Dönüp arkasındaki koskoca havaalanına bakma ihtiyacı hissetti. Yapayalnız geçirdiği koskoca üç yılın üzerine tekrar onun yanına gidiyordu. Acılarının, mutluluklarının, aşkın asıl sahibine.
Havaalanının kapısından çıkıp Çınar'ı beklemeye başladı. Çınar gelecek ve birlikte kızların yanına gideceklerdi. Eski karısının ve en yakın arkadaşı Çağla'nın yanına.
Bu 4 genç çocukluklarından beri aynı mahallede büyümüştü. Çete gibi gezerlerdi, mahallede çok çocuk katılmak istemişti aralarına ama izin vermemişlerdi. Çağla o zamanlarda bilmiş haliyle asla diyerek herkesi geri çevirir, çocukların annelerinden sürekli azar yerdi. Ozan bu düşünceleri hatırladıkça gülümsedi. Ne kadar güzel günlerdi onlar için.
Büyümüş 25 yaşına basmışlardı o zaman. Esra'nın babasının borçları yüzünden eve haciz gelmiş, menekşe hanımında dükkanı tuzla buz olmuştu. Ozan o zamanlar işe henüz girmişti. Dörtlünün bundan haberi vardı zaten. Ozan'ın Esraya aşık olduğunuda bilmeyen yok sayılırdı. Esra sadece anlamazlıktan geliyordu. O gün menekşe hanım Esraya aşkı elinin tersi ile itmesini, mantığıyla hareket etmesini isteyince her şey bir anda gelişmişti. Esra gelmiş, Ozana evlenme teklifi etmişti.
Ozan'ın yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi. O gün nasıl havalara uçtuğunu hatırladı. Çınarla günlerce isteme provası yapması, Çağla ile yüzük seçmeye gitmeleri, dörtlünün minik gelinlik dükkanında tatlı atışmaları...
Hepsi o kadar güzel ve masum anılardı ki. Her şeyin bir anda mahvolmasıda bir o kadar hızlıydı.
Ozan ve Esra evliyken Çağla ve Çınar yeni bir ilişkiye başlamışlardı. Hala devam ediyordu onların birlikteliği.
Evliliğin üzerinden 2 yıl geçmişti o zamanlar. Esra ve Ozan o kadar mutluydu ki. Her şey çok güzel gidiyordu. Ozan iş yeri ile bir iş gezisine yurtdışına gidecekti. Fakat Esra onunla birlikte gitmemişti. Ozan hiçbir zaman anlayamamıştı bunu. Haftalarca görüntülü konuşmuşlar, günün her saati haberleşmişlerdi. Ozan, Esra hakkındaki her bilgiyi Çağladan alıyordu zaten.
Henüz Ozan gideli 2 ay bile olmamışken bir sabah Ozan aramıştı Esrayı. Yüzündeki kocaman bir gülümseme vardı. Haftaya karısının yanına geri dönüyordu. Bir süre çalsada en sonunda Esra'nın güzel yüzü Ozan'ın bilgisayarına yansımıştı.
Fakat bu sefer her zamankinden farklıydı Esra. Yüzü bembeyazdı, korku dolu bir ifade hakimdi güzel yüzüne. Elleri karnındaydı ve acı çektiği bariz bir şekilde belliydi. Ozan'ın yüzündeki kocaman gülümseme yerini kocaman bir endişeye bırakmıştı.
"Esra'm ne oldu sana?"
Sesindeki şefkat bile farklıydı Ozan'ın. Mantık için yaptığı bu evlilikte aşk batağına düşen Esra şuan ne yaşadığını tahmin edebiliyordu. O yüzdendi yüzündeki bu korku dolu ifade. Devam edemeyeceğini biliyordu Esra çünkü.
"Sevgilim ben iyi değilim seni sonra arasam olur mu?"
Esranın ilk defa sesinin titrediğine şahit olmuştu o gün Ozan. Her zaman dimdik duran karısının bu hali onu epey endişelendirsede bir şey olursa Çınar ve Çağla'nın haber vereceğinden emin olduğu için içini ferah tutmaya çalışmıştı.
"Tamam Esra'm. Haber ver bana mutlaka."
"Tamam sevgilim, kapatıyorum, haydi görüşürüz."
Ozan kameraya bir öpücük yollamış konuşmayı sonlandırmıştı.
Günler geçmişti. Fakat Esra ne mesajlarına nede aramalarına cevap veriyordu Ozan'ın. Çağla ve Çınar vasıtası ile ulaşmak istese bile onunla konuşmak istemiyordu. Çok kötü hissediyordu Ozan. Aşık olduğu kadın o kadar garip davranıyordu ki. Sanki tanıdığı o Esra yok olup gitmiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Neden Gülmedin? | EsZan
Romantik"Karşısındaki güzeller güzeli kadına olan gülüşü korkmama sebep oldu. Bana neden böyle gülmüyordu?"