"Sakin ol Ela.. Sakin.."
Kanepe de oturur vaziyete gelmiş derin derin nefesler alıyordum. Ancak böyle sakinleşebildiğim için bir müddet yapabildiğim tek şey bu olmuştu.
"Umrunda bile olmamalı. Yakışmıyor zaten sana sevgilisi olan bir adamla durumları ortadayken hayal kurmak."
Haklıydım. Ayağa kalkıp akan makyajımı sildim. Sildiğim makyajdan çok daha iyisini yapıp üzerime daha güzel kıyafetler seçtim.
"Furkan'da umrunda olmasın. Ona taviz vermek yok tamam mı?"
Aynada saçlarımı yaparken kendime sık sık öğütler veriyordum.
"Baktın olmuyor yurt dışından gelen iş tekliflerini değerlendirip gidersin buradan. Kendi ayaklarının üzerinde duran bir kadın olman için önünde hiçbir engelin yok. Sen yeter ki sadece kendini sev."
Saçlarımda bittiğinde sanki Furkan beni taciz etmemiş gibi.. Sanki Yusuf'a olan aşkım yok olmuş gibi gülümseyerek çıktım bu lanet evden.
Ne bir erkeğin canımı yakmasına izin verecektim ne de bir erkek için üzülmeye. Kendimi sevmeyi öğrenmem gerekiyordu. Bunu yapmak zorundaydım.
Arabama binip eğlenceli bir müzik açtıktan sonra stüdyoya gitmeye karar verdim. Trabzonspor'da daha bir aylık iznim olduğu için şimdilik stüdyo işleriyle ilgilenip kafamı biraz dağıtmam gerekiyordu.
Kısa sürede iş yerine geldiğimde herkesin bir çekim için seferber olduğunu görünce oraya doğru adımladım. Beni gören herkes bana beğeniyle bakıyordu. Sanırım insanlar güzel olmaya ve güzel bir fiziğe bunun için sahip olmaya çalışıyorlardı. Ya da ben ilk kez bu durumda olduğum için öyle sanıyordum.
Şu an zayıf bir kadındım ama güzel miydim bilmiyordum. Sadece üzerime düşen bu beğeni dolu bakışlar ne kadar iyi niyetli olsa da rahatsız ediyordu beni.
"Ela hanım hoş geldiniz."
Başımla herkesin selamını alıp çekim yerine geldim. Stüdyo şefi beni görünce hızla yanıma geldi.
"Ela hanım hoş geldiniz. Sizi beklemiyorduk bugün."
"İşleri bir görmek istedim." dediğimde bana oturacak yer gösterdiler. Bir çiftin düğün fotoğraflarının çekimi vardı şu an. Bende dikkatle fotoğrafçımız Selim'in çektiği fotoğrafları inceliyordum.
"Damat bey aslında biraz daha yaklaşıp daha samimi gülseniz çok güzel olacak."
Aslında Selim'in işine karışmak istemiyordum ama gördüğüm hataları da düzeltmek zorundaydım müşteri memnuniyeti için.
"Ela hanım bir de siz çekseniz olur mu eşimle fotoğrafımızı?"
Gelin hanımın ricasını kırmayıp fotoğraf makinesini elime aldım.
"İsimlerinizi alabilir miyim lütfen?" dediğimde ikisi de gülümsedi.
"Benim adım Merve."
"Damat bey sizin isminiz?"
"Serkan."
"Tamamdır. Serkan bey Merve hanımın beline ellerinizi yerleştirdikten sonra öpebilir misin lütfen."
"Nasıl yani dudaktan mı?"
"Yok enseden." dedim içimden.
"Dudaktan mı öpeyim Ela hanım?"
"Şey.. Evet." dediğimde istediğim ve diğer istediğim pozları da verdiklerinde çekimi bitirmiştik.
Merve hanımda Serkan beyde fotoğrafları fazlasıyla beğenmişlerdi. Bu da benim mutlu olmam için yeterliydi zaten. Onlarla vedalaştıktan sonra odama çekilip asistanım Leyla'yla diğer işlere göz attım.
"İş yoğunluğu fazla görünmüyor, neden? İş alamıyor muyuz?"
"Hayır Ela hanım. Selim bey çekimlere yetişemiyor. Bu yüzden böyle."
"Anladım. Bu bir aya tüm işleri alabilirsin Leyla. Bende çalışacağım."
"Anneniz Müjgan hanım sizin Furkan beyle balayına gideceğinizi söylemişti ama Ela hanım. Biz de bu yüzden-"
"Burası benim iş yerim sende benim çalışanımsın Leyla. Benden başkasından talimat alma."
"Peki Ela hanım."
"Çıkabilirsin."
Leyla dışarı çıktığında bende kalan işlerimi hallediyordum. Bu bir aylık evcilik oyununu işlerime odaklanırsam sorunsuz atlatabilirdim. Daha sonrası için de yurt dışı planlarım vardı.
Ben önemli biriydim. Kimse için olmasa bile ben kendim için böyle olmalıydım. Ne ağlayıp sızlanarak ne de aşk acısından kıvranarak hiçbir sorunumu çözemezdim.
Kendim için yapmam gereken tek bir şey vardı o da kendimi sevmekti. Ne Furkan için ne Yusuf için üzmeyecektim artık kendimi.
Güzel günleri sadece ben istersem bulabilirdim öyle değil mi?
..🦋❤️
Bölüm sonunda bir sürü açıklama yapmıştım ama sonra spoi olduğunu düşündüğüm için geri sildim. Mwldkfjekod
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptela / Yarı Texting
Fanfiction@Kuymakcibasi: Sana çok aşığım be kuymaklı kekim. @Kuymakcibasi: Bu his nasıl biliyor musun? Hani böyle eskiden, biz küçücükken babamız mahalle bakkalına gider, beyaz şeffaf poşetlerde ekmek alır ama o ekmeğin içine de birkaç tane bizim için çikola...