oğlu ve o vardı. Kendini birden boşluğa düşmüş gibi hissetmişti Minho. Ne de olsa 2 yılı aşkındır bir evde 2 kişi yaşıyorlardı. Arabaya binmişti ancak oğlu daha minicik olduğu için hemen yanında bulunan koltuğa düşmemesi için küçük bir koltuk yerleştirmişti. Hem minik koltuğun kemerini takmış hem de arabanın kendi kemerini takmıştı. Oğlu şuan fazlasıyla hassastı. İncinmesi ise son isteği bile değildi. Oğlunun emniyette olduğu kanısına varınca arabasını sürmeye başladı. Her dakika başı oğlunu kontrol ediyordu. Araba yolculukları onun için çok tehlikeliydi.

Yaklaşık 10 dakika sonra arabadan inmiş ve oğlunu kucağına almıştı. Eve girince önceden yatak odalarına kurdukları beşiğe minik oğlunu bırakmıştı. Hemen ağlamaya başlayan oğlunun ağzına emziğini takıp sakinleşmesini sağladı. Çabucak kıyafetlerini değiştirip anne sütünün yerini az da olsa dolduran bir süt hazırlamıştı. Yatak odasına gelince oğlunun biberondaki sütü içip uyumasını sağladı. Evde oğlunun ihtiyaçları için her şey vardı. Ancak aklına gelen şeyle duraksadı. Oğlunun hâlâ bir ismi yoktu. Eunjiyle isim konusunda konuşmamışlardı. Her zaman doğumdan sonra söyleyeceğinden bahsederdi.

Minho isim düşünüyordu. Aklına gelen hiçbir isim oğluna yakışmıyordu. Mutfağa inince babasının ona koymak istediği isim geldi aklına. Annesi istemediği için ismini 'Minho' koymuşlardı.

Bahçeye çıkıp gökyüzüne doğru baktı minho. 'Baba.. Şimdi hayalini gerçekleştiriyorum...'

Yatak odasına çıkıp oğlunun alnına ufak bir öpücük kondurmuştu.

'Seni çok seviyorum minsung..'

《♧》°《♤》°《◇》

Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir.
Sanırım severek ve beğenerek yazdığım ilk fic olabilir.

Oy sınırı koydum çünkü okunsa bile oy gelmiyor. Umarım bu sizi rahatsız etmez.

Minsung ne amk diyenler olabilir ama ben tatlı olduğunu düşünüyorum.

Sizi seviyorum 💗
Diğer bölümde görüşürüz!

Mr Loverman✓✓ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin