Bölüm 42 -Kan Bağı-

5.9K 290 5
                                    

"Günaydın." dedim neredeyse fısıltı gibi bir sesle. Serenay'ın odasının kapısındayım.  Önder daha uyanmamıştı. Bebeğin uyanmaması için de çok sessiz hareket etmeye dikkat ediyordum.

"Günaydın." dedi Serenay karşılık olarak. Önder'in baş ucunda oturuyordu. Ali büyük ihtimalle kahvaltıya inmişti. Oda da değildi.

"Yorgun musun?" diye sordum. 

"Biraz." dedi gülümseyerek. "Sen nasılsın?" diye sordu. 

"Aynı." diye cevapladım omuz silkip. "Herkes masa da herhalde."

"Seni yalnız bırakmak istemezdim ama Önder'in başını beklemem lazım." dedi masumca. 

"Dert etme." dedim alayla. "O masa da çok yalnız oturdum. Benimle baş edemiyorlar."

Güldü. "Bu doğru işte." dedi. "Perihan Hanım da, Ali de bu yüzden öyle sinirliler ki." dedi sessini iyice alçaltıp. "Sana laf edemiyorlar ya. Bu canlarını çok sıkıyor."

"Seven böyle sevsin." dedim yine alaycı bir ifadeyle. 

"Aynen öyle." dedi. "Abim gibi mesela.."

Kaşlarımı çattım. "Araya abini hep katıyorsun." dedim. "Ne alaka şimdi o?"

"Sevgili değil misiniz?" diye sordu merakla. 

Kapının önünde dikilmeyi bırakıp içeriye girdim ve kapıyı örttüm. 

"Yavaş ol Serenay." dedim. 

"Ne olacak biri duysa?" diye sordu. "İkiniz de bekarsınız sonuçta. Düşman da değilsiniz artık. Ayrıca daha demin sana laf edemediklerinden konuştuk."

"Sevgili filan değiliz." dedim.

"Daha ad koymadınız mı?" diye sordu.

"Ad koyacak bir şey de yok Serenay." dedim ısrarla. 

"Abim öyle düşünmüyor." dedi gözlerini  kaçırıp. 

"Ne düşünüyor abin?" diye sordum merakla. 

"Bana senin için sevgilim demişti." dedi. 

Parmaklarımla oynamaya başladım. 

"Öyle mi?" diye sordum heyecanımı belli etmemeye çalışarak. 

Bana sevgilim mi demişti!

İçimde havai fişekler patlıyordu şu anda. 

"Sen öyle düşünmüyorsun ama." dedi. "Abimle oyun mu oynuyorsun Ecrin Özmen?" diye sordu alayla. 

Ofladım. "Serenay üstüme gelme." dedim. Uzanıp Önder'in yanağına hafifçe bir buse kondurdum. "Gidiyorum ben."

"Kaç tabi." dedi. 

Kapıyı açtım. 

"Sana da eğlence çıktı." dedim sitem edercesine. 

Güldü. "Kahvaltı masasında iyi şanslar."

Onu orada bırakıp aşağı kata indim. Kahvaltı masamız artık kalabalık değildi. Perihan Hanım ve Ali vardı sadece. 

İki kişi benim sayemde bu masa da değil artık.. diye düşündüm. 

Bu düşünce eminim ki Perihan Hanım da aklından geçiyordu. 

"Günaydın." diyerek salona girdim. Yüzüme bir kaç saniye bakıp önlerine geri döndüler. 

Ne mutlu bir sabahtı. Her zaman ki gibi.

"Konuşmanızı böldüm sanırım." dedim kendi yerime oturunca. Ben salondan girmeden bir şeyler konuşuyorlardı çünkü.

BABAMIN EMANETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin