The Neighbourhood- Scary LoveYoongi'nin başıma gelen bir bela olduğunu bilsem de bana birçok kişinin katmadığı, katlamayacağı şeyleri kattığını biliyordum. Min Yoongi; onunla olan konuşmalarım, dokunuşlarım, benim düşmanım, benim müttefikimdi.
"Yorgunum." demiştim, orgazm sonrası üstümde bir yorgunluk, gevşeklik ve bir çeşit sersemlik vardı. Ellerim kırmızı saçlarının arasında dolaştıkça arabanın sıcak havasına şampuanın kokusu yayılıyordu. Ufak tefek ayrıntıları öylesine güzeldi ki...
"Evine mi gitmek istiyorsun?" boynuma değen sıcak nefesleri tenimi yakıyordu. Min Yoongi ile kötü şeyler yapıyorduk; ama hiçbir iyi şey onunla yaptığımız kötü şeyler kadar mükemmel hissettirmiyordu ve ben en çokta buna deli oluyordum. O ve onunla yaptığımız her şey.
Derin bir nefes alıp saçlarında ellerimi dolaştırmaya devam etmiş ve konuşmuştum. "Hayır, evime gitmek istemiyorum." gözlerine bakıyordum, başını kaldırıp bana bakmıştı.
"Evime gitmek ister misin? Zaten yarın bana gelecektin parti evimde olacak senin önceden gelmen daha iyi olur."
"Beni evine mi atmaya çalışıyorsun?"
"Seni arabama attım Park Jimin sence bu saatten sonra evime atsam..." demesine kalmadan başımı uzandığım yerden kaldırmış ve çenesinden tutup dudaklarımızı birleştirmiştim. O kirli konuşmaya başlarsa ben devam edecektim ve bu tekrar kirli bir oyunun başlayıp bitmesine sebep olacaktı.
Çenesindeki ellerim gevşerken bedenlerimiz birbirine yapışmış gibiydi sanki vücutlarımız dışında durabileceğimiz başka bir yere sahip değilmiş gibiydik. Dudaklarımız sertçe birbirine değerken nazik temaslardan oldukça uzaktı bu dokunuşlar.
Zaten yeterince nefessiz kalmış, yeterince birbirimize doymuş ve birbirimizi tanımış gibiydik. Birbirimize dokunmuş, birbirimizi hissetmiş ve bedenlerimiz birbirine karışmıştı. Dudaklarımız kısık ancak oldukça ıslak bir sesle ayrılırken gözlerine baktım ama o çok geçmeden gözlerimizi ayırmıştı.
"Üstünü giyin ve evime geçelim." Demişti üstümden kalkmadan önce derin bir nefes almış ve sürücü koltuğuna oturmuştu.
•
"Yoongi," kırışık elbiselerime geniş beyaz holdeki aynadan bakarken iki üç adım ilerimde duran bedene seslenmiştim. "...duş almak istiyorum bir mahsuru yoksa.."
"Bir mahsuru yok Jimin. İkinci katta soldan beşinci kapı banyo olması lazım temiz havlular da dolabın içinde. Ben de yememiz için bir şeyler sipariş edeceğim." Kafamı sallamış yanından ayrılıp merdivenlere yönelmiştim. Büyük bir villaya sahiplerdi, içinde kaydolabileceğim büyüklükte büyük Amerikan hanedanlıkları tarzındaydı, beyaz renginin ağırlıkta olduğu bir dizayna ve soyismilerine yaraşır şekilde bir lükse sahipti.
Bana tarif ettiği kapıya gelmiş ve standart banyolara oranla oldukça geniş olan banyoya girmiştim. Üstümdekilerden hızlıca kurtularak suyu istediğim sıcaklığa getirip duşa girmiştim. Ona ait olduğunu düşündüğüm şampuanlardan birini alırken şampuanın kokusu etrafı tamamen sarmıştı. Yoongi'nin kokusu dedim kendime bu onun kokusuydu zihnime böyle işlenmişti. Ona ait bir koku.
Duştan çıkıp bahsettiği dolaplara ilerlemiş ve beyaz bir bornoz alıp giyinmiştim. Islak saçlarımı gelişi güzel kurulamış ve banyodan çıkmıştım. Yoongi'nin yanına inmiştim üstümde sadece bir bornozla ve onun gibi kokan ıslak saçlarımla kısa sürede yanındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pillowtalk|yoonmin
Fanfic"Yatak arkadaşı mı olmak istiyorsun?" Demiştim kulağına doğru eğilirken fısıldayıp omzuna ellerimi atmıştım. "Ne anladıysan o ister buna yatak arkadaşlığı de ister seks ister sevişme ne istersen de yeter ki ne istediğimi anlamış ol."