*Ring* *Ring*
-Ah hadi ama daha az önce yastığa kafamı koymuştum.
-Ne çabuk saat 4 oldu.
Aram yataktan hızlıca kalktı ve tuvalete yöneldi. Aynada kendine baktığında, gözlerinin altındaki morluklardan yeterince uyumadığı belli oluyordu.
*Grrhhr* *Grhh* *Püh*
Dişlerini fırçalamayı tamamlayıp ağzını çalkaladı ve tuvaletten çıktı. Hızlıca odaya yöneldi ve iş kıyafetlerini giymeye başladı. Üstüne önce mavi bir tişört, daha sonra üstüne turuncu bir ceket, mavi bir şapka ve sade bir kot pantolon giyerek bitirdi.
-Her şey hazır şimdi sıra ayakkabılarda.
Kapıya yöneldi ve ayakkabı bağcıklarını bağlamaya başladı ama bir yandan da kendi kendine mızmızlanıyordu.
-Bağcık bağlamaktan nefret ediyorum. Ayakkabıda eskidi azcık para birikse de bağcıksız güzel bir şey alsam.
Ayakkabı bağlaması bitince elini ceplerine götürdü ve saymaya başladı.
-Evin anahtarı, cüzdan, telefon, bisiklet kilidi anahtarı, bisiklet kilidi anahtarı... Ha siktir.
Aram, anahtarı evde unuttuğunu fark etti ve yüzünü ekşiterek etrafa bakındı. Gözüyle odayı taramaya başladı. Daire, bir oda ve bir tuvaletten oluşuyordu. Odada yatak, masa ve birde küçük televizyonu vardı. Tuvalette unutmadıysa anahtarı işi çokta zor olmayacaktı. O sırada gözleriyle taramaya devam etti ve anahtarın masada olduğunu fark etti.
-Bu ayakkabıları çözmek ölüm en iyisi emeklemek.
Diye düşündü içinden ve emeklemeye başladı, daha önce bir çok kez bu durumu yaşadığı için artık ona normal gelmeye başlamıştı. Anahtarı aldı, emekleyerek geri dönüp kapıyı kapattı.
*Clik*
Bisikletin anahtarını çözüp son hız sürmeye başladı, geç kalırsa yine patronu onu azarlayacaktı. Dışarıda yağmur yağıyordu ve hava hala karanlıktı. Gerçi artık, Aram için gece ve gündüzün çok bir farkı kalmamıştı. Onu destekleyecek öz bir ailesi olmadığı için iki mesai yaparak geçinmeye çalışıyordu, daha 19 yaşında olmasına rağmen hayat ona rahat yaşama fırsatı sunmamıştı.
*Hooh* *Hoohh*
Diye derin nefeslerle içeri girdi.
+Vay vay aram bey kimleri görüyoruz sonunda teşrif edebildiniz.
-Yağmur va-
+Tamam konuşma 10 dakika geç kaldın mesai ücretinden düşeceğim bunu açıklamana gerek yok.
Aram bu konuşmadan sonra hiç bir şey söylemeden kasaya geçti.
-Küçük bir mağazası olan basit bir dükkan sahibisin ne hakla bana böyle konuşursun sağanak yağmurda bisiklet ile geldim 10 dakikanın lafımı olur.
Diye düşündü fakat söyleyemedi çünkü bu işe ihtiyacı vardı ve kazandığı para ancak dairenin kirası, faturalar ve ev harcamaları için yetiyordu. Bazen aç kaldığı da oluyordu ama yapacak bir şey yoktu.
*Ding* *Ding* (Kapıda birkaç kişi girer.)
-Ah sanırım işin en sevdiğim tarafı bu, yeni insanlar ve yüzler görmek.
Diye düşündü ama içini yavaşça bir kasvet kapladı. Çünkü içeri giren kız çok güzeldi ve yanındaki oğlansa orta tipli biri sayılırdı.
-Benim neyim eksik. Ah hiç başlama aile, para ve bir hayat...
Diye kendi kendini azarlamaya başladı içindeki mutlu olmak isteyen taraf ile gerçekçi olan tarafı arasında süregelen bir çatışma yaşıyordu anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kule - Başlangıç
Science FictionBir deprem sonrası dünya bir anda cehenneme döndü. Tüm dünyada yarıklar oluşmaya başladı ve içlerinde dünyanın merkezine uzanan kuleler var. O da ne büyümü kullanabiliyorum. Yalnız ailesi olmayan bir hiçtim... Şimdi ise yeni tanrıların favorisiyim.