33. Bölüm

482 63 141
                                    

Selamlar! Ateş'in bölümü için son kez selam veriyorum... Bu bölüm onun final bölümü. Umarım keyif alarak, onu hissederek okuduğunuz bir bölüm olur.

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum^^

👾

(ATEŞ FİNALİ)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(ATEŞ FİNALİ)

🎧Tom Odell - Another Love🎧

ATEŞ
"Yaşanamayan her an için ve söylenemeyen her söz için..."

MS 2511

Bir savaş meydanından çıkmış gibiyim. Yerlerde kokuşmuş, ölü cesetler var. Üstlerine basmaktan çekinmeyerek topal bir şekilde yürüyorum. Ruhsuz bedenlere üzülmüyor, aksine onların yerinde olamadığım için kendime üzülüyorum. Bu dünyada geçirdiğim her saniye acı veriyor bana, şayet ölebilsem beni oluşturan tüm hücrelerin böylesine korkunç bir eylemi sürdürmeyi bıraktıkları için mutluluk duyacaklarına eminim. Yaşamayı hak etmediğim gibi onların hayatlarını çalmayı da hak etmiyorum. Onların ölümüyle yaşıyor, onları öldürerek hayatta kalıyorum. Her saniye ölmeyi dilerken yaşamak için sürekli cinayetler işlemek ne kadar da absürt değil mi? Bir cinayet için ne kadar acınası bir motivasyon...

Artık onlara üzülmüyorum. Ruhumda onlar için tek bir acıma duygusu bile kalmadı. Buna alışma deniyor belki, özünde hepimiz alışmaya meyilliyiz. Katil olmaya da, sevdiğim kızın katili olmaya da, ailem için bir hiçe dönüşmeye de, tüm sevdiklerim tarafından unutulmaya da, tüm dünyayı korkunç ve adaletsiz bir yere dönüştürmeye de... Sonunda kötü biri olmaya da alışıyorum, hatta bundan zevk bile aldığımı itiraf edecek kadar gözüm kararıyor.

Hâlâ benim gözümden bakabiliyor musunuz bu hikayeye? En başta o masum ve saf çocuk olduğuma inanıyor musunuz? Tüm bu kötülükleri yaptıktan sonra hâlâ ruhumda en ufak bir vicdani kıpırtı olduğundan şüphe duyuyor musunuz? Duymayın çünkü o çocuk ben değilim. Erva'nın ölümünden öncesi başka bir ruhun kontrolündeydi, sonrası ise korkunç bir ruhunun kontrolsüzlüğünde.

Şu zihnimin içindeki savaşı hatırlıyor musunuz? Yalnız başıma kaldığım savaş meydanı hâlâ gözlerimin önünde. Aslında bakarsanız savaşan iki taraf da benim. Ölüler ise tüm öldürdüklerim... Ben bu hikayenin mutlak kötüsüyüm, bir zamanlar iyi biri olmam bu gerçeği değiştirmiyor. İçimden geliyor bu, ruhum bana fısıldıyor, bu fısıltıları dinliyorum.

Tüm dünyayı mahvediyorum ve onlar bana destek oluyor. En başta üzerimde deneyler yapıyorlar. Gücümü son damlasına kadar kullanmamı istiyorlar. Zamana hükmederken içimde tek bir şüphe duymuyorum. Bunun bedeli olarak ölen masum insanlar asla umurumda değil. Yalnızca güç istiyorum, Merkez bana bundan fazlasını vaat ediyor. Hizmetkârlarım oluyor, emrime uyan köleler. Eğer istediklerini onlara verirsem daha fazlasına sahip olabileceğimi söylüyorlar. Eğer zamanı tam mânasıyla avcumun içine alabilirsem tüm dünyanın mutlak ve sonsuz yöneticisi olacağımı söylüyorlar. Bunun düşüncesi başımı döndürüyor, bu dünyada sonsuza kadar yaşarken daha farklı bir şekilde, hayatın çekilir kılınabileceğini düşünmüyorum. Sonuçta yapayalnız ve kimsesizim. Kimseyi sevemem çünkü bu onların sonu olur.

2494 (Zaman Yöneticisi 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin