"İyileştiğine emin misin? Jimin öyle söylese de gitmene gerek yok. Biraz daha kalabilirsin." Ufak bir gülümsemeyle baktı. "Teşekkür ederim ama iyiyim. Çok iyiyim." Dedi. Peki zorlamayacaktım. İyileştiğine göre gidebilirdi değil mi?
"Görüşürüz." Diyerek ilerledi ve ben o gözden kaybolana kadar onu izledim. Bizim iyi ve kötü günlerimiz olmuştu ama hepsini bir şekilde atlatmış, bugünlere gelmiştik. Mutluydum. Yoongi ile evli olduğum için çok mutluydum. Hepsi de o saçma dedikodu sayesinde olmuştu.
Kapıyı kapatıp içeri geçtim. Yoongi'ye söylemem gerekiyordu çünkü Taehyung iyileştikten sonra Daegu'ya gideriz demiştik. Şimdi de öyle olacaktı. Bavulları tek tek çıkararak göz önüne koymuştum. Önce Yoongi'ye haber verip ondan sonra da hazırladığım atıştırmalıkları kaplara koyardım.
"Alo?" Dedim. "Evet Hoseok seni dinliyorum." Meşguldü sanırım. Sesler geliyordu. "Taehyung iyileştiğini söyleyerek az önce evden gitti. Gelince Daegu'ya gidebiliriz."
"Tamam. 1 saate geliyorum. Sen de yavaş yavaş hazırlan." Onu onaylarak telefonu kapattım. Şimdiden heyecanlanmıştım. Mutfağa geçerek boş şişeleri suyla doldurmuş, yiyecekleri güzelce kaplara yerleştirip poşetlere koymuştum. Daegu buraya çok uzak bir şehir değildi ama acıkacağımızı düşünerek bunları koymayı düşünmüştüm. Yoongi acıkmasa bile ben kesin acıkırdım.
Ağzım sulanıyordu. Biraz meyve yersem açlığımı bastırabilirdim. En son canım çok armut çektiği için Yoongi fazlaca almıştı ve buzdolabında da birkaç tane kaldığını görmüştüm. Hızlıca dilimleyerek tabağa koymuş ve sandalyeye oturarak yemeye başlamıştım. Canım sürekli tatlı şeyler çekiyordu. Hiç sevmediğim şeftali bile.
Bir saat oyunca odadan odaya geçmiş, etrafı düzeltmiş, bir şeyler yemiştim. Araba sesini işittiğimde ise heyecanla kapıyı açmıştım. Tam da tahmin ettiğim gibi Yoongi'nin arabasıydı bu. Arabadan indiğinde ise bavullardan birini alarak kapının önüne getirdim.
"Sen geç arabaya ben getiririm her şeyi." Dedi. Tabii ben onu dinlemeyerek tekrardan içeri geçmiştim. Sadece hazırladığım poşetleri alacaktım. Yoongi bavulları bagaja koyarken ben çoktan poşetlerle arabaya binmiştim.
"Bu kadar poşet ne için?" Emniyet kemerini taktıktan sonra arabayı çalıştırdı. "Hiç öylesine." Yoongi çıkmadan önce kapıyı iyice kilitlemişti. Bu yüzden için rahattı. Evimize hiçbir şey olmayacaktı. "Kaç saat sonra Daegu da oluruz?"
"Eğer trafik falan olmazsa 3 saate oradayız ama trafik olur ve biz de mola verirsek 6 saate anca gidebiliriz." Dedi. En kısa sürede varmak istiyordum. Umarım trafik olmazdı. "Taehyung'un iyi olduğuna emin misin Hoseok? Bence iyileşmeden gitti o." Ben de öyle düşünüyordum ama o eskisinden daha iyi olduğunu söyleyince bir şey diyememiştim.
"Bilmiyorum Yoongi. Gitmek istedi ve gitti." Evine sağlıklı bir şekilde varsın da başka bir şey istemiyordum. "Yorulursan arkaya geçip uyuyabilirsin." Yolu seyretmek ve kocamla sohbet etmek istiyordum. Bundan dolayı da uykum gelirse uyumamak için direnecektim.
"Ailen beni sever mi?" Dedim. "Sever tabii ki de. Sen sevilmeyecek gibi değilsin." Ufak bir gülümseme oluşmuştu yüzümde. Belki kendi ailemden görmediğim sevgiyi onlardan görürdüm. "Torununun doğmasını dört gözle bekliyorlar." Bu gerçekten güzel bir haberdi.
"Biz bundan sonra orada mı yaşasak?" Dediğimde güldü. "Bunu ben de isterdim ama işim, arkadaşlarım, kuzenim orada. Şimdi değil belki yıllar sonra Daegu'ya gidip hayatımızı orada sürdürebiliriz." Bu olabilirdi.
"Ben bir şeyler yiyeceğim. Sen de ister misin?" Yemek konusunu açtığımda yine gülümsemişti. Sürekli yemek yemem onu mutlu ediyordu. Evet çok garipti ama Yoongi ben yemek yedikçe daha mutlu bir insan oluyordu. "Siz yiyin." Dedi. "Olmaz. Sen de yiyeceksin. Ben kilo aldım. Sen de alacaksın."