Bölüm 18

3.4K 572 130
                                    

Bölüm 18:

Üç günle sınırladıkları balayı, Hayal'in tahminlerinden çok farklı geçiyordu. Erkenden otele yerleşmişlerdi. Otelden fazla çıkmadan deniz, kum, havuz, güneşin tadını çıkaracakları düşüncesi daha ilk anda yerle bir oldu. Tabii bu kötü anlamda yerle bir olma değildi. Volkan, gittikleri beldenin görülmesi gereken her yerini araştırmış, içlerinden en bakir doğa ile iç içe olanlarını belirlemiş, lezzetli yemeklerin ustaca pişirildiği mekânları bulmuştu.

Hayal, kocasının elini tuttuğu anda kendini uçsuz bucaksız kumsalda buluyor, bir anda önüne onlarca çeşit deniz mahsulü iştah açıcı görüntüsü ile sergileniyordu. Artık gülümsemekten yüz kasları sabit bir hal almıştı. Tüm bunların yanında Volkan'ın olmazsa olmaz şakacı tavırları, arsızlıkları eksik olmuyordu. Kıyafet değiştirmek için her odaya girişleri Volkan'ın kucaklaması ile başlıyordu. Sonrası malum... Mercimeği fırına vermeyi sevdiği gibi şerbetli tatlılara düşkünlüğü de her an kendini geliştirmesi karısını bulutların üzerine çıkarıyordu. Hayal, kocasının romantik yanının dışında kendine gösterdiği özen ile kadınlığını da en üst seviyede yaşayabiliyordu. Arzulanmak, ufak dokunuşlarla tahrik edilmenin tadı her an damağında duruyordu.

Son gün yine karısını kollarının arasına alıp otelin odasından gün batımını izlerken boynuna küçük öpücükler kondurmaya devam etti.

"Üç günün nasıl geçtiğini anlamadım. Teşekkür ederim Volkan"

"Teşekküre gerek var mı güzelim? Senin gibi bende muhteşem bir üç gün geçirdim. Hem bu daha başlangıç, önümüzde harika günler bizi bekliyor"

"İnşallah hayatım"

İçli ve derinden gelen bir cümle kurmuştu. Volkan eğilerek yüzüne baktı. Hayal çok mutluluktan korkan bir kadındı. Sevdiğini çok mutlu olduğu bir zamanda kaybetmişti. Her ne kadar o günler geçmişte kalmış olsa da insanın içinde kalıyordu o korku. Halk arasında çok güldük, çok ağlayacağız diye bir inanış vardır ya hani sanki illa bir bedel ödemek zorundaymışız gibi, sanki mutluluğumuz gölgeliymiş gibi... Neden mutluluğumuz gölgeli olsun? O zaman gerçek mutluluk olmaz. Mutluluk güneş gibi olmalı. Kocaman bir aydınlıkla insanın içi ısınmalı. Isındığın gibi ısıtmalısın da. Hatta onunla öyle sarmalanmalısın ki ileride yaşayabileceğin kötü anlar için bile umut olmalı. Yani demem o ki, çok güldükten sonra çok ağlamak zorunda değiliz. Yüzümüz hep güneşe dönük olmalı hayattan tat almak için.

"Sen, ben, çocuklarımız, herkes mutlu Hayal. Hepsi birleşince düşünsene ne kadar büyük oluyor. Hayat önümüze çok engel koydu. Bazen bir adımla aştık bazen de düşüp dizlerimizi kanattık. Her biri birer anı, öğreti bıraktı. Sonuç olarak buradayız ve mutluyuz dimi?"

"Öyle tabii..."

"Yani her ne olursa olsun sonunda mutlu olabiliyoruz. Bu nedenle karamsarlık yok, neden ben demek yok, el ele yaşamak var"

"Bende senin gibi olmak istiyorum Volkan. Geçmişten kalan sadece öğretiler olsun"

"Ya sen iste hayatımın kadını. Hem körle yatan şaşı kalkarmış. Yatsak mı?"

Hayal kıkırdayarak "Daha çok erken" dedi.

"Erken olur mu karıcığım, bu gece rekora imza atacağım"

"Ne gerek var, evde ayrı mı yatacağız?"

"İki çocuklu olarak emin ol gecelerimiz bol kaçamaklı olacak"

Hayal bir an düşündü. Doruk değil ama Arya muhtemelen gecenin bir yarısında yanlarına gelecekti. Bu da Volkan'ın dediğini doğruluyordu. Yani son rahat geceleri olabilirdi. Hızla başını yana çevirdi ve burun buruna geldiler.

MAVİME PEMBE KATTIM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin