Saklı İkiz Bölüm-4 Beyaz Kanatlı Melek 1

264 9 0
                                    

Yorum ve vote bekliyoruz lütfeeennn :)

Müzikle okuyun beybiler :)

Gözlerimi açtığımda kendimi boş hastane odasında buldum. Koluma serum takılmıştı, karnım da yeniden bandajlanmıştı. Doğrulmak için kıpırdanmıştım ki hareketime pişman oldum. Göğüs kafesim hareket ettikçe ağrıyordu. Bir de onun ağrısı eksikti zaten (oraya ne oldu diye hiç sormayın en ufak fikrim bile yok).

Hafızam yavaş yavaş kendini bulurken aklımdan 'ah lanet olsun bittim ben!' diye geçirdim. Babam beni öldürecekti. Aslına bakarsanız keşke öldürseydi, ölmekten beter edeceği kesin. Ne kadar aptaldım. Başımı arkaya atıp gözlerimi kapadım ve kendime lanetler yağdırmaya başladım. Yatakta biraz doğrulup saate baktım. Saat ikiye geliyordu.

Koridora bakan camdan önce babamı, arkasından karizmatik Dr. Hall, onun arkasında da Pit ve Adrian(Adrian mı? Yeni öğrenci danışmanının ne işi var ki, ah tamam hatırladım) vardı. Muhteşem dörtlü diye buna denir herhalde. Babama o gözle bakamıyorum ne yazık ki onun yerine cuk oturan başka yakışıklı geliyor aklıma ama neyse elimizdekilerle idare edelim. Tam 'yeme de yanında yat, tanrım ben bu yakışıklı seksi şeylerin arasına düşmek için ne yaptım?' diye düşünüyordum, yüzlerindeki ciddi ifadeyi (Özellikle de babamın!!! Babamın altını çiziyorum hatta üç tane ünlem bile koyuyorum) görünce düşüncelerimin üstüne perde çekmeyi unutun, duvar örmek zorunda kaldım. Çünkü başım acayip beladaydı.

Sırayla içeri girdiklerinde bakışlarının altında, yatağın içinde daha da büzüldüm, maksat korunma amaçlı battaniyeyi neredeyse boğazıma kadar çektim, 'kaçamazsın cezadan pis düşüncesiz' diye düşündüm.

Adrian dışında hepsi ciddi ve sinirli bakıyordu. Adrian da ciddiydi ama normal ciddiydi yani. Anladınız siz işte zaten gerginim! Belki bakışlarımla kurtulabilirim diye masum masum etrafımdaki güzellere baktım. Pit' e bakınca başını iki yana salladı 'Yavru kedi bakışların seni kurtaramayacak' der gibi. Pit de bana gerçekten çok kızmıştı, normalde imalı imalı kaş göz işaretleri falan yapardı.

Yutkundum, başım büyük beladaydı. Pit bile ciddiyse artık sonum yakındı. Ortam o kadar gergindi ki yere iğne atsanız duyulurdu. Masum bakışlarımı değiştirmeden yüzüme 'ben babamın küçük kızıyım' dedirten bir ifade ve gülücük yerleştirdim.

"Iıı şey, merhaba hepiniz harika görünüyorsunuz," dedim hiçbir şey olmamış gibi. Kim ikiyüzlü? Ben mi?

Yanıt babamın sesli bir şekilde sinirle burnundan soluması oldu. Kimse hiçbir şey söylemiyordu. Aralarında sanki anlaşmış gibi sessizlik ve kötü bakışla işkence ediyorlardı. Dr. Hall da ayrı bir olay hani bari sen konuş be adam, doktor sonuçta diplomatik davranması gerekirdi, değil mi? Daha fazla dayanamadım, "Tamam, tamam, hepinizden özür dilerim. Kendimi kaptırdım, durumumu unuttum ilaçların etkisiyle iyiyim sandım. Aranızda anlaştınız mı siz sessizlikle mi işkence ediyorsunuz, biriniz bir şey söylesin, lütfen yalvarırım!" dedim melül melül bakıp çaresizce.

Adrian gülmesini saklamak için öksürmeye başladı. Tepkisini görünce sıcaklık yüzüme hücum etti. (Hey! Şimdi ne diye kızardım ki ben?) Pit ise anlaşılmaz bir homurtu çıktı. Tanrıya şükür birilerini yumuşatmıştım. Babam ve doktorun yüz ifadesi değişmedi.

Çabalarım sonuç verdi en azından, Dr. Hall iç çekti ve konuşmaya başladı. O konuştukça daha da yerin dibine giriyordum sanki. Ne diye sessizlikten şikâyet ettiysem. Yağmurdan kaçarken doluya yakalandım resmen.

"Sally, dün o kadar konuştuktan sonra durumunun ciddiyetini anladın sanmıştım. Dikkatli olacağını düşünmüştüm o yüzden çıkmana izin vermiştim ama sen ne yaptın, dikişlerini patlatıp baygın bir şekilde hastaneye yetiştirildin. Tanrı aşkına, daha yirmi dört saat bile geçmedi aklından ne geçiyordu senin! Sana güvendim ama sen böyle mi karşılık veriyorsun? Yanındaki adamları görüyor musun, sana değer veren insanları? Söyle bana seni geri getirmeseydim bu kadar insana kim hesap verecekti?" boğazım düğümlendi, gözlerim doldu. "Tek şansın hastaneye geldiğinde kriz geçirmen, yoldayken geçirseydin seni çoktan kaybetmiştik. Hastanedeyken bile oldukça zorlandık. Bugün buradasın, hemşireler saat başı kontrole gelecekler ben de akşam çıkmadan önce uğrayacağım. Bugün çıkmayı aklından bile geçirmeni tavsiye etmem, ne zaman çıkacağına akşam karar veririz. Geçmiş olsun Sally." İmalı bir bakış atıp kapıya yöneldi elini kapıya uzatmıştı ki boğuk bir sesle, "Dr. Ben, ben gerçekten özür dilerim. Tam bir aptal gibi davrandım" dedim gözyaşları yanaklarımdan süzülürken. Arkasını dönüp bana baktı ve başıyla onaylayıp bir şey demeden odadan çıktı.

Kovulan Meleklerin Sessizliği -1-2 İlk KurbanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin