Merhaba!
Hep fanfic okuyan taraftım ki genelde İngilizce.
Şimdi biraz işleri tepe taklak ettim ve yazmaya karar verdim. İlk defa yazdığım bir şeyi paylaşıyorum, o yüzden hatam olursa affola!
Umarım yeni bölüm gelmeden suratınıza bir tebessüm koyabilirim.
İyi okumalar!
***********************************************
Esra girişte Ozan'ı beklerken hala az önce yaşananları anlamaya çalışıyordu. Yağmurdan sırılsıklam olmuş elbisesine, saçlarına rağmen içi sıcacıktı. Ozan'ın yüzünde gezen parmaklarını, elinin belindeki sıcaklığını, dudaklarının yumuşaklığını, davetkarlığını hala hissediyordu.
"Dudakları dudaklarına değdiği an Esra için bütün karşı koymalar, tereddütler bitmişti. En çok kavga ettikleri zaman bile Ozan'ın yanında güvende hissediyordu kendini ama şu yakınlık... ah şu yakınlık, nasıl da özlemişti Ozan'a bu kadar yakın olmayı, tek bir nefesi paylaşmayı, küçücük kalmayı kollarında. Huzur böyle bir şeydi işte ve senelerdir bundan nasıl mahrum kaldığına bir anlığına inanamadı Esra.
Yavaşça çekti Ozan ısrarlı dudaklarını, ellerine sımsıkı tutundu Esra'nın. "Seni çok özlemişim Esra" öpücükler kondurdu tuttuğu ellere Ozan. Sonra ne kadar soğuk olduğunu fark etti sevdiği kadının ellerinin ve deli gibi yağan yağmuru. "Bu gece benimle kal Esra, evimize gidelim." Esra yavaşça evet anlamında salladı kafasını. "Gel hadi, beni içeride bekle, birkaç eşyamı alıp geleyim, tamam mı?" Esra gene başına sallayabildi sadece şirketin kapısına doğru yürürken, rüyada gibiydi."Esra daldığı düşüncelerden Ozan'ın lobide yankılanan ayak sesleriyle sıyrıldı. Yavaşça döndü arkasını, utangaç ama sevgi dolu bir gülümseme bıraktı Ozan'a.
Ozan, evden birkaç parça eşya almıştı. Bir de hırkayla gelmişti, Esra daha çok üşümesin diye.
Esra'nin omzuna bıraktı hırkayı Ozan, "Hadi, çok uzak değil zaten ev biliyorsun" dedi.
Beraber arabaya dogru yururken elleri birbirini buldu, kenetlendi. Sessizce arabaya binip yol aldiklarinda ikisinin de yuzlerinde silemedikleri bir tebessum ve gozlerinde ask vardi.***********************************************
Evin kapısında Ozan anahtarlarla uğraşırken bir anlık gerildi Esra. Aslında normaldi gerilmesi, kaç sene sonra sevdiği adamla hem de kalplerinin en gizli kuytularını birbirlerine gösterdikten sonra aynı evde kalacaktı. Hem sıradan bir ev değildi ki bu! Beraber hayal ettikleri ama Ozan'ın tek başına kurduğu evdi. Esra düşüncelerine hemen bir durdu dedi, saçmalama! Kötü şeyler yaşanmış olabilir ama şimdi güzel anılar yazacağız!Ozan kapıyı açıp Esra arkasında eve girdi. Kanapeye elindeki bırakırken Esra'ya döndü, "Hemen sana birkaç havlu getireyim de kurulayalım seni, üşüteceksin. İstersen sıcak bir duş da alabilirsin, çok üşüdün yolda"
"Şimdilik kurulanayım bakarım sonra" Esra aslında biraz çekinmişti, bu Ozan'ı hem tanıyor hem de tanımıyordu. Hem güvende hissediyor hem de sanki her şey yeniymiş, birbirlerini hiç tamamen görmemiş gibi utanıyordu. Bir de özlemi vardı ki bunlarla karışınca kafası, duyguları allak bullak oluyordu.Ozan elindeki havluyla Esra'ya yaklaştı, "Önce şu saçlarını bir kurulayalım" dedi. Yavaş yavaş, özenle saçlarındaki fazla suyu aldı. Sonra havlu yavaşça göğüsüne indi Esra'nın. Elbisesinin açık bıraktığı göğsünü, omuzlarını kuruladı Ozan. Esra'nin heyecandan hızlanan nefesi Ozan'ın dikkatinden kaçmamıştı ama ürkütmek istemedi karşısındaki kadını. Beraber olmaları, bu gece sadece sarılıp yatmaları bile yeter de artardı Ozan'a. Esra'nın istemediği hiçbir şeyi yapmayı düşünemiyordu bile.
Esra'ya biraz alan tanımak için Ozan havluyu Esra'ya uzattı, "Böyle olmayacak sanki. Sen kurulan ben sıcak bir şeyler hazırlayayım. Çay?"
"Olur, teşekkür ederim."
Esra kurulanmaya çalışıyordu ama elbisesi zaman geçtikçe daha çok üşütüyordu.
"Ozan?"
"Efendim"
"Şey, ben senden giyecek bir şeyler alsam olur mu? Böyle cidden olmayacak"
Ozan'ın bir an nefesi kesildi. Esra'yı tişörtüyle gördüğü ana gitti ama bu sefer ne kadar etkilendiğini söyleyebileceğini fark etti.
"Tabii, sormana gerek yok. Biliyorsun her şeyin yerini"