Gece daha yeni başlamıştı. Onun için gündüzün bir önemi yoktu. Güzel kadınlara olan zaafı her zaman başına bela olurdu. Zamanla herkes onu tanıyınca artık sözlerini dikkate almamaya başladılar. İşte şehvetli sözlerinin dikkate alınmadığı yerlerden birindeydi. Geceye her zaman bu barla başlardı çünkü onun için özeldi. Sadece biraz içer sonrada başka eğlence mekanlarına akardı. Garson kız, tepsisinde çeşitli içkilerle Yeşil'in oturduğu masaya geldi.
"Oov! Nerelerdeydiniz ? Kaç gündür uğramıyordunuz Akay Bey." Yeşil, yandan bir gülüş atıp kollarını açarak arkasına yaslandı ukala tavrıyla cevapladı.
"Üzgünüm peşimi son zamanlarda bırakmıyorlar da."
Garson kızın dövmeleri göz alıcı biçimde boynundan koluna kadar uzanıyordu. Kırmızı saçları simsiyah rujuyla, gotik tarzın dibine vuruyordu. İçeceklerden birini seçerek Yeşil'in masasına bıraktı. Yeşil, adına yakışacak şekilde ince geometrik gümüş çerçeveli, yeşil camlı gözlüklerinin altından kızı süzdü. Kızda karşılık olarak göz kırpıp masadan uzaklaştı. Bu mekana uzun süre gelememe sebebi yine kız mevzusuydu. Geceyi geçirmiş olduğu kızın bir tanesi Yeşil'in niyetinde ciddi olduğunu düşünmüştü. Ertesi gün kız gerçeği anlayınca araya kızın abileri girmiş abileriyse şehrin önde gelen tefecilerdendi. Yani gerektiğinde zora başvurabilecek hatta adam öldürebilecek tipteydiler. Durum böyle olunca işin içinden kurtulması çok zordu.
Hesap geldi, hesabı garson kız değil, uzun boylu takım elbiseli bir adam getirmişti. Bu adam ekipten çok iyi tanıdığı Kırmızı kodlu Nahit'di. Yeşil gülerek ,umarım hesap kabarık değildir, dedi. Bunun üzerine Nahit istifini bozmadı en ufak tebessüm bile etmeden hesap defterini uzattı. Yeşil o an bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Çünkü Kırmızı her zaman güler yüzlüydü. Dışarıya öyle yansıtıyordu ama içeride yatan cani adamı kimse bilmiyordu. Kırmızı, Kargaların yakalamış olduğu, bilgileri çok değerli insanları konuşturmak için görevliydi. Bazen bu kişiler konuşmamayı tercih ettiklerinde aslında çok yanlış bir seçim yapmış oluyorlardı. Kırmızı, işkence ederek konuştururken içeriden kahkahalar, çılgınca gülme sesleri gelirdi. Bu sesler Nahit'e aitti. Herkes işkence etmekten zevk aldığını sanırdı oysa ki çok yanılıyorlardı. Nahit tüm bunları kendi vicdanındaki çığlığı bastırmak için yapıyordu. Tabii kimse maalesef bunu göremiyordu.
Hesap defterini yüzü asılmış bir biçimde açan Yeşil, okudukça yüzü karamsar ifadelere bürünüyordu. Yeşil heyecanla sordu.
"Sana geldiler mi ?"
"Evet geldiler, evime uğradılar."
"Sen ne yaptın peki ?"
"Yapmam gerekeni, dikkatli ol sıra sana gelebilir. Geldiğindeyse sende yapman gerekeni çekinmeden yap lütfen."
Yeşil sıkıntıyla elini başına götürdü.
"O zaman burayı da biliyorlardır." Nahit düşünceli bir şekilde cevap verdi.
"Sanmam çünkü burayı bir tek sen biliyorsun. Güvenlik için ekipteki diğer kişilere söylemedik hatırla! Takip edilmedin değil mi ?"
"Hayır tabi ki." Yeşil bu cevabı verirken Kırmızı'ya sinirlenmişti.
"Belli olmaz sana aklın bir karış havada. Daha fazla dikkat çekmeden güvenli bir yere git."
Yeşil, Nahit'in önerisini kafa sallayarak onayladı. Ayağa kalkıp üstünü başını düzeltti. Hiçbir zaman tavsiyeleri dinlemezdi. Takip edilmediğine de emindi. Nereden ve ne zaman saldıracaklardı acaba ? Kırmızı'nın dediği gibi aklı bir karış havadaydı belki ama beyninin içi kurnazca planlarla kaynıyordu. Akıllanmamış, her zamanki gibi tavsiyelere uymamış bir hafta önce konuşmaya başladığı kızın yanına gitmişti. Kızla barda karşılaşmıştı ve bu kız her nasılsa onunla tam bir uyum içindeydi. Ona bakınca Yeşil aynaya bakıyormuş gibi hissediyordu.
Yağmur yağdığı için yerler ıslaktı. Dar sokakta, yağmurdan dolayı ıslanmış olan otlar etrafa kötü sayılabilecek bir koku yayıyordu. Uzun kürklü ceketi çiçekli gömleği ile birliktelik sağlamıştı. Gözlüğü ve ağzındaki kürdanı onun imzası gibiydi. Herkes onu, bu tabirlerle anlatıyordu. Kızın evine az kalmıştı. Arada arkasına bakarak geldiği yolu gözlüyor böylelikle birilerinin izlemediğine emin oluyordu. Sonunda gelmişti. Zile bastı beklemeye başladı.
İçeride çok romantik bir ortam vardı. Kırmızı ışık, içindeki duyguyu daha da azdırıyordu. Kızın hâl ve hareketleri ruhundaki şehvet yazısını belirginleştiriyor, kızın çekim kuvvetine giriyordu. Tam o sırada kız, Yeşili durdurdu dudağına küçük bir öpücük bırakıp mutfağa gitti.
"Hemen geliyorum !"
"Sabırsızlanıyorum."
Bir süre sonra iki kırmızı şarap dolu bardakla çıka geldi kız. Önlerindeki sehpaya bıraktı bir süre kendilerini müziğin ahengine kaptırdılar. Kız şaraptan bir yudum aldı.
"Sende içsene!" Yeşil imalı kurnazlıkla ben zaten içiyorum dedi. Kızı ileri doğru yatırarak boynundan öptü. Bu öpücük her zamankinden uzun sürdü. Sonunda kız dayanamadı, gülerek Yeşil'in kulağına fısıldadı.
"Hadi ama önce içelim olur mu?" Yeşil, doğruldu. Kızın yanağından tutup gözlerinin içine bakarak cevap verdi.
"Zevkle! Şerefe."
Yeşil büyük yudumlar alarak tek nefeste bardağı yarısına kadar indirdi. Aynı şekilde kızda bunu denedi ama yüzü ekşidi, kadehi sehpaya geri bıraktı. Bu durum karşısında Yeşil hafif bir kahkaha attı.
"Ne oldu yoksa ağır mı geldi ?" Kız, bu küçümsemeye cilveli omuz hareketleriyle karşılık verdi.
"Hiçte bile." Kız tekrar elini kadehe götürdü. Başı dönmeye midesi bulunmaya başladı. Ardından kadehi yere düşürdü. Bunlar olurken Yeşil hiçbir şey olmamış gibi umursamaz tavrıyla izliyordu. Kız nefes nefese öksürmeye başladı bir süre sonrada yere yığıldı. Kadehin içinde az kalmış olan şarap halıya döküldü. Kırmızı renk halıya hücum etmeye başladı. Yeşil ölmek üzere olan kızın çenesini narince tutarak onunla son kez konuştu.
"Senin gibi güzel kızlar ne zaman ölse, içimde büyük bir acı olur. Nedense bugün olmadı çünkü ben fark etmeseydim. Sen, benim ölümümü tıpkı şimdi benim senin ölümünü seyrettiğim gibi izleyecektin. "
Yeşil, gözlüklerinin camlarını itinayla sildi. Kızın zehirlenmiş cesedine tiksintiyle baktı. Bu kız aslında onu öldürmesi için bir hafta önceden ayarlanmıştı. Kızın boynunu öpmek için yapmış olduğu hareket boşuna değildi. Kızın kadehlere olan görüş açısını kapatmış, el çabukluğuyla kadehleri değiştirmişti. Kız başta, içinde zehir olmayan kadehten içince de bundan emin olmuştu. Onu çok iyi tanıyordu. O kadar iyi tanıyordu ki dışarıya gösterilen Yeşil'i değil gerçek Yeşil'i tanıyordu. Kırmızı'nın getirmiş olduğu mesaj aslında Siyah'dan geliyordu. İşte o zaman artık gerçek ortaya çıkmıştı. Kargaların biri kesinlikle haindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KARGA
AventuraSiyah isimli genç bir adamın ustasının kaybolmasıyla başlayan olaylar zinciridir. Ustası gizli istihbarat timinin başıdır. Bu ekibin adı "Kargalar'dır" ve Siyah bu timde görev yapan önemli şahıslardan sadece biridir. Ustayı arama macerasında ustasın...