Aaron Cornelius

38 16 4
                                    

Düzenleme işi tamamen bitti arkadaşlar. Hızla bölümleri atıyorum.


"Gitti," dedi Camille. "Kayboldu, havaya karıştı."

Aaron konuşamadı, arkadaşı kaçırılmıştı. Aptallığına şaşırdı bir an için. Simmons ailesi bir şekilde buraya geleceklerini biliyordu. Tüm bu katliam bir tezgâhtan ibaretti. Johan'ı durdurmaya çalışacaklarını biliyorlardı. Arabayı durdurdukları anda ellerine oynamışlardı.

Şimdi ise Grace ellerindeydi ve onu almaya gelmelerini istiyorlardı. İkisinin de grubun bir üyesini arkada bırakmak gibi bir fikirlerinin olmadığı aşikardı.

Gidecekleri yer buradan çok uzakta değildi. Aaron küçüklüğünde onlarca kere gelmişti buraya. Yollar gide gele aklına kazınmıştı. O insanlarla geçirdiği zamanlardan tiksiniyordu artık. Ailesi olarak gördüğü insanların şu an yaptıkları sadece öfkesini körüklüyor, çocukken iyilik sandığı onca şeyin nedeninin beynini yalanlarla doldurup müttefikleri haline getirmek olduğu düşüncesi midesini bulandırıyordu.

Öfke dalga dalga yayıldı içine. Onu yalanlara boğmuşlar, içindeki her saf duyguyu kullanmışlardı. Bunlar bile bir yere kadar kaldırabileceği şeylerdi Aaron'ın ama Simmons ailesi bu son hareketleriyle çizmeyi çok fena aşmıştı.

Öfke dalgaları yeniden o balçık dolu havuza girmiş gibi başını ağrıtıyordu. Hissi pekiştirircesine ciğerleri balçıkla doldu, nefes alması zorlaştı. Çaresizlik ve öfke karışıp tek bir duygu oluyor, o duygu da ciğerlerinde birikiyordu sanki. Fakat bu sefer o balçıktan çıktığı günkü çocuk değildi. İçinde alev alan nefret önüne kattığı her şeyi yakıp kül etmek için ölüyordu.

Kendini kontrol etmeye çalıştı Aaron, derin derin nefesler alıp zihnini bulandıran nefreti durdurdu şimdilik. Üzerine kusacak birileri olmadıkça öfke neye yarardı ki hem?

Camille kahverengi gözlerini Aaron'a dikti. "Johan evin nerede olduğunu bildiğini söylemişti. Haklı mı?"

"Biliyorum, oraya küçüklüğümde onlarca kez gittim."

Cevaptan pek ikna olmamış gibi süzdü onu Camille. Fakat Aaron az önce hissettiklerinden bahsetmemeye karar verdi. Şu anda çok daha elzem bir şeyin peşindeydiler. Öfke kontrol sorunları hakkında kaybedecekleri her saniye Grace'in başına örülecek fazladan bir çorap demekti.

Camille kollarını kavuşturup ateşi izledi. Gözünün önünde yanan arabalar kavruk teninde oynayan gölgeler düşürüyordu. "Grace'i oradan çıkartmamız lazım."

"Johan'la bile başa çıkamazken şimdi denkleme babası da dahil oluyor Gauthier ve bir kişi eksiğiz. Hiç kolay olmayacak."

"Farkındayım ama bu beni durdurmayacak." dedi Camille yerdeki kalkanı alıp Aaron'a uzatırken.

Kalkanı koluna taktığında daha iyi hissetti. Bugün hayatını iki kere kurtarmıştı Grace bu kalkan sayesinde. Şimdiyse aynı kalkanla iyiliğin karşılığını ödemesi gerekiyordu. Yaylı mekanizmayı çekti, kalkan yeniden bir bileklik şeklinde katlandı. Camille'e döndüğünde gözlerindeki kıvılcımı fark edebiliyordu Aaron. Simmons ailesi başına ne gibi bir bela aldığını bilmiyordu.

"Hadi indirelim şunları Gauthier."

Arabaya atladılar, Camille motoru çalıştırıp gazladı. Billingthon sokağına doğru yarım saatlik bir yola çıktıklarında Aaron'un yüreğini intikam ve nefret kaplamıştı. Ellerini bir Simmons'a geçirmediği her an içindeki nefret zaptetmesi zor bir hâle geliyordu. Dişlerini sıktığını yolun yarısında çenesine saplanan ağrıyla fark etti. Sakinleşmeyi deniyordu ama pek başarılı olamadı. Bu anın geleceğini bildiği on iki saattir çok farklı duygular hissetmişti ama şu anki bambaşkaydı, dişine değen kanın tadını alıyordu artık Aaron. Alacağı intikamın kokusuyla sarhoş olmak istiyordu.

Direniş Serisi: PiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin