0.1

43 3 2
                                    

SELAMLAAAAR! Umuyorum ki içinizi ısıtacak bir hikaye olacak.

Hoş geldiniz yolculuğumuza <3

~

Elimde tuttuğum ve son derece sıcak olan kahveden bir yudum alıp soğuktan kuruyan dudaklarımı biraz iyileştirecekken sağımdan gelen dirsek darbesiyle az bir kısmı parmaklarıma sıçramış ve bardak yere düşmüştü.

“Pardon! Çok özür dilerim. İyi misiniz? Ben, göremedim. Gerçekten, afedersiniz.” Gözlerimin içine mahcup bir şekilde bakan çocuğa kaşlarımı çattım.

“Elinize, kolunuza hakim olsaydınız keşke!“ derken buldum kendimi. Sinirliydim ve bu olay sinirlerimi daha fazla germişti.

Çocuğun ela gözlerinde pişmanlık vardı ama umursamadım ve kantinden öfkeyle ayrıldım.

“Gerçekten özür dilerim! Yanlışlıkla kolum çarpmış!” Arkamdan bağırmasıyla derin bir nefes aldım ve kızlar tuvaletine girerek ellerimi yıkadım. Soğuk suyu yüzüme çarparak sakinleşmeye çalıştım.

Yalnızca kötü bir gündü.

Fazlasıyla kötü bir zamanlama.

Telefonumdan yükselen bildirim sesiyle aynaya bakmaya son verdim ve aramayı yanıtlayarak telefonu kulağıma yasladım. Aynı zamanda tuvaletten ayrılmış, sınıfa yönelmiştim.

“Neredesiniz?” Bahar’ın uykulu çıkan ses tonuyla başımı kaşıdım. Ben onu tamamen unutmuştum.

“Kusura bakma, seni uyandıracaktım ama kantine inmiştim. Geliyorum yanına.” Birkaç onaylayan mırıltı çıkarmıştı. Gece köpek gibi dizi izleyince şimdi uyku diye ağlardı insan tabii.

Hızlı adımlarla merdivenleri çıkarken bir yandan da kızlara mesaj atıyordum.

Money talks cnm

İlknur: Bahar sınıfta. Ben de yanına gidiyorum. Siz?

Eylül: Sizi bekliyoruz. Dedik ya bir sonraki teneffüste bahçeye çıkalım diye.

Irmak: Götüm dondu. Bana bir göt borçlusunuz.

İlknur: Sinirliyim şu an.

İlknur: Anlatırım sonra.

İlknur: Çıkışta kafeye geçeriz, son derse giriyoruz zaten.

Bahar: Ben uyuya kalmışım.

Bahar: Rüyamda İlknur’dan kahve istiyordum.

Irmak: Gerçek o yalnız.

Bahar: ŞWPWÇEOWİĞQÖMFPGLFOD

Bahar: İlknur’um kahveyi Fizan’dan getiriyor o zaman.

Eylül: Niye sinirlisin aşkım?

İlknur: Anlatırım sonra.

Sınıfın kapısında konuşan kişileri görünce gözlerimi devirdim.

İnsanlardan nefret etmiyorum ama sevmek için de sebebim yok.

Bahar’ın yanına oturdum. Yıllardır eskimeyen yerimiz.

“Hayırdır, suratın yine çok güleç?”

“Uğraşma sana patlarım.”

“Ne oldu ya? Biri bir şey mi yaptı?”

“Sen bütün ders kahve diye zırlayınca onu almaya gittim, aldım da. Ama hayvanın teki öyle bir çarptı ki sinirden duvara yapıştırasım geldi. Bir de özür diliyor!”

“Olabilir böyle şeyler, özür de dilemiş işte. İnsanlık hali, takılma canım.” Ters ters ona bakınca sırıtmıştı.

Ben fazla sinirliydim bugün. Tek sorun buydu.

“Yine de bana kahve almaya gitmen çok hoş. Yerim seni!” diyerek bana sarılınca güldüm ama birkaç saniye sonra kollarını ittim. Temas sevmezdim.

“Hoca gelmeyecek herhalde.” Diye konuştum. “On dakika geciktiyse gelmesin lütfen. Hiç ders havamda değilim.”

“Şimdi şöyle, hiçbir öğrenci hiçbir zaman ders havasında olmaz. Bu durum öğrencilik kanununun 4. Beyannamesine aykırıdır.” Bahar’ın saçmalamasına gülüp telefonumu elime aldım.

0537: Bir hayalin gerçekleşecek olsa hangisi olsun isterdin?

İlknur:?

İlknur: Kimsin?

0537: Oha!

0537: Ben,

0537 yazıyor

0537 çevrim içi

0537 yazıyor

0537: Bana cevap vermezsin diye düşünmüştüm. Fazla heyecan yaptım, söyleyeceğim her şeyi unuttum.

0537: Lütfen beni engelleme.

0537: Biraz zaman verir misin? Nefeslenip geleceğim.

0537 çevrim dışı

Herkes mi bugünü bulmuştu?

Engelledim.

Yağmur Çıkmazı | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin