3 ocak 2018 / pazar;
özlem, istek, sevgi.
özledim seni seo changbin. bir insan sevdiği birisini nasıl özlerse o şekil özledim seni ben. veya küçük bir çocuğun dışarıda gezerken gördüğü oyuncaklar olur ya hani; çok ister, yaşaması sanki buna bağlıdır o çocuğun, o oyuncak olmasa ölecekmiş gibi hisseder. o şekilde istiyorum seni yanımda. seni kucağıma alıp kokunu içine çekerek uyuyakalmak istiyorum, seni dizlerimde yatırmak istiyorum veya öpmek istiyorum.. sadece öpmek istiyorum.
şimdi sana seni çok özledim desem vereceğin cevabı bilmiyorum, çünkü yanımda değilsin. yatağımda yattığımda yan döndüğüm zaman seni göremiyorum, sabahları kolların arasında uyanamıyorum veya sen duş alırken sana yardımcı olup o aşık olduğum saçlarını köpükleyemiyor, kurutamıyorum ama yer gök şahit seni çok özlüyorum.
ama iyi ki varsın, iyi ki sevmişim seni. aslında hâlâ seviyorum seni, sevmişim değil, seviyorum. çok seviyorum, güzeller güzeli sevgilim.
bir şey soracağım sevgilim, neden bahçede hep en güzel çiçekler kopartılır? neden en güzeller gider? ben olsam en kötülerini alırdım. çirkin, kötülerinin benim etrafımda olmasını istemezdim.
sen neden gittin? neden intihar ettin? neden ya neden? bana anlatsaydın, yanımda ol desen herkesi, herşeyi siktir ederdim, biliyorsun değil mi?
sen benim koparılan çiçeğimsin. istemesem de koparılan, giden çiçeğimsin. bir buz gibi elimden kayıp giden çiçeğimsin. kurtarmak için her şeyi yaptığım ama kurtaramadığım çiçeğimsin. sen benim çiçeğimsin.
kötü olan bendim, gitmesi gereken bendim, ölmesi gereken iğrenç olan bendim. ben, sadece ben. sen ölmeyi hak etmedin, hak eden bendim. kötü ruh halini fark etmeyen bendim, sana destek çıkamayan bendim changbin.
seni o halde görünce krize girdim biliyor musun? ama çok kötü değildi, üzülme sen. üzülmene dayanamam, kıyamam ben sana.
-flasback // changbin'in intiharı-
o gün, genç kararlıydı. hâlâ hyunjin'e delicesine aşıktı, hâlâ kendisinden çok seviyor, onu herkesten korumak istiyordu. en çok da kendinden..
her şey planlıydı aslında. hyunjin okuldayken yapacaktı. okulda olmasa, yakınında olsa nasıl yapabilirdi ki? nasıl intihar ederdi onun gözlerinin içine bakarak?
hyunjin'in bir t-shirt'ünü aldı ve doyasıya kokladı, ne de olsa bir daha koklayamayacaktı. son kez fotoğrafına baktı onun, fotoğrafa uzun bir öpücük bıraktı ve odadan çıktı. dışarıya çıkarken belki bedeni değil ama ruhu o odada kalmıştı.
banyoya girdi, sadece boxerı kalacak şekilde soyundu. suyu açtı, ılık veya sıcak değil, buz gibi suyu açtı ve kenardan içine buzları döktü. üşüyordu, çok üşüyor ve titriyordu.
kenardan jileti aldı ve yavaşça derisine bastırmaya başladı. elleri suyun içinde, vücudu titriyordu delicesine. o an gözü bir şey görmedi ve iyice derine batırıp gözlerinin kapanmasını sağladı.
duyduğu son şey kapının sertçe açılması ve hyunjin'in ağlamasıydı.
-hyunjin'in gözünden-
eve geldiğimde mutluydum, sevgilime sürpriz hazırlamıştım çünkü.
eve girdiğimde gariplik vardı. normalde bu saatte changbin evde olur, hatta ve hatta ben kapıyı açtığım an koşarak yanıma gelir ve kucağıma çıkıp beni öpücüklere boğardı ancak bugün yapmamıştı. belki işi vardır diye düşünüp banyoya girdim.
banyoya yaklaştıkça garip bir koku duyuyordum. bu kokuyu adım gibi biliyordum, kan.
korka korka banyoya girdiğimde changbin'in küvette kanlı bedenini görmeyi beklemiyordum. bedenim şokla kaskatı kesilirken elim ayağım dolaşmış vaziyette yanına koştum.
nabzı atmıyordu.. siktiğimin nabzı atmıyordu.. başında saatlerce ağladım, kendime zarar verdim, onu öptüm, kucağıma aldım. delirmiştim, onun intiharına delirmiştim.
üstüm başım kan oldu, yaralarını, kanlı kollarını öptüm. yüzünün her bir köşesini öptüm. artık atmayan kalbinin üstünü öptüm. boynunu, saçlarını öptüm.
ağladım, ağladım ama az ağladım. belki uyanır da beni öyle görünce üzülürse diye az ağladım. ama başında bekledim. saatlerce cesetinin başında bekledim. saatlerce uyanır diye cesetinin başında ağlayarak bekledim.
o gitti, ben tamamıyla delirdim.
-flasback sonu-
anlatmaya kelimeler yetmiyor yalnızlığı. yaşıyorsun her defasında dalıp giden gözlerimde yok olarak.. hayat anlamsız, karmaşa, her koşuşta yakalayamadığım şehirler var. martılar cok zaman oldu, uğramadılar pencereme, akşamın buğulu vakitlerinde karışmıyorlar gözlerime.. kayıp kentin gizli kenar boşluklardan, sonbahar rüzgarlarla kayıp gitmiştin ellerimden.
sen gittin, ben bittim.
sen gittin, ben delirdim.
sen gittin, kalbim durdu.
sen gittin, nefes alamadım.ey sen sevgilim, yanına gelsem kızar mısın peki bana?
ey sen güzel bebeğim, yanına gelsem, öpüp koklasam ve senin kokunla nefes alsam, kızar mısın bana?
seni çok seven sevgilin, hwang hyunjin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
koparılan çiçekler
Fanfiction[seo changbin x hwang hyunjin] anlatmaya kelimeler yetmiyor yalnızlığı. yaşıyorsun her defasında dalıp giden gözlerimde yok olarak.. hayat anlamsız, karmaşa, her koşuşta yakalayamadığım şehirler var. martılar çok zaman oldu, uğramadılar pencereme, a...