Şimdiki zaman
Kendimi toparlayıp çıktım tuvaletten dışarı. Kalçam ağrıyordu ama alışmıştım artık. Götüme mi yoksa hayatımın sikilmesine mi üzüleyim değil mi. Ofisten içeri girdiğim gibi genişçe gülümsedim.
"herkese kolay gelsin. Evet şimdi siparişleri alayım." evet ortamın ayakçısıydım. Getir götür işleri, fotokopileri ve onların almak istediği yiyecek içecek kahveleri falan ben hazırlayıp veriyordum. Barmenliği özlemiştim. Severek yaptığım işimdi sonuçta.
Herkesten isteklerini dinleyip hızlıca yerine getirdim en son da şirketin ilerisinde bulunan kahveciye gitmek kalmıştı. Yorgunlukla çıktım şirketten dışarı. Ölsem daha İyi gibiydi sanırım. Hayatımın içine etmezdim hayatım olmazdı en azından. Elimdeki kahve kutularını poşetleriyle tutarak girdim ofisten içeri. Herkese teker teker verirken Nazlı denilen sarı çiyan döktü kahveyi. Karı severler kulüp başkanı olabilecek ben bu kadın yüzünden tövbe çekmiştim. Hasta silikonlu esmer şeker.
"Ben hallederim hemen nazlı hanım aman siz dikkat edin." sinirle soluması gereken benken o bu işlemi üstlenmişti.
"Tabi sen halledeceksin senin hatan. Hemen temizle şurayı çalışamıyorum sonra git tekrar al kahveden." orospu lanet nazlı.
Dediklerini harfiyen uygulamıştım. Kahvesini önüne koyarken de "aferin bir şeyi becerebildin lafını duymuştum bir de.
Gün sonunu yorgunlukla getirebilmiştim. Her günüm böyle geçiyordu. Bayılacaktım kesinlikle ölmeye yakındım.
"evet arkadaşlar bugün patron bizi yemeğe çıkartıyor biliyorsunuz kimse bir yere dağılmasın. Sen de mert." arkamı dönmüş gitmeye hazırlanan beni böyle durdurmuştu. Sikeyim o patron pezevenginin sömürdüğü vakitlerim yetmemiş miydi.
"peki ezgi hanım." bölüm şefinin memnun gülümsemesine tamamen sahte gülüşümle karşılık verdim.
Yemeğe geldiğimiz yer beklendiği gibi boğaza karşı şık bir restorandı. Kapattırmaya tercih etmiş sadece biz vardık.
"Dostum hoş geldin." diyerek bir adam karşıladı kapıdan bizi. Borana sıkıca sarıldığında tanıdık gelen simasına daha dikkatli baktım doğru bu liseden yakın arkadaşıydı. O da beni görünce donup kalmış boran bir şeyler söyleyerek dikkati üstüne geri çekmişti. Sonunda masalara dağılabilmiştik. Nazlı karısıyla aynı masaya düşmüştüm. Lanet şansım. Herkes siparişini balıktan yana kullanmıştı fakat ben balık yiyemezdim ve yenen ortamda durmak bile rahatsız ederdi. Ben salata sipariş etmiştim. Ağır bir şeyler yersem kokunun da etkisiyle ortalığa kusardım.
İki masa ötedeki onla kesişti gözüm yorgunca açılıp kapanan gözlerime ve atmış benzime baktı ardından sohbetine geri döndü. Balıklar gelmiş herkes yemeğine başlamıştı fakat kokudan midem çok kötü olmuştu.
"mert bey açın ağzınızı bakın çok lezzetli." kibarca bilmem kaç kere reddettiğim Peri hanım bende hoşlanan benimle aynı boyda güzel bir kadındı. Ve oldukça ısrarcıydı.
"yok saolun peri hanım siz yiyin lütfen." hanım dememe bozulsa da zorla ucunda balık olan çatalı ağzıma sokmuştu. Tadını aldığım gibi midem ağzına gelince koşarak tuvalete ilerledim. Tanrıya şükür ki önceden yerini sormuştum. Bir kabinde boş olan midemi daha da boşlatarak kustum. Kendimi toparlayıp ağzımı yıkadığımda elimi kurularken o girdi içeri.
"Aptal gibi davranmayı bırak yaptığına bak milletle flörtleşmekten kendine dikkat etmiyorsun." beni mi düşünüyor acaba dedim içimden o devam edene kadar sürmüştü bu düşüncem. "bana sunabildiğin tek şey bedeninken dikkatli davranacaksın."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEN ÖDEMESİ (B×B)
Random15 kuruş etmeyecek vücuduma 15 milyon değer biçilmişti. İşte orada hayatım öl ya da vücudunu ver olarak değişmişti. Keza ben yaşamayı severdim. Ben Mert 20 yaşında kadın düşkünü bir insanken bir başka adam benim düşkünüm olmuştu.