İyi okumalar...
Mahir ile yeğenleri yan yana serili döşeklerine uzandılar. Hava oldukça bunaltıcı ve sıcak geldi Mahir'e. Gömleğini çıkarıp atletiyle uzandı tekrar.
" ee yeğenim ne yapmak niyetindesin? "
"Bilmiyorum ki emmi sen bilirsin."
"He ya ben bilirim. Hallederim. Ee nasıl aldık ama kızı?"
Mahir keh keh keh gülerek Mustafa ile İbrahim'i de güldürdü.
"Helal olsun emmi Şehnaz yengeye rağmen aldın.""O zaten meyilliydi vermeye. Oğlunu bile verecekti görmediniz mi?"
" Mustafa'm!"
"Hennek ettim emmi. Yasak mı?"
"Değil yeğenim değil. Senin yüzün gülsün yeter ki. Bakın yarın ben ve Hasan hanımları çarşıya götürürüz. Sizde şöyle kendinize jilet gibi iki takım alın. Ama benimkinden güzel olmasın."
Odadakiler gülerken Mustafa düşünceli düşünceli " köyün dışına çıkmadık ki hiç. Dil de sorun nasıl alırız" dedi.
" Ben biliyorum."
Mahir hayranlıkla İbrahim'e bakarken Mustafa göz ucuyla süzdü onu.
"Arapçayı?."
"Evet! Barika öğretti."
Vay be Barika ha! diye içinden geçirdi Mahir, ben Feride kaç yıllık karımdı Feride demeye çekinirdim. Zaman değişti Türkiye de de Suriye de de. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil.
"Onun öğrettiği iki kelimeyle ne yapabiliriz ya da ne kadar anlaşabiliriz İbrahim?"
İbrahim bıkkınlıkla saldı nefesini. Uzandığı yerde bacak bacak üstüne attı.
" Golan gelir bizle. Olmaz mı?""Hah aklınla bin yaşa yeğenim."
Mahir, konuşmalardan kısa bir süre sonra yol yorgunluğununda etkisiyle uykuya daldı. Mustafa da ona eşlik etti ama İbrahim sabahı sabah etti. Barika da ondan farklı değildi. Mahir amcanın getirdiği elbiseyi çok beğenmişti. İncecik bedenine de çok yakıştırmıştı. Köyün kızları onu bu kıyafetle görünce şaşıracaklardı. Hoş bu ani evliliğe daha çok şaşıracaklardı. Zira okuyacağım sizin gibi koca delisi değilim diye çok kızdırmıştı onları da mamasını da. Ama İbrahim onların evlendiği ya da aşık olduğu adamlara benzemiyordu. Kim olsa onla evlenmek isterdi değil mi?. Birden bire yüzü asıldı. Ya kızlar ibrahime göz koyarsa? Ya aklını çelmeye çalışırlarsa? Aşığım diyen adamın aklı çelinir mi çelinecekse de buyursun şimdiden gitsin! Giderse ne yaparım onsuz? Ona, aşkına güvenip yerimi yurdumu bırakıyorum dedi iç sesiyle. Kendi kendini kışkırtıyordu adeta son anda düzeltti çatık kaşlarını.
Evleniyordu ya evleniyordu! Almanya'ya gidecekti sevdiğiyle. Hem de okuldan alınma kaygısı olmadan... Ben okul işini ne yaparsam sende yapacaksın diye söz vermişti genç adam. Mahir amca da gece öyle demişti zaten. Gelecek güzel günleri düşünerek uykuya daldı.
Sabah Şehnaz'ın sesiyle uyandılar. Alelacele yapılan kahvaltının ardından bindiler Mahir'in arabasına. Tabi sığabildikleri kadar. Mustafa, İbrahim ve Golan 'ın payına at arabasıyla yolculuk düştü. En zevkli yolculuklardan biriydi onlar için. Biraz geçte olsa çarşıda buluştular. Sonra herkes kendi alışverişine daldı.
Şehnaz kızı için seçtikçe seçiyordu. Mahir her ne kadar bunlar yola gitmez, güç olur dese de alıyordu kadın. O da daha fazla ses etmedi. Maddiyatı asla dert etmiyordu. Zaten burası Türkiye den de ucuzdu. Çok sonra anladı alışverişin sadece Barika'ya değil kardeşlerine de olduğunu. kadınların kumaşlara kıyafetlere olan hayranlıklarını görünce bende buradan bir şeyler götürsem mi diye düşünmeden edemedi. Sonra faaliyete döktü. Emo'ya, Mahah'a, Fato'ya ve taze gelin Ağavni'ye de birer parça aldı, kendi eşi ve çocuklarının yanı sıra. Tekrar Barika'nın aldıklarına baktı. Bir anlık dalgınlıkla;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Cemal 2
Ficción GeneralGünler ayların, aylar yılların peşini bırakmadan ardı sıra mevsimleri birbirine bağlamıştı. Yaz geçmiş güz geçmiş köyden kente göç eden Gül Cemal'in ailesi genişlemiş yaş almış mevsim tekrar güze yıl seksenlere dayanmıştı. Biraz sosyolojik biraz eko...