Robert eve gelmiştir kapıyı açar ve içeriye girer.
Fred - Rob hoş geldin. Katy nerede ?
Robert - merhaba baba . Imm onun biraz işi var gelecek
Fred Robert in elindeki flaşı görür
Fred - elindeki nedir ?
Robert - katy bunu izlememizi istedi. ( İçeri girer ve flaşı televizyona takar ) gel hadi
Fred - Tanrı aşkına nedir bu ? Rob neler oluyor ?
Robert - şimdi öğreneceksin ( kumandaya basar ve videoyu başlatır)
Katrina yaptıklarını yaşadıklarını bir videoya çekmiş her şeyi anlatmıştır.
Katrina - merhaba baba ve Rob . Öncelikle ikinize de teşekkür etmek istiyorum beni sevdiniz yanımda oldunuz her zaman. Bana güvendiğiniz ve bugüne kadar yaptığınız her şey için sonsuz teşekkürler. Ve senden özür diliyorum da da sana yalan söyledim seni kandırdığım için . Baba ... Ben , ben aslında senin kızın Katrina değilim. Senin kızın yıllar önce trafik kazasında öldü. Ben senin en yakın arkadaşın Keven in kızı Katy Gregory im. Babamın hapse attığı adamlar bir çete kurup ailemi öldürdü babamı oğlumu kocamı ... O çeteden intikam almak için kendimi öldü gösterip birkaç estetikle yüzümü değiştirdim , yeni bir kimlikle yani senin kızın olarak yeni bir kimlikle peşlerine düştüm . Hepsini öldürdüm yaptıklarının bedelini ödediler. İçlerinden biri Steven Morgan dı . Jason oğlunun suçunun örtbas etmeye çalıştı. Ben de onların peşine düştüm. Seni bulup kaldığı yaşlı bakım evinden aldım ve ilaçlarla tedavi ettik ama hafızan tam yerinde değildi. Ben de sana kızın olduğumu söyledim . Özür dilerim seni asla kandırmak aptal yerine koymak istemedim. Zamana gerçekten baba oldu senin babam gibi sevdim ve öyle gördüm. Bana canavarlarla savaşırken bir canavara dönüşme mi ya dikkat et uçurma baktığında uçurumda sana bakar demiştin. Ama bunu söylemek için çok geç kalmıştım baba. Ben aslında iyi biriydim sonra canımı yaktılar duygularımı kaybettim. Kendimden her gün uzaklaşıyorum ve gün geçtikçe hissizleşiyordum . Seni öldürmeyen şeyin seni tuhaf ulaştırdığını düşünüyorum demiştin ya bana haklıydın. Sanki ben eskiden değildim artık. Adımlarım ellerim yüzü kelimelerim hatta suskunluğun bile farklıydı. Acıdan başka bir şey değildim artık. O kadar yabancıyım ki kendime acılar insanı kendine bile yabancılaştırıyormuş . İçimde bir kelebek vardı Bir zamanlar her şeye rağmen kanat çırpmaktan bakmazdı. Ama kanatlarımı yaktılar. Size her zaman kazanacağım bugün ya da yarın olmayabilir ama kazanacağım diyordum ya . Oyun bitti ; kaybettim ! Hem de her şeyimi kaybettim . Ailemi insanlığımı , vicdanımı , içimdeki neşe'yi yaşama hissimi , her şeyi .... ve sanırım kaybettiklerim arasında en çok kendimi özlüyorum. Ben savaşacağım tek şeyin karşındaki canavarlar olduğunu sanırken içimdeki ben de bir savaş açtı. Hiçbir şey insanın kendine düşman olmasından daha çok acı vermez. Geceleri uyuyamıyorum çünkü başımı yastığa koyduğumda kafamın içindeki sesler konuşuyordu ve hiç susmak bilmiyordu . Bir taraf sonuna kadar git diğerlerine yaptığın gibi onları da yok et bunu hak ettiler diyordu. Bir tarafsa yapma sen kötü biri değilsin bu kadar acımasız değilsin diyordu. Hayallerin ne olacak ? Onun kanından olmasam bile sen fred stone nin kızısın ona söz verdin yapma. Robert a aşıksın onunla bir aile kurmak istiyorsun yaptığın pislikleri onu da bulaştır diyorsun onu da peşinden sürüklüyorsun. Sen kötü biri olamazsın bir canavar değilsin diyordu. Tüm bunlardan kaçmak için uyumaya çalışıyordum ama uyuyunca da geçmiyordu. Kafamdaki düşüncelerin hiçbirinden kurtulamıyordum. İnsan istiyor tabii hem uyuyayım hem unutayım . Keşkee .... Kendimi gerçekten suçlu hissediyorum sana yalan söylediğim , sözümü tutmadığım içiin . Robert ı dağ yaptığın pislikleri bulaştırdığım için , jane yi öldürdüğüm için , benim yüzümden rahip öldürüldüğü için . Ama bazen hak ettiler diyorum içindeki şeytanı kulak veriyorum. Bütün bu olanlardan çok yoruldum . Sırtında tükenmişlik hissi var . bu hissi taşımaktan yoruldum. Sana yemin ederim denedim ama olmadı. Artık ellerim kana bulaşmıştı ... Duramıyordum , içimdeki şeytanın esiri olmuştum ... Bir yol bulduğumu sandım ama çıkmaz sokak'taki o duvarlar arasında sıkışıp kalmıştım. Her gün dua edip yalvarıyor dum ; Tanrım içimi acıtan bu hisleri al lütfen beni kurtar diyordum . Ben de isterdim eskisi gibi olmayayım ama ne yazık ki kelebekler öldüklerinde tekrar tırtıla dönüşemezler. Çok geç kalmıştım .. aynaya bakıyordum bazen ölüden tek farkım gözlerimi kapatınca hareket eden kirpiklerim ... dünyadaki bütün aynaları gördüm ve hiçbiri beni yansıtmadı ! Gördüğüm tek şey gözlerini kan bürümüş vahşi bir canavardı . Üzüntü pişmanlık haklılık suçluluk karmakarışık duygular içerisindeyim ... Ama bugün her şey bitecek baba. Onları yok edeceğim ! Ailelerimize yaptıklarının hesabını sordum ve son kez soracağım bugün . Bütün bu anlattıklarımı duyduktan sonra beni kızın olarak görmeyecek olabilirsin haklısın da .... Ama sen hep benim babam olarak kalacaksın Fred stone ... Robert ! Sevgilim seni çok seviyorum seninle bir aile olmayı o kadar çok isterdim ki ...
Ama bunu yapamam çünkü geçmiş peşimi bırakmaz biliyorum . Bir kere yanlış trene bindiyseniz koridordan ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur der Nietzsche . Çocukların annesinin bir canavar olmasını istemiyorum. Özür dilerim ... Lütfen beni affet elimden özür dilemekten başka bir şey gelmiyor ... Seni sevdiğimi sakın unutma ! Lütfen ağlama ve beni o kadar sık düşünme seni sulu gözlü bir şekilde hatırlamak istemem. Sadece iyi yaşa ! Sonsuza dek solumda olacaksın sevgilim. Kalbimde ! Yaşadığım bu cehenneme rağmen siz bana Cennet oldunuz. Teşekkür ederim. Lütfen birbirinize iyi bakın. General size emanet . Lütfen onunla ilgilenin . Sizinle zindan Adası filmini izlemiştik orada Leonardo DiCaprio şöyle diyordu ; hangisi daha kötü olurdu ; bir canavar olarak yaşamak mı yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi ? . Ben iyi bir insan olarak ölmeyeceğim mi biliyorum ama .... Bir canavar olarak yaşamak istemiyorum. İyi bir insan olarak öldüğünde Tanrı senin mükafatlandırır bir canavar olarak yaşadığımda ise vicdanın seni her gün cezalandırır ! Çok yorgunum artık güneşin doğmasını bekleyecek gücüm kalmadı ama siz yeni doğacak güneşi mutlaka bekleyin ! Ayrılma vakti geldi çattı ben ölmeye sizlerde yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece Tanrı bilir. Hoşça kalın ! Sizi çok seviyorum asla unutmayın. Sakın üzülüp ağlamayın olur mu ? Hoşçakallar sonsuza kadar değildir. Hoşçakallar son değildir. Bunlar sadece seni özleyeceğim anlamına geliyor. Tekrar buluşana dek ... Sizi çok seviyorum her zaman yanımda olduğunuz beni sevdiğiniz ailem olduğunuz için teşekkür ederim . Hoşça kalın !
Video biter . Fred ve Robert tüm bu duydukları karşısında paramparça olup ağlamaya başlamıştır. Bir taraftan çok şaşkınlardır . Katrina nın yaşadıkları , anlattıkları ... Yaptığı bu veda konuşması ve çaresizce kıvranışları Katrina nın ölmek istediğini gösterir .
Fred - aman tanrım ! Bu izlediğim neydi böyle ?
Robert - kendini öldürecek ! ( Birden ayağa kalkar ) hayır ! Hayır katy sakın yapma !
Koşarak dışarıya çıkar ve arabaya biner .
Fred - onu almadan gelme ! Kızımı kurtar Rob !
Jason ve Katrina hala teknede oturmaktadır.
Jason - lanet olası fahişe ! Öldür artık beni ! Ne bekliyorsun ?
Katrina bir kenara oturmuş gözlerini karşısındaki duvara dikmiş öylece bakmaktadır. Bu sırada telefonu çalar .
Katrina - baba ! Beni affedebilecek misin ?
Fred - elbette bebeğim hadi evine dön . Konuşup halledelim her şeyi. Babalar çocuklarına küsmez. Gel bebeğim lütfen bir delilik yapma ! Benim için beni seviyorsan gel !
Katrina - yapamam ! Geri dönemem baba . Bütün köprüleri yıktım !