13

64 7 9
                                    

Artık bitirmek istiyorum bu kitabı.

-

Zamanla alıştığım hastane odasından ayrıldığım için hiçbir üzüntü hissetmiyordum.

Olması gereken de buydu zaten. Yanımda kimse yoktu, olmasındı da. Jongin ile konuşmuş, bir nebze de hafızamı yerine getirecek şeyleri anlatmıştı bana. ''Hafif'' olarak adlandırılan kazam yüzünden 2.5 aydır hastanede yatarken bazı şeyleri hatırlamamam aptallık olurdu zaten. Düşünüyordum bazen, ağır bir kaza geçirseydim ne kadar kalırdım acaba diye. 

Beni çok yormuştu bu serüven. Tüm bu olanlar, konuşanlar, kişiler ve ben. Kendimden bile yorulmuştum. Yoongi denilen adamı görmemiştim hiç bu süreç içerisinde. Merak etmiyordum da. 

Benimle oynayan biri gibi görünüyordu. Jongin daha çok değer veriyordu bana. Bu yüzden onu unutmayı seçmiştim. Jongin'in pişmanlığı her halinden belli oluyordu, kazadan hemen önce düşünmek için zaman ver dediğim şeyi yeterince düşünmüş ve bunun sonucunda da onu affederek arkadaş kalmaya karar vermiştim. 

Chaeyoung hala kimden hoşlandığını söylememişti. Lisa ve Chanyeol okulun bitmesini beklemeden sözlenmişti. Ya sevgileri çok güçlüydü, ya da gençliklerinin baharında evlenmeyi düşünecek kadar aptaldılar, bunu da umursamamayı seçmiştim. 

Annem ve babam bu süreç içerisinde en çok yanımda olan kişiydiler. İntihar etmediğime inanmışlardı. O anki sinir ve duygusal çöküşle kaza yaptığım anlaşıldığı için rahatlamıştım. Yine de unutmayı seçtiğim kişiyi arıyordu kalbim, benden bağımsız. 

Yavaşça geçirdim kollarımdan ceketi ve çıktım dışarı. Annemle babam bu halde tek çıkamayacağımı ve yanımda birilerinin olması gerektiğini söyleyip gelmek istemişlerdi. Ben ise onlara Lisa ve chanyeol'ün benimle olacağıyla ilgili ufak bir yalan söylemiştim. 

''Arkadaşların nerede Jennie?'' Diyen doktoruma göz devirmek istesem de yapmamıştım.

''Yolda bekliyorlar, oradan alacaklar beni.'' Diyerek geçiştirmiştim. 

Son kez dönüp bakma gereği bile duymadığım hastaneden çıktığımda, çıkmadan hemen önce aradığım taksi kapının önünde beni bekliyordu. 

Üzerimde hissettiğim gözlere baktığımda hiç beklemediğim bir tepkiyle karşılaşmıştım. 

Yalanımı fark etmesine rağmen gülümseyen doktorum beni her zamanki gibi şaşırtmayı başarmıştı. Vakit kaybetmeden aynı şekilde tepki vererek taksiye binmiş ve uzun zamandır aklımda olan yerden bahsetmeye çalışmıştım taksiciye. 

Tam adresi bilmediğimden adını unuttuğu şarkıyı google'da aratan kişilere benzer şekilde adresi anlatmaya çalışıyordum. 

''Abla, ben senin demek istediğini anladım da, orası uzun zamandır kapalı olan bir yer. Yani kimse çalışmıyor orada emin misin orası olduğundan?'' Hatırladığım yerde bir sürü çalışan vardı, ama bana yalan söylenmişti. Büyük ihtimalle yine oltaya getirilmiştim ve bunu şimdi fark ediyordum. Kaza beni zekileştirmişti. 

''Evet, eminim.. Oraya gidelim lütfen.'' Adamın yapacak başka bir şeyi kalmadığından mecbur beni götürmeye başlamıştı. 

Hafızamın bana kattığı bir diğer yer de orasıydı işte. O lüks şirketi hatırlıyordum en çok. Bana eşlik eden bir kaç kişi de vardı zihnimde. Belki diyordum, belki oraya gidersem hafızamı komple kazanabilirdim. Tekrar eskisi gibi olabilirdim. 

-

Karşımda ambalajlarla kaplanmış, inşaat yeri gibi duran binaya bakıyordum öylece. Buraya daha önce geldiğimden adım kadar emindim. 

Biri var mı, yok mu diye iki bakış attım etrafa. Kimsenin olmadığına kanaat getirdikten sonra yavaşça adımladım içeriye. Silik bir kaç görüntü geldi gözümün önüne, ayaklarım benden bağımsız hareket etti. Sanki ezbere bildiğim bir yolu yürür gibiydim. 

Bir odaya girdim, diğer yerlerden çok daha pis bir odaydı burası. Masanın üstü tozlarla kaplıydı. Sanki bir anda terk edilmiş gibi duran bu odada insana dair tek iz, masada bir bardak çay ve çerçeve olmasıydı. Yavaşça yaklaştım ve hafızamı komple yerine getireceğinden bihaber, çerçeveyi elime aldım.

Anlık kapıldığım dejavu beni içine çekerken, ben bu odada olan anılarımı hatırladım. Tıpkı böyle tutmuş, böyle şok olmuştum bu çerçeveye bakarken. Buna benzer kıyafetler giyiyordum ve böyle yalnızdım bu odada. Böyle kandırılmıştım, böyle aşağılanmıştım. Böyle hiçe sayılmış, böyle aptal yerine konmuştum. 

Ben böyle öldürülmüştüm ve herkes buna göz yummuştu. 

Çok gereksiz uzattım bu kitabı aptal gibi. 1 saatlik filmi bile 12 bölüme sığdırdım da bir kaç dakikalık klibi 17 bölümde bitiremedim. 

Bu kadar beklettiğim için üzgünüm. 

Diğer bölüm final, sanırım. 

𝐋𝐲𝐢𝐧𝐠 𝐋𝐨𝐯𝐞𝐫 | MYG • KJNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin