Aaron Cornelius

27 13 3
                                    

Bugün dünya için oldukça küçük ama benim için devasa bir gün. Çok sevgili arkadaşım @gimme_art'ın yaptığı mükemmel, yeni kapağı kullanacağım kitapta bundan sonra. Gereğinden fazla büyüyen bu şakada hiçbir zaman desteğini esirgemediğin için ne kadar teşekkür etsem az. <3

Kendini ciddi anlamda gergin hissediyordu Aaron ve gördüğü tanıdık yüz her ne hikmetse içine su serpmekten çok, yangını daha da fazla körüklemişti. Direniş bir problem olmadıkça onları bulmakla uğraşmazdı.

Gerçi, tüm dünyanın bir problemi vardı şu sıralar ama Aaron'un içinde, Nicolas'ın buraya gelme nedeni her neyse hayra alamet olmadığına dair oldukça güçlü bir his vardı.

"Bizi nasıl buldun?" diye sordu Camille sarılma faslı bittikten sonra.

"Bir patlama duyduk ve sesin geldiği yöne geldiğimizde arabanın enkazını gördük. Siz olabileceğinizi düşürerek buraya gelmeyi istedim."

"Diğerleriniz nerede? En son hatırladığımda direniş daha kalabalıktı." dedi Johan. Yorgunluğu yeni yeni geçiyor gibiydi.

"En son hatırladığımda senin de iki kolun vardı, zaman değişimi beraberinde getiriyor. Fakat merak etme, direniş hâlâ yeterince kalabalık. Kampımız pek uzakta değil, bizden ayrı kalan kardeşlerimize yardıma gidiyoruz."

"Direniş hep tek parça olarak hayatta kalmıştı. Neden ayrıldılar ki?" diye sordu Camille. Gerginliği yüzünden okunuyordu.

Nicolas derin bir iç çekti. "Olan bitenden hiç haberiniz yok değil mi? Dünya son birkaç günde çok fazla değişti. Ayrı kalanlar ya ufak tefek görevlere çıkmış ya da başka yerleşkelerde yaşayan kardeşlerimizdi,"

Çocuğun yüzü düştü. "Çok kayıp verdik. İyi insanlar öldü ve hayatta kalanların da bu şekilde devam edebileceğinin bir garantisi yok."

Masum insanlar acı çekip duruyordu, kendini suçlamadan edemedi Aaron. Tyafis onun yüzünden bu dünyaya ordularını salmıştı ve bedelini milyarlarca kişi ödüyordu. Üzerine binen suçluluk duygusu kemiklerini kıracaktı sanki.

"Ne kadar uzaktalar, ne kadar daha hayatta kalabilirler?"

"Çok uzakta değiller, kamp yarın kalktığında dört beş saatlik yürüyüş sonrasında onlara ulaşmış oluruz. Fakat öteki sorunun cevabı meçhul." dedi Nicolas. Kelimeler ağzından zorla çıkıyordu sanki.

"Ne demek istiyorsun?"

"Baş Rahip Da'quintin Jones, Archon Laheel ve sayısız yaratıkla dolu bir ordu peşlerinde Aaron, pek şansları yok. Onlara ulaşmakta geç kaldığımız her dakika da şansları azalıyor."

"O zaman neyi bekliyoruz," diye çıkıştı Camille. "Gidelim ve kurtaralım! Göz göre göre ölmelerine izin mi vereceğiz?"

"Adamlarım on iki saatten fazladır yürüyorlar ve tonlarca musibetle karşı karşıya kaldılar. Yorgun askerlerle savaşmak ölüm olur. Bu kadar yaklaşmışken onlar tehlikeye atamam, yarına kadar dayanmak zorundalar."

"Yardım edebiliriz belki ama uğraşmamız gereken bir Baş Rahibe var," dedi Grace. "Fakat bir yolu olmalı!"

"Yardım istemiyoruz. Delphine kesinlikle bizimle gelmemenizi ve göreve devam etmenizi söyledi."

Delphine'in sadece ismini duyunca bile Camille'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Oradan ayrıldıklarından beri büyükannesinden bir haber almamıştı.

"O iyi mi?" dedi kız kekeleyerek.

"Celine siz gittiğinizden beri görünmedi, Delphine'in buralarda durması daha uygunmuş. Ha, bu arada, eğer seni bulursam bunu vermemi istedi Camille."

Direniş Serisi: PiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin