~Özgür kuş~

14.4K 540 38
                                    

Sarılmadan sonra ben ağlamayı kesmiştim ancak O hala ağlıyordu. Belli etmek istemiyordu ağladığını ama belli ediyordu. Aklıma kardeşlerim gelince telaşa kapıldım.

"Kardeşlerim?!" diye sıçradım. Uğur sakinleşmem için sırtımı sıvazladı.

"Onlar güvende merak etme. Özel olarak yanlarında bir bakıcı var." dediğinde içime su serpildi. Bugün Uğur ile çok yakınlaşmıştık. Böyle olmamalı .

"Yanımda olduğunuz için teşekkür ederim Uğur Bey. Siz hep hizmetçilerinize böyle mi davranırsınız?" diye konuştum tek kaşımı kaldırarak.

Uğur sinirden kırmızıya dönerken ben bıyıl altından gülüyordum. Bu çocuk bana deli gibi aşıktı. Bunu çok iyi anlamıştım ancak ben O'na karşı bir şey hissettiğimi sanmıyorum. Sadece O'na güveniyorum. Belki de kendimi kandırıyorum. Hiç aşık olmayan birisinin aşkı anlaması zor. Değilim ya! Aşık olamam zaten. Bir hizmetçiyim ben! Ne münasebet canım!

"Sen çiçek bahçesinde kaybolmuş beyaz kelebeğimsin." dediğinde boğazıma bir ayı oturmuştu sanki.

"Hayır efendim ben sizin hizmetçinizim." dedim. Ben O'nun hizmetçisiydim.

"Beril!" diye bağırınca ürktüm. Sesi ne kalınmış ya hu?

Kollarını iki yanına açarak etrafında hızlıca dönmeye başladı.

"Seni seviyorum! Seni çok seviyorum!" diye bağırmaya başladığında yanaklarımın ısındığını fark ettim.

"Sus! Hastanedeyiz!" diye yüksek sesle konuşmama rağmen beni dinlemedi.

Biraz daha döndükten sonra başıda dönmüş olmalı ki yere düştü. Ayağa kalkıp yardım etmek isterdim ancak ayaklarımı hissetmiyorum.

Ayağa kalkarken doğru düzgün bile ayakta duramıyordu. Aşk sarhoşu olmuştu resmen!

"Beril! Sana sevgilim diye seslenebilir miyim?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım.

"Diyemezsin!" diye bağırdım. Anlamamış olacak ki bana 'Sevgilimsin ulan!' diye bağırdı.

"İçtiniz mi efendim?" dediğimde anında cevabı yapıştırdı. "İçmedim ben! Sadece aşk sarhoşuyum ben! Biraz aşk içmiş olabilirim." dedi ve dans etmeye başladı.

Sanki öküz kafalı bir kurbağa görmüş gibi O'na bakmaya başladım.

O'nu takmamaya çalışarak gözlerimi yumdum ve kendimi uykunun huzurlu kollarına terk ettim.

~•~

Uyandığımda odada bulunan kahverenkli koltukta uyuyan Uğur'u gördüm. Biraz horluyordu sanki.

Artık nasıl çalışacaktım? Hiç yürüyemiyecek miyim? İçimi büyük bir korku kaplarken. Gözümden akan yaşa aldırmadım. Kolumdaki bitmek üzere olan serumu çıkarttım ve yatakta oturur pozisyona geldim.

Yapabilirdim! Yürüyebilirdim! Ellerimden destek alarak ayağa kalktım. Tutunarak ayakta duruyordum. Bırakırsam düşerdim. Ayaklarımı hissetmek istiyorum. Yürümek, koşmak...

Yatağı yavaşca bıraktım. Bırakmam ile birlikte ayaklarımın üzerine düşmem bir oldu. Hissedemiyordum işte! Yapamıyordum!

Göz yaşlarım arsızca ve hızlıca akmaya başladım. Tırnaklarımı elime geçirdim. Tırnaklarım ile sanki ellerimi kesecektim. Sızlamaya başlayan ellerimi açtım ve alayla baktım. Siz hissediyorsunuz en azından. Acıyor canınız. Elim ile ayaklarımı yumruklamaya başladım. Hissedin! Lanet olsun hadi!

Artık ağlamama hıçkırıklarımda eşlik etmeye başladı. Omzumda el hissettiğimde ağlamam daha çok şiddetlendi.

"Ben artık özgür olamayacak mıyım? Bir sandalyeye mi muhtaç olacağım? İstemiyorum! Ben koşmak, yürümek istiyorum Uğur. Ne yapacağım ben? Kimse yardım edemez artık bana değil mi? Kimseye de faydam olmaz zaten artık." diye konuştum. Ben özgürce uçmak isteyen kafesteki bir kuşa benziyordum. Tekerlekli sandalyeye mahkumdum.

"Bir çaresi var aslında. Çok iyi bir doktor tanıyorum. Yurt dışında. İmkansızı başaran bir doktor. Seni O'na götüreceğim." dediğinde kalbimi bu sefer korku yerine umut kapladı.

1 yıl sonra...

Uçaktan Uğur ile birlikte indiğimizde Türkiye'yi özlediğimi fark ettim. Havası bile başkaydı. Türkiye'den çok kardeşlerimi özlemiştim. Bir yıldır görmüyordum onları.

Heyecanlı bir şekilde taksiye bindim. Uğur'da yanımdaydı. Aslında O'na minnettar idim. Benim için neler yapmamıştı ki? Yurtışına özel bir doktora götürüp tedavi ettirmişti. Tedavilerim biraz uzun sürsede sonunda bitmişti. Artık özgürdüm.

Uğur ile aramızda duygusal bir bağ olduğunu hissediyorum. Ancak bunun ne olduğunu hala çözemiyorum. O olmadan kendimi güvensiz hissediyorum. Bir yıl boyunca yanımdan ayrılmamıştı.

Uzun ve sessiz taksi yolculuğundan sonra şeker pembesi fazla büyük olmayan ancak çok şirin olan müstakil bir evin önünde durduk.

Uğur taksiden valizleri alıp yanıma geldiğinde konuştum.

"Bu ev çok güzel." dedim. Beni başı ile onayladı. Eve girdiğimizde ben hemen salona geçtim.

Kardeşlerimi gördüğümde elim ayağıma dolaştı. Bana küstüler mi acaba? Bakıcıları da vardı yanlarında.

İkiside beni gördüğünde hemen bana koştular. Dizlerimin üzerine çöktüm ve ikisine de sıkı sıkı sarıldım.

İkisinin de kokusu aynıydı. Hiç değişmemişlerdi. Gözlerim dolduğunda hemen gidermeye çalıştım. Ağlayamazdım. Şimdi olmaz.

"Abla seni çok özledik. Neredeydin?" dedi Ecrin. İkisinden de istemesem de ayrıldım.

"O konulara hiç girmeyelim tamam mı? Yanınızdayım artık. Buradayım." dedim ve ayağa kalktım.

Bakıcının yanına gittim ve gülümsedim. "Kardeşlerime baktığın için çok teşekkür ederim." dedim. Bakıcı sarı saçları ve mavi gözleriyle çok güzel görünüyordu. Fiziği de çok güzeldi. Ben sanki onun yanında biraz cılız kalmıştım.

"Rica ederim çok eğlendik beraber. Çok iyi bir yıl oldu. Ben ozaman artık gidebilirim değil mi?" diye sordu. Ben başımı olumlu anlamda salladım. "Tabiki gidebilirsin." dedim ve kardeşlerimin yanına gittim.

Sonunda kardeşlerime kavuştum. Sonunda huzura kavuştum.
~•~
Arkadaşlar yeni bölüm biraz gecikebilir. Sınavlarım başladı ve çalışmam gerekiyor. Sizleri seviyorum...
Umarım bölümü beğenmişsinizdir...

Hizmetçi KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin