ch. 24 - Son Bariyer (final)

506 33 66
                                    

   "Deniz sana yalvarırım yüzüme bak. Çek ellerini şu cesedin üzerinden. Ecem'e ait değil bu, Zerrin senin acı çektiğini görmek için yapıyor sana yemin ederim!"

   Zerrin üç kere cıkladı, Azra'nın bu tavrını onaylamadığını açıkça belli ediyordu. "Yalanlarla donattığın dünyanda nefes almaya yer kalmadı. Onu rahat bırak artık. Sen hapishaneden beri böyleydin zaten; hep yalanlarla avuturdun Deniz'i tıpkı saygı duyulmayan bir çocuk gibi, dikkate almadan, duygularını önemsemeden. Oysa o çocuk büyüdü ve artık fark edilmeyi hak ediyor."

   "Ne zırvalıyorsun sen be!" Azra sevgilisini bırakıp ayağa kalktı. Gözlerinin içine doğru bakan tüfeğin namlusunu görmezden geldi. Karmaşık duygular içinde koşuştururken korkusu bir yükseliyor, bir yok oluyordu. "Ona ne yaptığını görmüyor musun? Senin derdin benimle." Azra elini yumruk yaptı. "Kızları hapishaneden ben kaçırdım! Kariyerini ben altüst ettim. Sevdiğin kadın bana aitti, her zaman. Hapishanende ben hüküm sürdüm." Azra her 'ben' deyişinde yumruğuyla kalbine vurdu. "Duydun mu beni? İntikamını benden al onlardan değil!"

   "İşte orada yanılıyorsun." Soğuk kadın namluyla yerdeki uzun, kalın zincirli kelepçeye işaret etti. Azra ayaklarının ucuna baktığında sessiz bir iç çekerek kendini ayağından zincirledi. Zerrin nihayet rahatlamış görünüyordu ve ağırlık yapan tüfeğini indirdi, oradaki ahşap masanın üstüne bıraktı.

   Azra kendini kulübeye bağlanmış bir köpek gibi hissediyordu. Elleri ve bir bacağı serbest olsa da diğer ayak bileğindeki soğuk kelepçe sanki ruhunu hapsetmişti. Her şeyin bittiğini düşündü. Güzel günlerin, Deniz'e yaşamak ve yaşatmak için söz verdiği güzel günlerin asla gelmeyeceğini biliyordu.

   Bitkin halde düşmanının öksürüklerle boğuşmasını seyretti. O boğulurken orada bomboş, hissiz şekilde oturmaktan başka bir şey yapamamıştı. Sevgilisi ise halen bir kemik yığınına sarılmış halde duruyordu. "Yaşarken ölmek diye bir şey gerçekten varmış" diye iç geçirdi. Yanı başındaki sevgilisinin kalbindeki sıcaklığı hissetmiyordu artık. "Her şey bitti." dedi Azra sadece kendisinin duyabileceği bir sesle. O sırada Zerrin nihayet öksürükleri defetti.

   Son yıllarda sürekli kendisini ara sıra hatırlatan şiddetli öksürüklerinden arınan Zerrin, bu seferkinin diğerlerine kıyasla çok daha uzun sürdüğünü düşünmeden edemedi. Titreyen ellerini düşmanının karşısında aciz görünmemek adına hemen ceplerine sokuşturdu. Simsiyah kıyafetleriyle ölüm meleğinin o karanlık görüntüsünü aratmıyordu. Derin nefesler aldıktan sonra zayıf bir gülümseme giydi yüzüne. 

   "Tam aksine aslında her şey yeni başlıyor. Şu anda oturduğun zemin bundan sonra senin evin. Burada bu ölü kızla birlikte yaşayacaksınız. Kokuyu benimseyeceksiniz. Korkunç kafatası gözleriyle sizin ruhunuza işleyecek, ölümün bir nefes kadar yakınınızda olduğunu anımsatacak size."

   "Bu dünyada sen kazanmış olabilirsin ama hiç merak etme. Cehennemde bile iki elim yakamda olacak Zerrin."

   Zerrin alaycı bir tavırla cevap vermek için ağzını açtıysa da Ruhi'nin odaya ani girişi sebebiyle söyleyeceklerini yuttu. "Bu nasıl bir giriş böyle? Edep nedir bilmez misin sen?" diye çıkıştı adama. Adamın siyah kıyafetleri yırtık pırtıktı. Uzun bir maratondan çıkmış gibi nefes nefese kalmıştı.

   "Özür dilerim." dedi başını öne eğerek. Ellerini göbeğinde birleştirdi, kadının önünde saygıyla eğildi. "Rapor vermeye geldim. Affet beni." Aniden kadını ayaklarına kapandı. İtaatkar köpek başını kadının ayakkabılarına sürterek af dilemeye başladı. Her şeyi batırdığını, suikastçı ile kavgasından yenik ve eli boş ayrıldığını zırvaladı. Anlattığına göre ikisi yumruk yumruğa kavga etmiş, Emre son anda kaçmayı başarmıştı.

Siyahtan KoyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin