2

2 1 0
                                    

Uzun ve sıkıcı bir dersten sonra nihayet ara vermiştiler. Her ne kadar bu bölümü sevse de Taehyung bile bazı hocalara katlanamıyordu.

Dersten sonra Jiminle konuşup hocanın atölyesine gitmeye karar verdi. Tavan arasına çıktığında burada bir oda olacağını gerçekten tahmin etmiyordu. Zaten tavan arasını boş ver kimse dört  katlı bina olmasına rağmen dördüncü katı bile kullanmıyordu. Neden tavan arasında bir atölye kurdu ki.

Kapının önünde durduğunda üzerinde siyahla yazılmış "JK" yazısını çok aydın göre biliyordu. Bir kaç kere tıklatmasına rağmen ses gelmeyince içeri girmeğe karar verdi.

Kapıyı açınca beklemediği bir manzarayla karşılaşmıştı. Her yerde kilden hazırlanmış  büstler vardı. Duvarda bir sürü kara kalemle çizilmiş insan resimleri asılmıştı.

 Duvarda bir sürü kara kalemle çizilmiş insan resimleri asılmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir az daha öne  ilerleyince birini gördü,kulağında kulaklık tamamen yaptığı işe odaklanmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bir az daha öne  ilerleyince birini gördü,kulağında kulaklık tamamen yaptığı işe odaklanmıştı. Üzerinde dirseğine kadar katlanmış siyah gömlek ve siyah bir pantolon vardı. Ama Taehyungun en çok dikkatini çeken sağ kolundaki dövmeler oldu. Aslında bir hocadan çok Rock yıldızına  benziyordu.

Hoca sanki izlendiğini fark etmiş gibi arkaya döndü

" insanları bu şekilde incelemenin doğru olmadığını bilmiyor musun Kim Taehyung?"

Taehyung duyduğu sesle donup kaldı. Karşısındaki kişi ise sırıtıyordu.

Flashback 5 sene önce

Mart ayının ilk çeyreğiydi... Taehyungun annesiz geçireceği  ilk doğum günü olacaktı bu gün. Elinde pasta annesinin mezarı önünde oturmuştu. Zaten annesinden başka ailesi olmamıştı her zaman yalnızca ikisi vardı. Her doğum gününde ilk annesi kutlardı onu ilk annesi hediyesini verirdi. Şu an ise  tek başına mezarın önünde oturmak bir daha annesinin yokluğunu yüzüne vuruyordu sanki.

Yağmur yağmaya başladı. Yağmurun ilk damlasıyla beraber Taehyungun da gözünden yaşlar aktı. Bağırarak ağlıyordu. Tüm dünyaya,Tanrıya, olanlara isyan ediyordu.

"Neden beni yalnız bırakmak zorundaydın ki, sen de biliyorsun benim senden başka hiç kimsem yok, niye bana bunu yaptın ki, anne ben korkuyorum. Ben... ben buna hazır değilim. Özlüyorum seni lütfen anne geri dön"

Birden başının üstünde hareketlilik hiss etti. Kimse ona şemsiye tutmuştu. Yüzünü görmese de kıyafetinden asillik yağıyordu. Komple siyah giyinmiş ve siyah eldiven takmıştı. Yalnızca eldivenin üzerinden "JK" yazısını okuya bildi.

Yine de umursamadan ağlamaya devam etti. İlk defa etrafinda başka birinin varlığını umursamayarak içindeki her şeyi döktü. Başının üstünde duran kişi de sakince ona şemsiye tutmaya devam ediyordu. En son sakinleşince Başının üzerinde duran adam şemsiyeyi ona vermişti ve son bir söyleyip gitmişti

" Doğum günün kutlu olsun"

Flashbackın sonu
Taehyung şoka girmişti. En zayıf anına şahit olmuş kişinin hocası olacağını beklemiyordu. Bir an kendini çok savunmasız hiss etti. Konuşmak istiyordu ama sesi çıkmıyordu. Hocası Taehyungun yüzünü görüp gülmemek için kendini zor tutuyordu. Bir az daha susarsa karşısındaki çocuğun ağlayacağından emindi o yüzden dalga geçer gibi bir sesle konuşmaya başladı.

"Noldu Azraili görmüş gibi bakıyorsun? Bu kadar yakışıklı bir hoca beklemiyordun galiba Kim Taehyung"

Taehyungun gözleri daha da bererdi. Karşısındaki adam kesinlikle tehlikeliydi. Hocası kesinlikle onun bu haliyle eğleniyordu.

"Merak etme seni takip etmiyorum. Fakültede gayet ünlüsün zaten. Sadece seninle yüz yüze tanışmayı  bekliyordum ve derslerin konusunda sorumsuzluğun benim için iyi bir fırsat oldu."

Taehyung anlamıyordu. Amacı neydi bu kişinin ne yapmaya çalışıyordu. Kaşlarını çatarak:

"benden ne istiyorsun?"

"Ah... senden mi? tabii ki hiç bir şey ama galiba senin benden isteyecek bir şeyin var"

Taehyung anlamıştı. Şu an dezavantajlı olan oydu. Ölecek olsa bile prensipleri vardı bu seneyi sorunsuz ve mükemmel bir şekilde bitirmek istiyordu. Derinden bir nefes alarak

" Ben mimarlık bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Kim Taehyung. Seçmeli dersi zamanında seçemediğim için ve şu an da  bir tek sizin sınıfınızda yer olduğu için sizden beni sınıfınıza kabul etmenizi rica etmeye geldim"

Hoca kaşlarını kaldırdı. Karşısındaki çocuk hızlı düşünüyordu ve olduğu duruma çabuk uyum sağlıyordu. Bu hoşuna gitmişti. Ayağa kalkıp Taehyungun tam karşısına geçip durdu.

" Bir şartla kabul ederim ricanı. Benim özel modelim olacaksın"

Taehyung kendisini tutamayıp:

"taşak mı geçiyorsun sen benimle"

Sonra hemen pişman olsa da ağzını açıp başka bir şey söyleyemedi. Şayet karşısında yüzünü inceleyen hocasının durması da ona hiç yardımcı olmuyordu.

Hocası karşısındaki çocuğun ani çıkışını duyunca kahkalara boğuldu. Bunu gerçekten beklemiyordu. Bu çocuğun aradığı kişi  olduğuna bir daha emin oldu.

" Hayır. Tam ciddiyim. sadece altı aylığına özel modelim olacaksın. Her gün dersten sonra bir saat sadece."

Bir az daha yaklaşıp parmağıyla Taehyungun yüzünü okşamaya başladı

"Yaşayan bir sanat eseri olduğunun farkında  bile değilsin ve ben bunu her kese göstermek istiyorum"

Taehyung kalp atışlarının hızlandığını hissetdi. Çekici olduğunu elbette biliyordu ama bu şekilde bir iltifat duymamıştı. Anlık düşüncelere daldı. Normalde olsa asla böyle bir şeyi kabul etmezdi ama şu an ölünce bir sanat eserinde yaşamak ona fena bir fikir gibi gelmiyordu. Unutulmak istemiyordu iz bırakmak istiyordu. Hala parmağı yanağında ona derin gözlerle bakan adamdan bir adım uzaklaşıp dedi:

"Kabul ediyorum ama bazı şartlarım var. Birincisi her gün yalnızca bir saat çalışa biliriz. İkincisi bu bizim öğrenci öğretmen ilişkimizi etkilemeyecek ve üçüncüsü ama en önemlisi bu anlaşmayı  ikimizden başka hiç kimse bilmeyecek"

"Tamam kabul ediyorum. Benimde bir şartım var ama"

Taehyung tek kaşını kaldırıp" nedir peki o şart?" diye sordu

"Birlikte olduğumuz bir saat boyunca dediğim her şeyi karşılık vermeden yapacaksın"

Bu kesinlikle tehlikeli bir anlaşmaydı. Taehyung da bunun farkındaydı ama artık geri adım atamazdı hem belki geri kalan zamanında bir az da olsa eğlene bilirdi diye düşündü. Kendinden emin şekilde elini öne doğru uzadıp

"kabul ediyorum"dedi.

Karşındaki adam da elini büyük bir gülümsemeyle sıktı

" o zaman bu gün dersten sonra görüşürüz sanat eserim"

Taehyung  utansa bile son sözü duymamış gibi yaptı. Sınıftan çıkarken aniden  bir şey hatırlamış gibi geri dönerek " hocam acaba isminiz nedir" diye sordu.

"Jungkook... Jeon Jungkook" diye cevap verdi hala eski pozisyonunda durmuş adam.

Taehyung hayatında bu kadar seksi bir ses tonu duymamıştı

EstatuaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin