Sanki adamın gözleri bir okyanus gibiydi. Ya da girdap. Onu gittikçe içine çekiyordu.
Lalisa üniversiteye yeni geçmiş 18 yaşında bir kızdı . Hayatı düzenliydi, derslerde başarılıydı. Arkadaş çevresi vardı ve gerçekten mutlu bir kızdı . Üniversiteye başlamasının ardından 3 Hafta geçmiş, bu sürede neredeyse hiç ders kaçırmamıştı . Psikoloji bölümü okuyordu ve şimdiden bütün öğretmenler onun geleceğin en iyi psikologlarından biri olacağını düşünüyordu. O sabah ise her zamanki gibi alarm sesiyle gözlerini araladı . Dışarıda cıvıldayan kuş sesleri onubu sefer karşılamamıştı. Hava bozuk gibiydi ve Lisa alışılmışın aksine bugün okula gitmek istemiyordu. Fakat içindeki hırs ve disiplin onu yataktan kaldırmıştı. Her ne kadar çalışkan olsada düzenli sayılmazdı. Çalışma masasının üzerinde sayıyız kitap,defter ve halının üzerinde ise dağılmış notlar vardı . Lisa notlara basmamaya dikkat ederek odadan çıktı . Annesi ve babasına günaydın dedikten sonra yüzünü yıkadı ve tekrar odasına yöneldi. Giyimine veya bakımına dikkat eden bir kız değildi. dolabından bol bir pantolon ve yünlü bir kazak çıkardı. Bir çuval giymiş görünsede ona göre oldukça rahattı. Kahverengi saçlarını topuz yaparak birleştirdi. Aynaya bakmasına ihtiyacı yoktu . Görünüşe önem veren bir tip sayılmazdı . Çantasını koluna geçiren Lisa bu sabah kahvaltı yapmadan evden çıktı . Nedenini bilmiyordu fakat bu sabah midesi fena bulanıyordu . Birde kahvaltı edip sınıfın ortasında kusmak istemezdi. Üniversite evine yakın bir yerde bulunuyordu. Otobüsle 10 dakikaya oraya ulaşbilirdiniz fakat Lisa bunun yerine 20 dakika yürümeyi tercih ediyordu. Evden biraz uzaklaşınca Lisa kulaklarını çıkardı ve karışık çalma listesinden bir şaekı seçti . Kulakları melodiye kapılırken kız adımlarını yavaşlattı . Müzik dinlemeyi çok severdi ve bunun ona huzur verdiğini düşünürdü. Şimdi ise viraz olsun midem bulantısı unutmuş ve kendini müziğe bırakmıştı. O sırada omzuna dokunan elle yerinden sıçradı . Arkasını döndüğünde ise ona hiç yabancı gelmeyen tanıdık sima ile karşılaştı . "Selam Lisa!" dedi Jeon Jungkook sabahın bu saatine göre sesi fazla neşeliydi. Jeon Jungkook üniversite dekanı Bay Jeon'un tek oğluydu . Bu nedenle şımarık ve playboy takılıyordu . Lisa pekte samimi olmayan bir sesle "Selam Jungkook" dedi müziği bölünmüştü ve sabah keyfini yaşayamamıştı bu nedenle yanında yürümeye başlayan kahverengi saçlı kürk mont giymiş yakışıklı çocuğa cevap verirken yüzüne bile bakmamıştı. "Her zamanki gibi enerjiksin" dedi jungkook sessizliği bozarak . Lisa sadece ofladı . Bu sinir bozucu çocukla konuşacağına kendini bie binadan aşağı atmayı yeğlerdi. Jungkook ise daha fazla üstelemedi ve sesini çıkarmadı . Okula geldiklerinde jungkook kıza görüşürüz diyip göz kırptıktan sonra yanından ayrıldı . Lisa ise ona doğru gelmekte olan güzel kıza bakıyordu. Jennie Kim. Jennie okulda populer ve tanınan bir kızdı . Süslüydü, zengindi, babası bir holding sahibiydi ve annesiyle görüşmüyordu . Ayrıca Lisa'nın 5 yaşından beri en yakın arkadaşıydı . Lisa kendini onun kadar iyi bir arkadaşı olsuğu için şanslı sayardı. "Hey Lili!" Lisa kısa bir tebessümün ardından Jennie'nin koluna girdi. "Sana muhteşem haberlerim var Lili. Duyduğuna inanmayacaksın." Kızın heyecanlı konuşmasına karşın Lisa sadece göz devirdi. "Bu mükemmel haberlerin için sabırsızlanıyorum jen." Jennie 32 diş gülümseyerek anlatmaya başladı . "Okulumuza Fransa'dan değişim öğrencisi geliyor." Lisa yüzünü kıza dönmüştü . "Değişim öğrencilerini bilirsin yakışıklı ve zeki olurlar. Bu yüzden şuan okul vu haberle sarsılıyor . Okul itiraf sayfasında nasıl göründüğü ile bir sürü yorum var ." Lisa omuz silkti. "Ben kütüphaneye gidiyorum jennie , ders başlayınca gelirim ." Lisa tam gidecekten jennie onu durdurdu. "Ders proglarımız farklı Lili. Seninle öğlen aynı derse girebilirim. Görüşürüz" Lisa kafasını salladı . "Tamam öyleyse öğlen görüşürüz." Lisa neredeyse düşmekte olan çantasını düzeltip kütüphaneye doğru yürümeye başladı. Soğuk kuru hava yüzüne vuruyor ve karnına hucüm eden bulantı kızın daha da kötü hissettmesine neden oldu. Sonunda kendini kütüphane kapısından içeri attığında derin bir nefes verdi. Hava bozucağa benziyordu . O sırada kütüphaneden çıkmak isteyen bir öğrenciye yer vermek için geri çekildi bu sayede kendine gelmişti . Masalara doğru yöneldi. Kütüphane kalabalık sayılmazdı hatta neredeyse hiçinsan yoktu. Kütüphane görevlisi Bayan Park gözlüğünün üzerinden Lisa'ya kısa bir bakış attığında kız boğazını temizleyip raflara en yakın masaya çantasını koydu. Bu hareketiyle ses çıkarmış olacak ki Bayan Park sesli bir şekilde homurdandı . Lisa özür diler gibi kadına baktıktan sonra raflardan kendine öylesine bir kitap seçti. Masasına oturup kendini kitava vermek, mide bulantısını ve baş dönmesini unutmayı amaçlıyordu. Başını masaya yasladı. Aniden bastıran uyku kitaba odaklanmasını engelliyordu . Sonunda daha fazla dayanamadı ve kendini uykunun güvenli kollarına attı. "Lisa..Lisa..Hadi kalk ders başlayalı 5 dakika oldu . Geç kalmak istemezsin değil mi?" Lisa gözlerini araladı. Ne kadardır buradaydı? Uyuduğunu hatırladığında acele ile kalkıp Rose'ye baktı. "Olamaz! Geç kalmışız." Hızla çantasını omzuna geçirip kızın koluna giren Lisa endişeli bir ifade ile kütüphaneden çıktı. "Kimin dersiydi, uyuyunca beynimin içi sıfırlanıyor." Lisa'nın yöneltiği soruyla Rose'nin yüz hatları kasılmıştı. "Ders..Bayan Kim'in." Duyduğu şeyle gözlerini kocaman açan Lisa karşısında ondan farkı olmayan kıza baktı. Bayan Kim sert disiplini ile öğrenciler arasına nam salmış biriydi. Kızlar daha yeni başlamış olsalarda Bayan Kim'in çok katı olduğunu daha ilk dersten anlayabilmişlerdi. Fakultelerin arasından geçip sonunda dersliğe ulaşabilmişlerdi. Lisa gergin bir nefes verip kapıyı tıklattı. İki kızda nefesini tutarak kapıyı açtılar ve karşılarında kaşlarını çatmış Bayan Kim'i buldular. "Bak bak bak. Bende hiç gelmeyeceksiniz sanmıştım. Ama işte buradasınız." Kadının sinirle ve bir çırpıda sarf ettiği sözlerin hedefi olan iki kız ise suspus kalmışlardı. Bir süre sonra Rose kısık bir sesle konuşmaya başladı. "Bayan Kim, gerçekten çok özür dileriz. Kütüphanede biraz dalmışız bu yüzden geç kaldık." Kadın tatmin olmuş gibi görünmüyordu. "İkinizde bu ayın sonuna kadar hergün ofisime geleceksiniz. İtiraz istemiyorum." Bunun üzerine iki kızda hiç memnun olmasada baş sallamaktan başka çareleri yoktu. Lisa üzerinde gezinen iki çift gözden habersizdi. Rose'i çekip arka sıralara yöneldi Lisa. O sırada sol eli bir şeye takıldı. Hayır birşey onu tutmuştu. Bakışlarını elini tutan ele dikti. Bu jungkook'du. Çocuğun yaptığı birkaç kaş göz işareti sonrası Rose Lisa'nın elini bırakıp kim jisoo'nun yanına yöneldi. O sırada Bayan Kim'in delici bakışlarına maruz kalan Lisa ise daha fazla azar yememek için Jungkook'un yanına yerleşti. Çocuk kendini bilmiş bir edayla kıza bakarken Lisa sadece sinirli iki tane bakış göndermişti üzerine. Dersin ilk birkaç dakikası sakin geçsede daha sonra Lisa arkasından gelen bir iki tane fısıltıyı yakalayabilmişti. Okulun playboy'unun yanına oturmal böyle birşeydi işte. Fısıltıları göz ardı eden Lisa bir süre sonra tamamem derse odaklanmıştı. "Derse biraz ara vermek istiyorum. Hepinizin bildiği üzere bugün üniversitemize değişim öğrencisi geliyor. Aynı zamandada benim oğlum olur." Sınıfa şaşırma ve heyecan duyguları doluşmuşken kapının çalmasıyla herkes başını kapıya çevirmişti. Tüm derslik nefesini tutmuşken içeri o girdi. Kim taehyung. Lisa'da bakışlarını içeri giren oğlana yöneltmişti. Kahverengi hafif dalgalı saçları vardı adamın. Ondan biraz daha büyük olduğu belliydi. Belkide jungkook ile aynı yaşta bile olabilirdi. Üstünde tam bir fransız havası vardı. Lisa bir süre sonra düşüncelerinden sıyrılıp Bayan Kim'e döndü. Kadın gurur dolu bir ifade ile taehyung'a bakıyordu. Sonunda konuşmaya karar verdiğinde tüm sınıftaki fısıltılar kesilmişti. "Kim taehyung, yeni sınıf arkadaşınız." Şimdi neredeyse tüm kızların ağzının suyu akıyordu. "Şimdi yerine geçebilirsin taehyung." Kadın oğluna baktığında taehyung başını onaylar şekilde sallayıp sınıfa bir göz gezdirdi. O sırada Lisa'nın bakışlarıda karşısında duran çocukta geziniyordu. Taehyung'un bakışları Lisa'yı bulduğunda kız yutkunmuştu. Sanki adamın gözleri bir okyanus gibiydi. Ya da girdap. Onu gittikçe içine çekiyordu. Lisa bu duyguları aynı anda yaşarken taehyung'da gram mimik oynamamıştı. Adımlarını hızlandırıp Lisa'nın arkasında kalan bir sıraya oturdu. Ders her zamanki akışında devam ederken Lisa arkasında sanki adamın onu izlediğini hissediyor gibiydi. Bu alışılmışın dışında olan gergin hali jungkook'u bile rahatsız etmişti. Hatta kıza birkaç kere iyi misin diye sormuştu. Ama her zaman aynı cevabı alıyordu. "Sorunun ne jeon? Gayet iyiyim. Şimdi önüne dön dinlemeye çalışıyorum." Kızın bu atarlı konuşmasından sonra çocukda daha fazla üzerine gitmemişti. Ders bir süre sonra bitti ve Bayan Kim sınıfı terk etti. Öğretmeninde sınıftan çıkmasıyla herkes değişim öğrencisinin önünde toplandı. Soru yağmurına tutulan Taehyung ise kısa ve öz cevaplar veriyordu. Konuşmayı sevmiyor diye düşündi Lisa. O sırada jungkook kızın koluna dokundu ve bir kağıt uzattı. Lisa omuz silkti. "İlgilenmiyorum jeon. Git ve oynayacak başka birini bul." Jungkook ise kollarını önünde birleştirdi. Lisa ayaklandı ve tam gidecekken yine bir ses onu durdurdu. "Eğer notu almazsan geçen cuma Jennie ile içtiğini söylerim Manoban." Lisa adımlarını geri geri yönlendirerek çocuğun yanına geldi. "Senden nefret ediyorum jeon jungkook!" O gerçekten bir sapıktı. Nereden biliyordu o gün içtiğini? "Bende bende Lalisa." Çocuğun alaycı gülümsemesi altında ezlimek istemeyen lisa hızla sınıftan çıkmıştı. Biraz uzaklaştıktan sonra notu açtı.
"Yarın saat 9'da okul terasında. Sakın geç kalma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❞MAD HATTER❞ -taelice-(+yoongi)
FanfictionLalisa üniversiteye yeni geçmiş, hayatı oldukça normal giden bir kızdır. Fakat birgun jeon jungkook'un çıkma teklifini reddetmesi üzerine çıkan kavga yüzünden yanlışlıkla jeon'nu öldürür. Bunun üzerine hayatına giren farklı isimler ile kade...