❝ ihtiyacımızın olduğu şey zaman değil, birbirimiz. ❞

35 10 1
                                    

Karol

Giro'nun beni yanağımdan öpmesi karşısında çok utanmıştım. O an sadece gülümseyebildim. Bana dedikleri... inanamıyordum. Bir kişiye tekrar böylesine bağlanmışken kaybetmek beni sadece üzüyordu.

"Ben... ne diyeceğimi bilemiyorum. Sen ciddi misin?"

"Sence yeterince ciddi değil miydim?" ağlamama engel olamadım ve hızlıca ona sarıldım. Gitmesi isteyeceğim son şeydi. Ben onun sayesinde toparlanmıştım. Ama şimdi o da gidiyordu işte.

"Bir daha geri dönmeyecek misin?" dedim dolu gözlerle.

"Üzgünüm, gerçekten çok üzgünüm. Ailevi sorunlar olmasaydı sana anlatırdım ama duymak isteyeceğini bile zannetmiyorum. Çok kötü şeyler, hâlâ aklıma geldikçe ağlamak istiyorum. Benim için çok utanç verici... bu durumda olmaktan nefret ediyorum. Bir daha seni göremeyecek olmak öyle üzücü ki bunu tarif bile edemiyorum."

"Aynı şeyi düşünüyorum. Seni çok özleyeceğim. Beni toparlayan, ayağa kaldıran sendin ve hep yanımdaydın. Ne kadar teşekkür edersem edeyim inan eksik kalır... kendine çok iyi bak ve beni sakın unutma." sessizce fısıldadı.

"Asla... seni unutmam mümkün mü?"

"Bak, ne zaman istersen bana anlatabilirsin. Ben hep yanındayım, senin yaptığın gibi..."

"İyi ki varsın Karol, bana yardım etmeye çalıştığını görüyorum ama ailemin böylesine iğrenç davranışlarını sana anlatmak istemiyorum. Seni meşgul etmek istemiyorum bu saçmalıklarla... Aslında artık ben de o kadar takmamalıyım sanırım. Şu olaylar hallolduktan sonra Almanya'ya yerleşmeye karar verdim. Ailemden ayrı bir ev tutarım orada. Yüzlerini görmek bile istemiyorum." sadece başımı salladım. Ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Belki bir gün tekrar görüşürüz Giro... belki bir gün yanına gelirim." dedim heyecanla.

"Öyle mi gerçekten? Bunu duymak öyle rahatlattı ki... umarım gelebilirsin Karol. Neyse, artık kalkalım. Sıktım seni de."

"Sıkmak mı? Umarım saçmaladığının farkındasındır Giro." gülerek banktan kalktık.

"Teşekkür ederim, beni dinlediğin için."

"Seni her zaman dinlerim. Ama sanırım artık bu pek mümkün değil." gözleri dolmuştu, konuştu.

"Değil, evet..." kollarını hafiften sırtıma dolayınca karşılık verdim.

"Seni seviyorum arkadaşım." dedim. Bir süre sesi çıkmadı.

"Ben de seni... arkadaşım." onu çok özleyecektim.

1 hafta sonra

Giro'nun gidişinden beri kötü hissediyordum. Kendimi tekrar eskisi gibi yalnız hissetmeye başlamıştım. Ruggero da en son konuşmamızdan beri rollerimiz dışında tek laf etmemişti. Biraz zamana ihtiyacı olduğunu söyleyen bendim ama bu kötü bir şey değildi ki... neden bu kadar uzattığına bir türlü anlam veremiyordum.

Giro'nun yerine gelen çocuk biraz iticiydi. Açıkçası pek ısınamadım ama yine de oyunculuğunun muhteşem ötesi olduğundan bahsetmemek yanlış olurdu. Gerçekten bu konuda harikaydı ve ikimizin olduğu sahneler oldukça gerçekçiydi. Giro'nun karakteri Theo da bir tatil bahanesiyle gönderilmişti ve izleyenler bilmiyordu ki bu tatil hiçbir zaman bitmeyecekti.

Gözüm Ruggero'ya daldığında her zamanki gibi kötü göründüğünü fark ettim. Konuştuğumuz günden beri böyleydi. Üzgün. Ona ne olduğunu öyle merak ediyordum ki kendimi bir anda yanında oturmuş buldum. Konuşmamak için dirensem de kelimeler döküldü dudaklarımdan.

"Senin neyin var Ruggero?" hiç cevap vermedi, sesini çıkarmadı. "Konuşsana."

Yavaşça bana doğru döndü, sonra gözlerini tekrar yere çevirdi. Sinirlenmiştim. Öfkeli bir sesle konuşarak yerimden kalktım. Ruggero ne yaptığını sanıyordu?

"Tamam, konuşma o zaman." birden önündeki elimi tuttu sonra da hızlıca bıraktı. Ben de tekrar yavaşça oturdum.

"Anlat." gözlerini gözlerime dikti. Bir haftadır konuşmuyorduk.

"Giro'nun gidişine bu kadar üzülmene anlam veremiyorum."

"Tabi ki üzüleceğim. O benim arkadaşım." Ruggero dalga geçer gibi güldü.

"Arkadaşın. Evet kesinlikle."

"Ne saçmalıyorsun?"

"Sizi görmüştüm Karol. O yüzden bir kez olsun yalan söylemeyi bırak."

"Sesini yükseltme. Ayrıca yalan söylemiyorum, biz arkadaşız. Sen... ne gördün?"

"Onun seni öptüğünü, senin ona sarılmanı. Ha eğer senin anlatacak daha çok şeyin varsa dinlerim Karol."

"Biz vedalaşıyorduk, ayrıca bu saydıklarını iki arkadaş da birbirine yapabilir. Böyle düşünmene inanamıyorum. Sen beni takip mi ettin?"

"Evet ettim! O seni arkadaş olarak görmüyordu."

"İnanamıyorum, sen ne diyorsun? Hatırlarsan bir kez daha bu konuyu açmıştın ve sana aynı cevabı vermiştim. Artık saçmalamayı kes! Seni sevmeyi bırakacağımdan korktuğun için beni etrafımdakilerden soyutlamaya çalışmayı, kıskanmayı bırak. Benim de mutlu olmaya hakkım var ve Giro beni mutlu ediyordu. Arkadaş olarak. Onun beni nasıl gördüğü önemli değil. Senden alt tarafı biraz zaman istedim, düşündüğün şeylere bak!"

Hızlıca oradan uzaklaştım. Ayak seslerinden anladığım kadarıyla Ruggero da peşimden gelmeye başlıyordu. Daha da hızlandım ama beni elimden tuttu ve kendine çevirdi. Sürekli birbirimizi durdurup duruyorduk ve hep aynı şeyi yaşıyorduk. Bu durumdan bıkmıştım.

Birden dudaklarıma değen dudaklarını farkettiğimde ellerimi onun yanağında buldum. Sanki o anı yaşamıyor gibiydim, her şey bilincimin dışında oluyordu. Ona karşılık vermem, bir süre sonra ayrılmamız, benim gülümsemem...

"Artık yeter Karol, bizim ihtiyacımızın olduğu şey zaman değil, birbirimiz. Benimle misin? Çünkü ben artık dayanamıyorum."

"Seninleyim, ne olacaksa olsun." birden sarıldık. O sırada kulağına fısıldadım. "Biz, asıl şimdi ölen kelebekler değiliz. Önce ölüydük, yeniden doğduk."

Hala Seni SeviyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin