10

36.2K 736 72
                                    

Bölüm şarkısı medyada. Nolur nolmaz adını da yazayım en kötü YouTube'dan dinlersiniz: Bea Miller- Like that

Aras tabii ki odadaki şehvetin farkındaydı. Ayaz ve Asel'in yakınlaşması gerekiyordu ve şuan her ne kadar uçakta da olsalar, bu iyi bir şeydi. Bu sebeple Ayaz'dan daha erken tecrübe ettiği sıcacık çığlıkları onlara bıraktı. Aralarına girmeyecekti elbette. Sonuçta Asel yeterince alıştığında, olay aynı yere bağlanacaktı.

Önündeki dosyaya odaklandı ve işine devam etti.

---------
Asel, ön sevişme tadı bile vermeyen kısa seanstan sonra bir peçete ile hem babasının penisini hemde kendi elini temizleyip uyuya kaldı. Bu kadar kısa bir şeyin Ayaz'ı tatmin etmesi neredeyse imkansızdı. Ama şuan, Asel de daha yeni yeni alışıyorken Aras'la olan bambaşka bir seviyedeki seksi onun gözüne sokamazdı. Yapacak bir şey olmadığı için tek seçeneği uyumaktı.

---------
Saatler sonra havaalanına indiklerinde Aras gidip iki bebeğini de uyandırdı ve uçaktan indiler. Onları bekleyen araca binip önceden ayarlanmış otele doğru gitmeye başladılar. Saat gece dört civarı olduğu için Asel'in uykusu açılmamıştı. Ancak Ayaz'ın uykusu hafifti. Çok çabuk ayılabiliyordu. İki adamda aşkla kızlarına baktılar. Çok güzeldi ve o kadar masumdu ki anlatmaya çalışsalar dünya üzerindeki hiçbir kelime lügatından kelime seçemezlerdi. Onu betimlemeye yeterli olacak sözcükler henüz bulunmamıştı çünkü. Ardından bakışları birbirine değdi. İkisi de konuşmadan anladılar.

---------
Otel fazlasıyla lükstü. Odalar iki katlı ve direkt Eyfel Kulesi'ne bakacak şekilde boydan boya cam şeklindeydi. Yukarı katta oda değil, iki katlı büyük bir yatak, dolap ve bir kapıyla ayrılan banyo vardı. Alt kata döner bir merdiven ile inliyordu ve giriş alt kattaydı. Orada da oturma odası, Amerikan mutfak ve bir banyo daha vardı. Üçü için de gayet yeterli bir yerdi yani. İki adam da ufak tefek laptop, şarj aletleri falan gibi eşyaları etrafa yerleştirdikten sonra ne olur ne olmaz Ayaz'ın önceden aldırdığı uyku kıyafetlerini giydiler. Aras, Asel'i de güzelce giydirip yukarı çıkardı ve aşağı tekrar indi.

"Çok güzel." Dedi kısık bir sesle karanlık odada kulenin büyüleyici ışıklarına bakarak. Ancak bahsettiği şey manzara değildi, ve Ayaz da bunun gayet farkındaydı.

"Öyle." Dedi ve sevgilisini kolunun altına aldı. Burnunu saçlarına daldırıp kokusunu derin derin içine çekti.

-----------
Asel o kadar zor bir dönemden sonra hemen kendine gelemezdi, bunu iki adam da gayet iyi biliyordu. Ancak kendini ilerlettiğini de görüyorlardı. Güzel kız elinden geleni yapıyordu. Bu süreçte de onlara, bebeklerinin huzurlu zamanlar geçirmesini sağlama görevi düşüyordu. Gece yatarken sık sık kabus görüyordu mesela. Nefes nefese uyanıyor, babalarının fark etmediğini düşünüp ikisine de sıkı sıkı sarılarak yeniden yatıyordu. Ancak iki adam da durumun tamamen farkındalardı. Asel gece kabusundan her uyandığında ikisi de ona doğru dönüyor, daha rahat ve güvende hissedebileceği bir pozisyon alarak uyumasına yardımcı oluyorlardı.

O gece de Asel yeniden kabus görerek uyandı. Ancak karşısında, arkasından yavaş yavaş Güneş doğmaya başlamış Eiffel Kulesi ve iki yanında huzurla uyuyan babalarını gördüğünde normalden çok daha kısa sürede sakinleşti. Çok, çok güzel bir histi bu. Tamamen güvende olduğu, mutlu olabileceğini hissettiği çok tatlı bir duyguydu. Derin bir nefes verip tekrar uzandı.

Asel'in uyanması ile irkilen iki adam, bebeklerinin bu şekilde büyülenmiş gözlerle etrafını izlediğini ve sakinleştiğini gördüklerinde derin bir nefes alıp verdiler. Az kalmıştı, yakında üslerinden ölü topraklarını atacaklardı.

_________

Sabah ilk önce Ayaz uyanmıştı. Zaten uyurken kendisi de Aras da tişört giymezlerdi. Altındaki siyah pijamamsı şeyi çıkarıp gri bir eşofman buldu ve onu giydi. Mutfağa indi ve bir şeyler hazırlamaya başladı. Aşağı yukarı on beş dakika sonra merdivenden inen küçük çıplak ayak sesini duyduğunda hafifçe gülümsedi. Asel yavaşça yanına geldi ve kafasını babasının sırtına gömdü. Ayaz elindeki tavayı bıraktı ve arkasına döndü. Ardından Asel'i kucağına aldı ve kalçasını tezgaha dayadı. Asel hala ayılamamıştı. Saçlarına bir öpücük kondurdu ve onun konuşmasını bekledi.

"İkinizde de var." Dedi Asel. "Aynı dövme var sırtınızda. Neden?" Diye sordu.

"Hmm." Dedi Ayaz. En kolay nasıl açıklar onu düşünüyordu. "Kişiliklerimizi temsil ediyor aslında. Bir yanımız melek gibiyken diğer yanımız hiç umulmadık şeyler barındırıyor gibi düşünebilirsin. Aras dışarı melek gibi olan kişiliğini yansıtıyor, diğer yanı içinde, bize saklı. Bende dışarı karanlık tarafımı yansıtıyorum. Diğer yanım size saklı. Bunun gibi bir şey bebeğim." Dedi. Asel büyülenmiş gibi ona bakıyordu. Bir süre hiç bir şey demedi. Baktı, baktı, baktı.

"Bende istiyorum." Dedi aniden. Ayaz bebeğine vakit vermek için kuleye diktiği gözlerini ona çevirdi. "Bende sizin bir... Parçanız olmak istiyorum." Diye mırıldandı.

"Bebeğim sen zaten bizim bir parçamızsın. Tek bir dövme yüzünden sakın kendini dışlanmış falan hissetme."

"Hissetmiyorum zaten. Ama bende istiyorum. Yani... Benim de olsun ondan." Dedi. Utanmıştı.

"İstersen dövmeyi tabii ki yaptırırız ama canın çok yanacak. Bedenin küçük, dayanabilir misin emin değilim."

"İstiyorum." Dedi Asel. Yüzüne bakamıyordu. Gözlerini babacığının karın kaslarına dikmişti.

"Tamam, bakacağım o zaman. Belki anestezi ile uyuşturarak yapmayı deneriz. Hallederim." Dedi düşünceli sesiyle. En az ne kadar acı verir onu bulmaya çalışıyordu. Asel heyecanla başını kaldırdı.

"Gerçekten mi?" Ayaz gülümseyerek ona döndü.

"Gerçekten bebeğim." Dediği anda dudaklarına değen sıcak dokuyu hissetti. Derin bir nefes verdi. Bu kız farkında olmadan çok tehlikeli sularda yüzüyordu. Kendini sakinleştirerek önündeki dudaklara odaklandı ve o da bebeğini öptü. Ardından geri çekildi. "Hadi bakalım. Kahvaltıyı hazırlayalım." Dedi ve bebeğini yere indirdi. Beraber yapmaya başladılar.

Çok geçmeden Aras da uyanmıştı zaten. Ama yataktan çıkmak yerine kitap okuman daha cazip gelmişti o an. Yarı uzanır halde kitabını okurken bebeğinin ayak seslerini duydu. Küçük kız heyecanla yukarı çıkıyordu. Merdivenleri bitirdiği an koştu ve Aras'ın üstüne zıpladı.

"Kahvaltı hazıııırr." Dedi kıkırdayarak. Ardından babacığının yanaklarını bir süre öpücük yağmuruna tuttu. Aras dayanamadı ve kitabı bırakıp bebeğini altına aldı. Kollarını yukarıda birleştirip boynunu öpmeye başladı. Asel'in kıkırtıları kahkahalara dönüştü.

"ÇOK OYALANMAYIN KAHVALTIYA GELİN." Diye seslendi Ayaz aşağıdan.

"GELİYORUZ." Dedi Aras. Ardından bebeğini bir kere daha öpüp bıraktı. "Hadi bakalım." Dedi ve aşağı indiler. Güzel bir gün olacaktı.

Ay ay ay çok tatlılar yicem. HIĞAAAA JDKMDHXJSKSZHXJ Neyse. İyi okumalar yıldızlarım Gece sizi seviyooo ( ꈍᴗꈍ)

Daddies's Little Girl [BxGxB]  -ARA VERİLMİŞTİR-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin