24

1.7K 188 159
                                    


"Sonuçlar çıktı mı?" Dedektif Hwang adli laba hızlı adımlarla ilerlerken elindeki sonuç kağıdını inceleyen kadın laboranta ilerledi. "Evet çıktı." Demişti kadın elindeki kağıtları Dedektif Hwang'a uzatırken. "Sonuçlar epey şaşırtıcı."

Kağıdı hızla alıp inceleyen Hwang 'Sonunda.' diye mırıldanmaktan kendini alıkoyamamıştı. Kadın bıraktığı yerden devam etti. "Kim Jisoo'nun yatak ötüsünden aldığımız sperm örnekleri Taehyung'un DNA'sıyla birebir uyuşuyor."

Hwang elindeki kağıdı avcunun içinde buruşturdu. "Biliyordum." Demişti. "En başından beri biliyordum. Ortadan kaybolan Junmyeon ve Joohyun olayında o kadının parmağı vardı, bunu biliyordum ama ne yaparsam yapayım bu tezimi güçlendirecek bir kanıt bulamadım. " Ellerini masaya yerleştirdi ve öne doğru eğildi. "Taehyung'la en başından beri bağlantısı vardı."

Daha konuşmasını bitirmeden Komiser Minho koşuşturarak adli laba girdi. "Bay Hwang!" Yüzü terden ıslanmış ve kıpkırmızı olmuştu. "Yine ne oldu?!" Hwang'ın sitemini duymasıyla sertçe yutkunmuştu. "Kim Jisoo, kaçtı."


___________________________

Arabayı ara sokaklardan geçirerek Jungkook'un bana verdiği adrese ilerliyordum. Bu yolumu uzatıyordu fakat kaçtığım çoktan ortaya çıkmıştır bile ve çevirmelerde polisler çoktan fink atmaya başlamıştır. Kameralarada fazla gözükmemem lazımdı.

Yolculuğun fazla uzun sürmemesi için gaza yüklenebildiğim kadar yüklendim. Hava kararmaya başlamıştı. En sonunda Jungkook'un kumârhanesine ulaşmıştım. Havanın kararmasıyla birlikte şâşalı kıyafetler giymiş kadınlar kollarına girdikleri zengin adamlarla kırmızı ışıklandırmalı bar görünümlü kumârhaneye giriyorlardı. Jungkook'un gizli ini olmalıydı burası. Kimsenin ona âit olduğunu bilmediği gizli bir in.

Arabadan inip girişe koştum ki yolumu iki koca bodyguard kesti. "Nereye bayan?" Demişti kel kafası dövmelerle kaplı olan. Diğeri ise ortamla uyuşmayam kıyafetlerimi inceliyordu. "Beni patronunuz gönderdi, ben özel bir müşteriyim." Birbirlerine dönüp gülüştüler. "Öyle mi?" Demişti dövmeli, alayla.

"Evet, öyle. Patronunuz Jungkook'un buraya Taehyung için gönderdiği-" hızla ağzımı kapadı. Yüzlerinin rengi değişmişti ikisininde. "Bela mısın nesin? O isimleri burada kullanmıyoruz. İçeri götür bunu, onun yanına." Diye komut verdi yanındakine.

Girişi aşıp etrafında birçok kadın ve erkeğin toplandığı, sigara ve alkol kokan kumar masalarını aştık, kırmızı led ışıklı merdivenleri geçip tamamen siyah renkli bir kapının önünde durduk. Kapının üstünde parlak yeşil renkte sırıtan bir poker face vardı. Kalbim hızla çarptı.

Yanımdaki adam kapıya birkaç yumruk geçirdi. "Ne var?" Kaba bir erkek sesi yükselmişti kapının ardından. "Onun kızı geldi." Demişti. "İçeri yolla."

Kapı açıldı ve içeri itildim. Kapı arkamdan kapandı. Onu görmeyi umuyordum ama karşımda oval yüzlü, mavi saçlı bir adam vardı. "Meşhur Kim Jisoo." Demişti koltuğuna yaslanıp, sırıtarak. "Taehyung'un biricik aşkı. " Demişti. "Ne istiyorsun?"

"Kimsin sen?"

"Ne istiyorsun?" Bu sefer bastırarak tekrardan sordu. "Ona gitmek. Onu bulmak." Seslice güldü.

"Kadınlar hep mi eli kanlı erkeklerden hoşlanır? Ateşle oynuyorsun."

"Onu sevmeden çok önce elim zaten kana bulanmıştı, ben ateşin kendisiyim."

"Sıradan bir kadın için ne cesurca laflar bunlar. İlginç birisi olduğunu inkâr edemem ama Taehyung'un peşinden gittiğine göre, aptal olduğunu söylememe de izin ver."

"Sadece kendini çok zeki zanneden sığ zihinler tanımadığı birisinin zekası hakkında atıp tutar. Sen, beni bilmiyorsun. Ama o biliyor. O beni bildiği için beni sevdi. Sıradan ve aptal birisi onun ilgisini çekemezdi, o kendinde beni buldu."

"Ya da sen onda kendini buldun?" Koltuğundan kalkmasıyla bir gıcırdama yayıldü etrafa. "Romantizmin ya da aşkın ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok ve ilgimide çekimiyorlar. O yüzden bu konuşmayı daha fazla uzatmayacağım. Taehyung gitti Jisoo."

"N-nereye? "

"İncheon'a. Burası artık onun için tehlikeli bir yer olmaya başladı. "

"Çabuk bana bir araç ver ve hangi yolu kullandığını söyle!"

"Sen ciddi misin?"

"Başka çaremde yok ya zaten!"

"Buraya arabaya geldiğini sanıyordum?"

"Onun benzini bitmek üzereydi." Yalan söylemiştim. Peşimde polisler varken, takip edilebilinecek bir aracı gizli inlerinin içine kadar soktuğumu öğrenirse belki cinnet geçirir ve beni öldürürdü. "Hadi ama fazla vaktim yok!"

"Pekâla. Sana verebileceğim bir arabam yok ama motosiklet ödünç verebilirim. Şimdiden söyleyeyim, gideceğin yollar engebeli ve tehlikeli. Taehyung şuan RM'in yanındadır diye tahmin ediyorum yani henüz yola çıkmamışsa yeteri kadar hızlı gittiğinde onu yakalayabilirsin."

"Bana hâla adını söylemedin."

"Beni Suga olarak bilmen yeterli.

__________

Başımda ki siyah kask beni rahatsız etsede umursamadım ve gaza yüklenmeye devam ettim. Taehyung'un aracanının plakasını almıştım. Siyah bir range roverdı.

Zaman geçtikçe ve yolda herhangi bir ize rastlamadıkça içimdeki ümitsizlik büyüyordu. Eğer onu bulamazsam ne yapacaktım. Kafamada kendimi altımdaki motorla birlikte bir yamaçtan aşağı atmak vardı.

Huzursuz düşüncelerim beni esir alırken gözümün önünde yanıp sönen iki kırmızı ışıkla dikkatimi önüme verdim. Plakayı görmemle gözlerimde ışıklar yandı. "TAEHYUNG!" tüm gücümle bağırmıştım beni duyması için. Arkamdan yaklaşan araca makas atıp önüne geçtim ve siyah arabaya yanaştım. Bu arkamda ki sürücüyü kızdırmış ve bana arabasından küfür etmesine neden olmuştu.

"Çabuk durdur arabayı!"

Arabanın camını indirmesiyle yeşil saçlarını daha net görür olmuştum. "Ne işin var burada?"

"Ne demek ne işim var? Benimle yatıp daha sonrada hiçbir şey olmamış gibi def olup gitmene izin vereceğimi mi düşündün?!"

Arkamdaki sürücü kornaya basıp bağırışlarını yükseltince motorumun hızını arttırıp Taehyung'un önüne geçtim. Motoru yere yan yatırıp durduktan sonra Taehyung'un yalaşmakta olan arabasının önünde durmuştum. Durdu, arabadan indi ve yanıma geldi. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"

O esnada makas attığım sürücü epey sinirlenmiş olacak ki arabasını yanımızda durup elinde levyeyle üzerimize yürümeye başladı. "Sürtük senin amacın ne—"

Cümlesini bitirmesine fırsat vermeden Taehyung'un belindeki silahı alıp adamı vurmuştum. Taehyung bir boşalmış beline bir bana baktı. "Bu neydi şimdi Jisoo?" Gülmüştü, adamın cesedi kanlar içinde asfalta yığılırken.

"Seninle gelmek istiyorum senin yürüdüğün yoldan, anlasana." Boynuna atlayıp dudaklarına yapıştım. Kollarını belime dolayıp bana karşılık vermişti.






Gelecek bölüm final. Merak etmeyin Taehyung'un backstroysinide yazmayı unutmadım onada değineceğim finalde.









joker ⚛ vsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin