28

8K 292 541
                                    


Güneş ışığının vurmasıyla değilde burnuma konan öpücükle uyandığımda huysuzca diğer tarafa dönmüştüm.

"Hadi kalk huysuz kelebek."

Gözlerimi ovuşturup ayağa kalktığımda Pusat'ın çoktan siyah takım elbisesini giyindiğini farketmiştim. Yatakta ayağa kalkıp ellerimi boynuna doladığımda kafamı omzuna yasladım.

"Günaydın."

"Günaydın meleğim."

Belimden tuttuğu kollarıyla beni yere indirdiğinde  başımdan öpüp geri çekilmişti.

"Üstünü giyinip kahvaltıya gel. Doğru düzgün bir şey yemedin."

Başımı salladığımda dışarı çıkmıştı. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadığımda geldiğimde duşa girmiş olsamda yinede duşa girmeyi aklımın bir köşesine koyarak banyodan çıkmıştım. Kapıyı açıp odadan çıktığımda kapımda bekleyen Yaman alttan alttan sırıtmaya başlamıştı. Kendini gülmemek için  sıktığı mosmor olmasından belliydi.

"Gül gül patlayacaksın yoksa."

"Kusura bakma yenge. Neye gülebilirim ki sonuçta üstünde kendinden tonca büyük bir eşofman var. Bunun neresi komik."

Elimle omzuna vurduğumda tebessüm edip gülüşünü saklamıştı.

"Geç dalganı geç. Pis fırsatçılar."

Bir şey demeyip gülmeye devam ettiğinde tekrar girmiştim söze.

"Lavinler odada değil dimi."

"Yok yenge herkes aşağıda kahvaltı masasında seni bekliyor."

Başımı sallayıp arkamı döndüğümde odaya doğru yürümeye başladım.
Aklıma gelen şeyle birden dönüp Yaman'a baktığımda konuşmaya başlamıştım.

"Bu eşofman olayı aramızda kalsın Yaman."

"Ayıp ediyorsun yenge söylemem bilmiyor musun?"

İçten bir tebessümle söylediklerine gülerek başımı salladım. Odaya girip direk dolaba yöneldiğimde  siyah dar bir kazak, siyah yüksek bel pantolon, siyah bir deri ceket ve Siyah postallarımı alıp banyoya girmiştim. Üstündekileri kirliye atıp duşa girdiğimde çabucak yıkanıp banyodan çıkmıştım. Üzerime bornozumu geçirip kurutma makinasıyla saçlarımı kuruttuğumda kenara ayırdığım giysileri üzerime geçirip odadan çıktım.

Aşağıya inmeye başladığımda yönümü salona çevirip masaya doğru ilerlemiştim.

"Günaydın."

Masaya otururken söylediğim şeyle herkes başını kaldırıp günaydın demişti. Sağ olsun Pusat'ın ayının yiyebileceği kadar şeyi tabağıma doldurmasıyla patlayacak kıvama gelsemde Merzat'ın söyledikleri dikkatimi çektiği için şuanlık onu boş vermiştim.

"Abi Hakan beni aradı. 2 gün sonra düğünü var söylemişti daha önce. Gelirseniz çok mutlu olurum dedi. Gidecek miyiz?"

Pusat düşünmeye başladığında ben girmiştim araya.

"Hakan kim?"

"Çikolatam Hakan Pusat'ın uzun süre boyunca beraber çalıştığı bir firmanın sahibi. Yıllarca birlikte çalıştık. Gamze ile evleniyorlar sonunda."

Başımı salladığımda Pusat bana hitaben konuşmaya başlamıştı.

"Yorgunsan gitmeyeceğiz."

"Yooo iyiyim ben. Ayağımın ve bileğimin ağrısı da geçti, sıkıntı yok yani."

"Emin misin?"

Özgürlüğe DüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin