Okuduğu mesaj bütün sinir uçlarını gerdiğinde tekrar tekrar aynı yerlerde gezdi gözleri anneni ve abilerini öldüren... Anlam veremiyordu. Annesi ve abileri trafik kazası geçirdiklerinde kaldırıldıkları hastanede ölmüştü. Neydi bu şimdi? Mesajı atan kişi, her kimse, neden şimdi söylüyordu bunu? Ailesi öldürülmüş müydü yani? Çalan kapının sesiyle irkildi. Gelen Oğuz'du.
"Abla, Haşmet Ağa ve Burak bey..."
"Ne olmuş onlara?"
"Karakoldalarmış, haklarında ihbar varmış..."
"Yürü Oğuz! Yürü gidiyoruz!" dedi hızlıca paltosunu alarak. Koridorda Muratla karşılaştığında onun sakin olduğunu fark etti. Haberi olmadığını düşündü.
"Halide, ne oldu?"
"Babam ve Burak karakoldaymış abi!"
"Ne?" dedi şaşırırken.
"Ben çıkıyorum hemen siz de peşimizden gelirsiniz!"
Merdivenleri hızlıca indi ve gözden kayboldu Halide. Murat ise gergin bir şekilde baktı arkasından.
"Ya öğrenirse?.." dedi içinden.
▫️▫️▫️
Kapıları karşılıklı olan sorgu odalarından çıkarılıp hemen kapı önlerindeki banklara oturtuldular. O sırada Halide hızlıca emniyetin kapısından içeri girdi. Hemencecik onların olduğu kata çıktı. Koridorda biraz ilerleyince babası ve Burak'ı gördü. Ayağa kalkmışlardı. Koşar adım yanlarına vardı. Aniden Burak'a sarıldı. İfadesiz yüzü ilk kez mimiklerini oynatmıştı o an. Şaşırdı, gülümsedi ve sarıldı. Yüzüne bahar gelmiş gibiydi. Haşmet'in yanlarında olduğunu fark edince hemen çeki düzen verdiler kendilerine.
"Ben de iyiyim Halidem. Merak etme." dedi Haşmet gözlerini devirerek .
"Ya baba ben..."
"Anladım ben seni..."
İkisi de utançlarından yerin dibine girmişti. O sırada Murat da bulundukları yere geldi. Burak'ın omzuna dokunup konuştu.
"Ne oluyor? Neden almışlar sizi?"
"İhbar varmış hakkımızda..."
"Kim ihbar etmiş?"
"Talat olmadığı kesin..." dedi düşünceli tavrıyla.
Murat koridoru sıkıntıyla arşınlarken onlar da birbirlerine kaçamak bakışlar attıktan sonra Halide konuştu.
"Fikret'ten iyi haber geldi. Gözünü açmış. Durumu da gayet iyiymiş."
"Gerçekten mi?" dedi Burak gözleri parlarken.
"Gerçekten." dedi Halide sesiyle gülümserken.
"Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Bu güzel haber için."
Birlikte banklara oturdular. Haşmet'in bakışları kızının üzerindeydi. Onun güvende hissettiğini görüyordu. Dışarda olduğu gibi çekimser değildi. Mutlu ve huzurluydu. Anlayacağını anlamıştı. Gülümsedi. Ama içi buruktu. Burak'a dönüp konuşmaya başladı Halide.
"Hakkınızda ne ihbarı olduğunu bildiğinden eminim..."
Cevap veremedi. Halide başka sorular yöneltti bu kez.