14

2.4K 157 20
                                    

İlk önce herkese merhabalar, yeni bölümü uzun bir süredir yayımlamadım, bunun için çok özür dilerim.. 12. Sınıf olduğumdan dolayı yetiştirmem gereken birçok konu ve ders var. Günlerim yoğun bir stres ve geri kalmışlık hissiyatı ile geçtiği için kendimi derse vermek zorunda kalıyorum ve böyle olunca da birtek kitaba değil aynı zamanda sosyal hayatıma da ayıracak vakti bulamıyorum. Sizden kusuruma bakmamanızı rica ediyorum. Bölümlerin ne zaman geleceği hakkında ne yazık ki bu Tempodayken kesin bir şekilde konuşamıyorum. Keyifli okumalar, asla unutmayın sizler var olmasaydınız Tanrıça'nın İlahisi dünyası da var olmazdı 💖

Hayatta bazı kırılma noktaları vardır. Bu noktalar kimisi için geri dönüşü olmayan zorluklar doğururken kimisi için de geri dönüşü olmayan yeni başlangıçlar doğurur. Bu zamana kadar aldığım her nefeste, yeni bir çıkmaza veya başlangıçlara girdiğimin farkındaydım. Dolunayın aydınlattığı geceye bakarken üçümüzde farkındaydık. Çıkmazlar ve başlangıçlar, kendi kaderimizi bu iki seçenekten birini yaratarak seçerdik. Her şey kişinin kendi iradesine bağlıydı. Buraya adım attığım ilk an,  bu kainatta geçirdiğim 18 yılın acemiliğini taşıyordum benliğimde. Gençliğin deli kanı belki de ruhumun sömürgesini bastıramamıştı. Kararlarım, her zaman ruhumun yörüngesinde hareket etmişti. Duygularım doğrultusunda aldığım kararlar, pişmanlık yerine tecrübe olarak geri dönmüştü. Yıllarca intikam ateşinde yanan benliğim ardını hiç düşünmeden kendisini bilmediği diyarlara atmıştı.

Ona benziyordum. Helen'e benziyordum. Adını çağlarca zikrettiren Sparta Kraliçesi, Troya prensesi Helen'e benziyordum. Duygularımız ve hissettiklerimiz için arkamıza bakmadan koşuyorduk. Arzularımız bizim vazgeçilmezimizdi. Peki onun kadar cesur olabilecek miydim? Helen güçlü bir kadındı. Arkasından denilecek yüzlerce kararmış sözcükleri, isminin yanında zikredilecek hakaretleri, yüzüne bakıldığında gösterilecek tiksintiyi sırtlanacak kadar güçlü bir kadındı.  Kadınların fakirse cinsellik, zenginse hanedanların geleceği için kullanıldığı bir dönemde zorla evlendirildiği eşini terk edip her şeyi göze alacak kadar cesurdu. Peki ben öyle miydim? Hayır, değildim. Ben kendi benliğimin, kendi kanımın bana sunacağı esaretten korkan bir zavallıydım. Ancak artık böyle olmayacaktı.

Ben suların  ve ruhların sahibiydim. Kanım yüzyılların bana armağanı asil kandı. Korkunun ruhumun yakınından dahi geçmemesini isterken farkında olmadan esareti olmuştum.

Odinix'in gözlerine baktığımda bana eskisi gibi bakmadığını fark ettim. Eskiden de beni çok sevdiği söylenemezdi ancak şuan içinde bir şeylerin kesin olarak değiştiğini gözlemleyebiliyordum. Ayaktaydı, ancak ruhen değildi. Mavi gözleri derin bir boşluğun gölgesindeydi. Elleriyle bağdaş kurmuş, ormanın dipsiz karanlığını seyrediyordu. Dolunay az önce olanlara şahit olmamışçasına parıldıyordu.

Gözlerimi Layla'ya çevirdiğimde Odinix'ten farklı olarak gülümsediğini gördüm. Bu beni şaşırtmaktan ziyade onun hakkındaki tezlerimde yanılmamış olduğuma dair gülümsetti. Layla Afrodit kızıydı. Annesi gibi bir zalim değildi ancak zekiydi. Bunu onu ilk gördüğüm anda gözlerindeki parıltılarından anlamıştım.  Sarı saçları rüzgarda salınıyor, mavi gözleri derin düşüncelerde geziniyordu. Dudaklarındaki gülümseme bundan zevk aldığının göstergesiydi. Birkaç saniye sonra  mavi gözleri kurnaz parıltılarla yeşillerime değmişti.

"Doğrusu gizlediğin bir şeyler olduğunu seni gördüğüm ilk anda anlamıştım Helen. Konsey günü, beyaz elbise ve içindeki gergin suret. O yolda yürürken dahi bir suçluluk imgesi vardı yüzünde. İşte o an, içimden bir ses bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını fısıldamıştı. Haklı olduğumu biliyordum"

Dedikleri beni gülümsetmişti. O gerçektende haklı çıkmanın mutluluğunu yaşıyordu. Elleriyle rüzgarda uçuşan sarı saçlarını topladı ve Odinix'e baktı, Odinix hala kendi dünyasında yaşanılanları tartıyor, mavi gözleriyle hiçbir şeyi duymuyormuş gibi gökyüzünü izliyordu.

Tanrıça'nın İlahisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin