Namu'nun bu dar tişörtleri bir bitmedi gitti ya, ne kadar dar bir tişörtse artık kolunu Jimin'in kafası kadar göstermiş aaa
Bu hayatta yapmak istediğim çok şey var ama en üstlerde Namjoon'un ve Jungkook'un göğsüne kafamı gömebilmek(çok derin gözüküyor) birde Jimin'in poposunu sıkabilmek (götü çok güzel)
İyi okumalaaar, oy ve yorum atarsanız beni çok mutlu edersiniz<3
İkili zor da olsa içeriye girdiklerinde arkalarındaki minik kedi de onları takip ediyordu. Jimin şemsiyeyi askılığa asıp yaralı bedene dönmüştü. "Sen içeri geç, ben sana kıyafet getirip geleceğim yanına."
Jungkook bir şey deme gereği duymadan içeri geçmişti. Jimin de minik kediyi kucağına alıp başının üzerine öperek üst kata doğru adımlamıştı. Jungkook'un odasını bulduğunda kediyi yatağa bırakıp kendisi de geniş dolaba ilerlemişti. Bir tişört ve bir eşofman çıkarttıktan sonra tekrardan arkasını dönmüştü. Kedinin kendisine olan dik bakışlarını fark edince kaşlarını çatarak onu yeniden kucağına almıştı. "Gördüklerini unut kedicik."
Flashback
Jimin silahı yere atıp arkasına dönüp yavaş adımlarla ilerlemeye başlamıştı, arkasından sadece titrek bir ses duymuştu. "G-gidiyor musun?" diyordu Jungkook. Cevap verecek ne hali ne de gücü vardı, şu an kağıt kadar ince kalan duvarlarını yıkamazdı, hengame içindeki bir kalbin yanına yeni bir deprem açamazdı. Bu yüzden sadece omzunun üzerinden bir bakış atıp yoluna devam etti. Yıkmıştı fakat kendi de yıkılmıştı.
Bahçeden çıktığında motoruna binmeyi amaçlamıştı fakat zangır zangır titreyen elleri buna engel oluyordu. Vücudu şok etkisiyle sarsılırken boş sokakta tek başına yürümeye çalışıyordu. Zihni boştu fakat tonla ses vardı etrafında. En sonunda ayaklarının daha fazla kendisini taşıyamadığı yerde dizlerinin ve ellerinin üzerine düşmüştü. Küçük taşlar batıyordu vücuduna, titrmesi azalmak yerine artıyordu. O az önce katil olmuştu. Kendi elleriyle birini öldürmüştü. Taşlar yüzünden tahriş olan elini kaldırıp inceledi bir süre, elinde açılan minik yaralardan küçük sızılardan kanlar akıyordı hafifçe. Gözüne o an o adamın kanlı ve cansız bedeni gelince acı içinde bir çığlık atmıştı. Sırtını arkasındaki duvara yaslayıp yüzünü elleriyle kapatmıştı. O katildi, ve bu kesinlikle mecazen değildi.
Hıçkırarak ağlarken bir yandan da mırıldanıyordu. "Ben katilim. Bilerek öldürdüm onu, o a-artık yaşamıyor. İğrenç biriyim ben." dedi kahkaha atmadan hemen önce. Şu an kesinlikle iyi değildi, duyguları tamamen birbirine karışmıştı, mimikleri istem dışı hareket ediyordu fakat yüzündeki göz yaşları asla kurumuyordu çünkü yerine yenileri ekleniyordu. Ağlamaya devam ederken yanında duyduğu miyavlama sesiyle burnunu çekip oraya dönmüştü, gözyaşları duraksamamıştı o arada. Minik bir kedi ona yaklaşıyordu. Jimin'in bacağına kendini sürtüp ilgi isteyen kediye Jimin burukça gülümsemişti. "Bana sırnaşma, ben iyi biri değilim." Kedi onu dediklerini anlamıyordu fakat pek ömemsiyor gibi de gözükmüyordu. Jimin'in kucağına çıkıp partileriyle masaj yaparmışcasına hareketlendirmişti karnı üzerinde. Jimin'in gözyaşları yavaş yavaş diniyordu çünkü bütün dikkatini minik kediye vermişti , kendini biraz daha iyi hissediyordu fakat bunun şu anlık olduğunun farkındaydı şu an kendini kediye odaklamak istiyordu. Elini kaldırıp kedinin başını okşayacaktı fakat ellerinin üzerindeki kanları tekrardan görünce gerçekliğe geri dönmüştü. Jungkook'u tek bırakmıştı, ona yardım etmesi de gerekiyordu. Kediyi kucağından indirmeden önce başını öpüp kucağından kaldırmış, kendisi de ayağa kalkmıştı üstünü sirkeleyerek. Gözyaşlarını kapişonlusunun kollarına silip ağlanmış görüntüsünü biraz daha düzeltmişti. "Ben gidiyorum kedicik, seninle tanışmak güzeldi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Options and Love ° Jikook
FanfictionJeon Jungkook, üniversite öğrencisi Park Jimin'i tanımak için öğrenci kılığına girer.