nine - Berk'in Kabusu Resul Özkaya Geldi

562 38 65
                                    

Sonunda Resul Özkaya da teşrif edebildi. Psikopat bir adam kendisi, biraz da dayakçı olabilir bilginize. Bölüme geçmeden önce şunları da söylemek istiyorum: Daha önceki bölüm ve bölümlerde oy veren ve özellikle yorum yapan, şimdiye kadar hikâyemi okuyup ilgi gösteren ve beni güzel yorumlarıyla mutlu ve motive etmiş olan tüm arkadaşlarıma tek tek teşekkür ederimm. Hepiniz çok değerlisiniz. Hayalet okuyucularım ve sadece tek bir bölüm okumuş/okuyabilmiş olan arkadaşlarım da buna dahil.
Çok uzatmadan bölüme geçelim isterseniz.
O zamaan keyifli okumalaaar diyelim. 😊🌸🌸
Not: İsterseniz sevdiğiniz bir duygusal şarkıyı açarak okumanızı öneririm.

Masadaki kahkahalar yeniden arttı.
- Sohbetiniz bol olsun gençler.
Diğerleri sesin sahibini tanımadığı için sesin geldiği yöne dönse de Berk bu tanıdık ve kabusu olan sesle birlikte dehşeti yaşadığı sandalyede donup kaldı. İstemsizce yutkundu. Doruk ve Melisa döner dönmez tanımıştı.
- Aaa Resul Amca. Hoşgeldin. Ne ara geldin? Geç buyur.
- Hoş buldum oğlum.
- Hoş geldin Resul Amca.
- Hoş buldum Melisa'cım.
- Otur lütfen.
- Oturmaya gelmedim. Eee Berk sen de bi hoş geldin demeyecek misin babana, dedi sert bir sesle Resul Bey. Berk bu ses tonundan bir şeylere kızmış olduğunu anlamıştı.
Aybike bu sesten ürkmüştü ve diğerlerinin de aynı duygular içinde olduğuna emindi.
Berk yavaşça ayağa kalkıp arkasını döndü korkuyla.
- Hoşgeldin... baba.
- Sana hiç hoş gelmedim.
- Niye ki baba, dedi Berk tekrar yutkunup.
Babası eliyle yaklaş işareti yaptı. Bu sırada diğerleri de yerinden kalkmıştı. Berk korkuyla babasına yaklaştı.
- Yine kavgaya karışmışsın. Ben sana ne dedim? Bi daha kavgaya karışırsan ne yaparım dedim, derken bir tokat attı Berk'e.
Herkes şaşkınlıktan donup kaldı. Resul Bey, Berk'in sağa çevrilen başını çenesinden kavradığı eliyle kendine çevirdi. Şoku ilk atlatan Doruk olmuştu. Hemen söz aldı.
- Resul Amca n'apıyosun? Berk yanlış bi şey yapmadı. Önce onu bi dinle.
- Gerçekten de yanlış bi şey yapmasa n'olur? Kendisi baştan ayağa yanlış, dedi eliyle çenesini iterek Resul Bey.
Kadir'le Mazlum da Berk'le babasının etrafını saran çembere katıldı. Arkasından Harika, Süsen ve Talya üçlüsü geldi. Durum onları bile şaşkına uğratmıştı.
- Bakın Resul Bey, dedi Aybike öne çıkarak sertçe, Berk şimdiye kadar yanlış şeyler yapmış olabilir ama bu defa değil. Beni korumak için kavga etti. İki sapıktan korumak için. Ona ne kadar teşekkür etsem az. Bence siz de oğlunuzla gurur duyun.
- Benim gurur duyacak tek bir oğlum var, o da işte orda, dedi Resul Bey şimdiye kadar kimsenin fark etmediği uzaktaki genci göstererek. Sonra tekrar Berk'e döndü.
- Şimdi söyle bakalım Berk Bey, neden sözümden dışarı çıktın?
Berk, böylesi daha güvende hissettirdiği için başını yere eğmiş gözlerinin içine bakmamaya çalışıyordu. Her ne kadar başı şu an dertte olsa da abisini düşünüyordu. Hep kıyaslandığı, hep övülen, babası ne dediyse harfi harfine yerine getiren, ideal evlat olan ama kendisine hiç abilik yapmamış olan abisini. Bir kere bile korumamıştı onu. Korumayı bırak savunmamıştı bile. Haklıyken de haksızken de babasının tarafını tutmuştu. Bu iki adam da kendisine ne kadar yabancıydı böyle? O bunları düşünürken babasının;
- Cevap ver, diye bağırmasıyla irkilip düşüncelerinden sıyrıldı.
- Özür dilerim, diyebilmişti belli belirsiz. Böyle herkesin içinde aşağılanıp, rencide edilip, dayak yemek çok canını yakmıştı. Hafif gözlerinin nemlendiğini hissetti. Hayır ağlayamazdı. Eğer ağlarsa...

FLASHBACK

- Ağlama dedim sana. Biraz daha ağlamaya devam edersen elimde kalacaksın bak. Düşmeseydin.

7 yaşındaki küçük çocuk acısının üstüne eklenen korkuyla babasının gözlerinin içine baktı. Durduramıyordu ki ağlamasını.
Gözleri, kan revan içinde kalmış ve parçalanmış dizine kayınca dehşetle büyüdü ve tutamadığı gözyaşları yine boşaldı gözlerinden.
Daha fazla dayanamayan adam dişlerinin arasından;
- Ağlama diyorum sana gerizekalı, diye bağırarak acımasızca çocuğa bir tokat attı.
Daha da ağlayınca elinin tersiyle bir tokat daha attı. Çocuk bir eliyle yüzünü tutarken diğer elini de babasından gelecek sonraki tokatladı engelleyebilmek için yukarı kaldırmıştı ama nafile. Babası hızını alamamış olacak ki neresine denk geldiğini umursamadan vurmaya devam etti.
- Ağlamaya devam... edersen daha çok yakarım canını. Duydun mu, diye bağırıyordu bir yandan da.
- Aptal velet, kes artık ağlamayı. Sus.
- Baba vurma n'olur. Canım acıyor, diye bir feryat yükseldi küçük çocuktan.
- Canının acımasını istemiyorsan ağlamayı kes. Ağlayan insanlardan nefret ederim, dedi sinirle nefes nefese kalmış hâlde geri çekilirken adam. Çocuk, güçlükle durdurdu ağlamasını. Küçücük kirli elleriyle sildi gözyaşlarını. Bu yeterli olmayınca kolunun tersini sürdü gözlerine masumca.
Bağırış çağırışı duyan anneannesi koşup gelmişti. Babasının çocuğa attığı son tokatlara şahit olmuştu terastan. Yüreği cız etti. Çocuk gözlerini koluyla silerken ulaşabilmişti yanlarına.
- Vurma çocuğa, diye bağırıyordu adama, n'aptı bu sabî sana? Nasıl kıyarsın bu küçücük bedene? Ellerin kırılsın e mi, dedi çocuğa sarılarak.
Çocuk birinin koruması ve şefkati altında olmanın verdiği rahatlamayla tekrar için için ağlamaya başladı. Hıçkırıkları gözyaşlarına karışıyordu.
- Ağlama oğlum. Ağlama kuzum. Ağlama bitanem. Ağlama benim güzel yavrum, diye yatıştırmaya çalıştı anneannesi torununu.
- Ağlama lan, diye bağırdı adam tekrar çocuğun üzerine yürürken.
Anneannesi torununu yüreğine sokmak ister gibi daha da bağrına bastı.
- Sakın. Sakın aklından bile geçirme. Senin yüzünden annesi yok yavrumun. Kızıma yaptıklarını torunuma da yaşatmana izin vermeyeceğim Resul Özkaya. Yaşadığım sürece sana engel olacağım. Bana da mı vuracaksın yoksa? Ha? Beni de mi döveceksin? Defol git. Git değerli işlerini yap. Babalık yapmayı bilmiyorsun bari anladığın işleri yap! Gel oğlum, biz senin yarana pansuman yapalım tamam mı? Kurban olurum ben senin gözünden akan bir damla yaşa.

AienkienHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin