"N...ne? Nasıl?" diye kekeledim duyduğum isim karşısında.
Karen doldurduğu su bardağını koşarak Alberto'ya verip geri çekildi. Söylediği isim karşısında hepimizin dili tutulmuş,ne söyleyeceğimizi şaşırmıştık. Nefes dahi almadan Alberto'nun kendine gelmesini,söylediği şeye bir açıklama getirmesini bekliyorduk. Alberto ona uzatılan suyu tek nefeste içip bitirdikten sonra,Blake'in ona uzattığı elden yardım alarak ayağa kalktı.
"Joffrey Gallagher'i gördüm. Yanında bir adam daha vardı. Yüzlerini göremesem de,yanındaki ona ismiyle hitap etti. Her yerde k...kan vardı!" diye bildi zorlukla.
"N...nasıl olur bu? Alberto Joffrey'i nasıl göre bilir?!" diye sordum şaşkınca.
"Alberto geleceği göre biliyor!" dedi Josie bakışlarını yerden ayırmadan.
"Kahin gibi mi?"
"Hayır,kahinlerin gördüğü kehanetler değiştirilemez,ama gelecek değiştirile bilir. Her şey gerçekleştirdiğimiz eylemlere bağlı,Hope." diye bu sefer de Blake girdi araya.
"Peki ya şimdi ne yapacağız?!" diye Arthur öfkeyle oturduğu yerden kalktı.
"Hepimiz bir olup gelecek tehlikeye hazırlanmalıyız!" dedi Katherine gözlerini benden ayırmadan.
"Hayır Katherine,böyle bir şeyi ondan isteyemeyiz. Hope sözünü tuttu ve bize yardım etti. Joffrey çok tehlikeli!" diye Blake öfkeyle sesini yükseltti halasına.
"Hayır Blake,halan haklı. Joffrey'in benim için geldiği gün gibi ortada. Asıl istediği şey ejderha ateşi. İstemesem bile ben çoktan bu savaşın içine dahil oldum . Hem o pisliğin babama yaptıkları üzerine kalsın istemem!"
"Ama Hope..."
"Blake,bırak da kendi adıma olan kararları kendim vereyim!" diye sesimi yükselttim istemeden.
Bu tavrıma karşılık yine bir şey söyleyecek gibi olsa da,daha sonra vazgeçip,yan odaya,kütüphaneye geçti. Bu odaya girdiğimiz zaman bizi iki yanımızda tamamen kitap raflarından oluşan büyük duvarlar karşılıyordu. Tam karşımızdaki duvar tamamen pencereden oluşuyorken,güneş yüzünden şimdilik perdelerle örtülmüştü. Diğer boşta kalan duvaraysa bir kaç aksesuar ve tablo asılıydı. Kütüphaneden laboratuvara geçen kapı da en ortadaki tablonun arkasında saklıydı. Pencere kenarlarında kitap okumak için bir kaç sandalye ve küçük masalar varken,odanın en ortasında olan uzun masa eğer yanılmıyorsam, toplantılar için burada yerleştirilmişti.
Blake'in ardınca hepimiz bu masada yerimizi almış,Joffrey'e karşı ne yapacağımız konusunda yarım saattir planlama yapıyorduk. Ben rahat sandalyeme sinmiş bir şekilde hiç bir şey söylemeden onları dinliyor,aynı anda daha alternatif fikirler üretmeye çalışıyordum. Birden ismimi duymamla gözlerimi Alberto'ya doğru çevirip,yerimde dikleşerek deminden beri düşündüğüm fikirlerimi dile getirdim.
"Hepinizin fikirlerine katılıyorum,ama benim fikrimce Joffrey'e karşı sadece vampirlerle değil,aynı zamanda yakın olduğumuz cadılarla da ittifak halinde olmalıyız. Eğer güçlerimizi ve bilgilerimizi birleştirirsek,daha güçlü bir takım haline geliriz. Bu kısa sürede daha sıkı eğitim yaparak kendimizi geliştirmemiz ve düşmana karşı hazırlıklı beklememiz lazım. "
"Kesinlikle olmaz!" diye sıçradı Karen yerinden öfkeyle bağırarak. "Hele o kurt kızla asla ittifak olmam ben!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Ateşin Kıvılcımı
Fantasy✨🔥Hikayeden kısa bir parça🔥✨ Etrafımı saran ateşler düşmüş olduğum karanlığı aydınlattı bir anda.Yine o ejderha...Yine her gece olduğu gibi,etrafımdaki alevleri burnundan solduğu hava ile söndürüp,başını yere koyup,gözlerini bana dikti.Tam 1 hafta...