Baekhyun sinirlerinin bu kadar had safhada olduğu başka bir anı hatırlamıyordu. Kızı resmen sinirleri üzerinde dans ediyordu. Elleri ile kendine işkence yaparken eve kadar kendini sakin tutmak adına dudaklarını birbirine yasladı. Kızını çok iyi anlıyordu, kendisi de Chanyeol'u gördüğü vakit sevinç ve mutluluk hissediyordu ama fazlası da vardı. Aklına okuldayken maruz kaldığı tacizler, okulunu değiştirdikten sonra hamile olduğunu öğrenmesi geliyordu ve sonrası tam bir dehşetti. Neyse ki insaflı bir kadın hocası vardı ve mezun olana kadar hem doğum için hem de sonrası için yardımcı olmuştu. Kucağındaki pusetle babasının evine gittiğinde ise bir çok yalan söylemek zorunda kalmıştı. Hamile kalan kız arkadaşının bebeği ona bırakıp gittiği gibi... Bu durumu ebeveynleri şaşkınlıkla karşılasa bile en nihayetinde kabul etmek zorunda kalmışlardı. Şimdi her ne kadar o günler geride kalmış olsa bile çektiği acıları, mutlu olduğu günlerden daha fazla hatırlıyordu ve en azından o günlerin acısını çıkarabilmeyi umuyordu. Artık nasıl olursa...
Evin kapısından içeri girdikten sonra Baekhyun çattığı kaşları ve sakin tutmaya çalıştığı sesi ile Mee Ra'ya döndü.
"Telefonunu masanın üzerine bırakıyorsun. Bir hafta boyunca dışarı çıkmak ve ödev haricinde internette dolaşmak yasak. Bilgisayar başındayken tam yanı başımda oturacaksın. Ve laptopun da masanın üzerine gelsin. " Mee Ra, babasının saydıkları ile kaşlarını çatarak
"Bu mümkün değil baba. Telefonumu ve interneti alamazsın. Telefon benim kişisel eşyam" dedi. Baekhyun hala sakin bir yüzle cevap verdi.
"Alırım ve alacağım. Şifreyi de kaldıracaksın. O çocuklarla konuştun değil mi? Senin, Chanyeol'un çocuğu olduğunu biliyorlar değil mi? Bunun öğrenilmesi durumunda bize neler olabileceğini düşünebiliyor musun? Senelerce ücretli olarak çalıştım ve kılı kırk yardık. Annem olmasaydı eğer haftanın çoğu günü aç kalırdık. Nihayet atandım ve yaşantımızı düzenledik. Benim seni doğurduğumu öğrendiklerinde okuldan atılabileceğimi düşündün mü?" dedi. Mee Ra sesini yükseltmeye başladı.
"Baba sen onun için kızmıyorsun, kızıyorsun çünkü, babama söylerim diye korkuyorsun? Ben artık ona sarılabilmek istiyorum." dedi. Gözleri dolmuştu ve sinirlenmişti. Ağlamak istiyordu.
"Onları gördüm, Maria'yı kucağına bile aldı. Ben de onun kızıyım. Hem de onun kanını taşıyorum. O kucaklamayı asıl hak eden benim. Ama mahrum kalan da benim. Neden? Babam senelerce yalnız kaldığı ve yükünü tek başına büyütmek zorunda kaldığı için sinirli olduğundan " dedi. Son kısmında artık ağlıyor ve bağırıyordu. Baekhyun kızının dediği şeyler yüzünden kala kaldı. Onunda gözlerinden yaş akıyordu fakat sessizdiler. Zorlukla ağzını açıp söyledi.
"Seni asla bir yük olarak görmedim. " dedi. Sesi o kadar kırgın gelmişti ki kızı dediklerine pişman olmuştu. Baekhyun gözlerini silip odasına ilerledi. Üstünü değiştirdikten sonra mutfağa ilerleyip yemek yaptı. Kızı için bir sofra kurmuştu. Odasına çekilmiş kızının kapısını çalıp onun gel demesini bekledi. Fakat ses gelmedi. İçeri yavaşça girdiğinde ise kızı hala ağlıyordu. Yatağındaki yorganı kavramış bir bacağını yorganın üstüne atmış, yorgana sarılmıştı. Baekhyun adımlarını kızının yanına atıp yanına uzandı. Kızı hemen ona dönerek sarıldı.
"Özür dilerim. Beni yük olarak görmediğini biliyorum. Kızgın olduğum için söyledim baba" dedi. Hala ara sıra hıçkırıyordu. Baekhyun kızının yumuşacık saçlarını okşayıp konuştu.
"Biliyorum, biliyorum. Senin için babanla konuşacağıma söz veriyorum. Fakat sende bir daha benden habersiz bir iş yapmayacaksın. " dedi. Kız sevinçle "olleyyy" diye bağırarak babasına sarıldı. Baekhyun kızının başını öptükten sonra eklemeyi de unutmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Bırakma - Chanbaek - મને છોડતા નહી
Fanfic"Yeter artık, çocuklar kendi ayakları üzerinde durabiliyorlar. Bu işi bitirelim. Daha fazla bu sevgisizliğe katlanmayacağım.' dedi Lily Karşısındaki adamında kendininde ömrünü heba etmişti. Chanyeol sert bir şekilde bakarak "Sana sevgimin sadece on...