Beni Suçlama

1.6K 176 238
                                    

Aradan iki hafta geçmişti. Hyunjin hep evde kalıyor, insan içine çıkmıyordu. Saraydakinden farklı olarak hapsolmuş değil özgür hissediyordu. Felix sabah şehre iner akşam dönerdi. Hyunjin 'e bir ustanın yanında çalıştığını söylemişti. Bazen elinde yemek için aldığı şeylerle gelirdi. Kapıdan girer girmez Hyunjin üzerine atlar onu öpücük yağmuruna boğardı.

Gün içinde hyunjin oldukça sıkılıyordu. Sarayda okuduğu kitapları vardı. Burada zaman öldürmek için yapabileceği tek şeyi yapıyordu. Kulübeyi baştan aşağı temizlemiş neredeyse her yeri onarmıştı. Merdiveni bile.

Felix eve geldiğinde kapıdan girer girmez bunu günlük rutin haline getiren Hyunjin tarafından çillerinden öpülürdü. Önce yemek yer sonra sohbet edip eğer hava uygunsa çınar ağacının yakınlarında vakit geçirirlerdi. Havalar soğumaya başlamıştı. Ne zaman sarayda havalar soğumaya başlasa Hyunjin 'in odası değişirdi. Farklı bir hava olurdu. Şömine yakılır, yatağı kalın çarşaf ve yorganlarla değiştirilirdi. İpek bir örtüsü vardı yazları kullandığı, kışın odasına kürk almayı kabul etmediği için Elenor unu da en üste örterdi.

Burdaysa çok bir şeyleri yoktu. Felix Hyunjin 'e üşümemesi için kendi kıyafetlerinden verir aynı ince yorganın altında birbirlerine sarılarak uyurlardı. O soğuk gecelerini ısıtan tek şey Felix' in sıcacık göğüsü olmuştu.

Çok aşık hissediyordu. Kısacık sürede her şeyi olmuştu. Hep öpüşüyor ve beraber uyuyorlardı ancak henüz bir şey yapmamışlardı. Hyunjin Felix'in çekiniyor olabileceğini düşünüp sarılmakla yetiniyordu. Kızgınlık dönemine girdiklerinde zaten iç güdüsel olarak her şey bir anda olurdu.

Yanında uyuyan bedene bakıp karnını okşadı. Felix'le bir bebek... Çok güzel olurdu. Yanaklarının yandığını hissetti. Geri koynuna yatıp o da kendisini soğuk geceye bıraktı.

Ertesi sabah uyandığında Felix yoktu. Normalde Hyunjin'i uyandırıp gittiğini haber ederdi çıkmadan önce. Belki işi vardır diye düşünüp elini yüzünü yıkamak için kalktı. Henüz hala erkendi. Yapacağı çok bir iş de kalmamıştı. Şu zamana kadar sarayda büyümüştü ne yemek ne temizlik yapmasını biliyordu ama tüm evi tertemiz yapmış merdiveni bile onarmıştı. Kendiyle gurur duyuyordu. Sıra yemek yapma becerilerini geliştirmekteydi.

Felix dün gece kurabiye yemeği sevdiğini söylemişti. Bu yüzden kurabiye yapmaya karar verdi. İlk denemesini yaktı. 2.ye un koymayı unuttu. Sonunda 3.de ortaya kurabiyeye benzeyen bir şey çıkartabilmişti.

Tadına baktı, her ne kadar Saraydayken yediği usta şefler tarafından yapılanlar gibi olmasa da idare ederdi. Az imkan ve bilgiyle de olsa sevdiği için elinden geleni yapmakla gurur duyordu.

Felix'in gelmesini bekledi. Bekledi ve bekledi. Güneş batmak üzereydi. Hiç bu kadar geç kalmamıştı. Endişelenmeye başladı, ya başına bir şey geldiyse diye düşünüyor, küçük evin içinde bir oraya bir buraya dolanıyordu.

Neredeyse gece yarısı olmuştu. Endişeden hiç uyumamış hala telaşla Felix'i bekliyordu. Çok korkmuştu. Bir kaç kez şehre inip onu aramaya niyetlenmişti ancak kapıdan çıkmadan vazgeçmişti. Felix onu hep yalnız evden ayrılmaması konusunda uyarırdı. Haklıydı da ya yakalanırsa? O zaman ne olurdu? Hatta Felix'i bile idam ettirebilirlerdi.

Gözleri doldu. Bu düşünceye yenilmek istemedi. Hayır Felix yakalanmamıştır, iyidir. Sadece biraz gecikti. Gayet normal, işi uzamıştır. Kendini bu şekilde rahatlatmaya çalışıyordu.

Dakikalar geçmiyor, Felix hala gelmiyordu. Her ne kadar kötü düşünmek istemese de kafayı yiyordu. Çok gecikmişti. Eğer bir işi olsa bunu Hyunjin'e önceden söylerdi öyle değil mi?

Red Tears | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin