Grace Radiant

28 12 6
                                    

"Tamam," dedi Brehana. "Bu biraz canını yakacak ama dayanmaya çalış."

Johan gülümsedi acı içinde. "Son üç saattir 'biraz' yanıyor zaten. Kılıcımdan metal bir kol yapmak kimin fikriydi?"

"Senin, unuttun mu," diye sordu Grace. "Sakin ol Kış Askeri, fazla kalmadı. Hem normal bir koldan çok daha dayanaklı ve yapımı çok daha hızlı oluyor, öyle değil mi anne?"

"Evet evet," diye geçiştirdi kadın kolun dış iskeleti bittiğinde. "Şimdi bir miktar enerjinin kolundaki sinirlermiş gibi davranmasını sağlayacağım bu biraz-"

"Dur tahmin edeyim; acıtacak mı?"

Tanrıça göz kırpıp elinde oluşan bir ışık hüzmesini kolun içine tıkıştırmaya başladı. "Çabuk öğreniyorsun."

Johan kadının işi bitene kadar avazı çıktığı kadar bağırdı. Ardından bağırmanın yerini derin nefesler ve ufak kıkırdamalar aldı. Çocuğun başından kalkıp eserine baktı Brehana. "Dene bakalım, hareket ettirebiliyor musun?"

Parmaklarını oynattı, ilk birkaç denemesine parmaklarını oynatmak denemezdi. Daha çok ufak kütükleri andırıyordu ama pek de zaman geçmeden kolun tamamını hareket ettirebilmeye başladı. "Bu, çok garip. Aynı..."

"Aynı ne, kolun gibi mi?"

"Komik kızsın Grace," dedi çocuk koltuğun gerisine doğru yaslanıp. "Keşke diğerleri de görseydi."

Grace ofladı. Seçimlerinden dolayı cidden arkadaşlarına kızıyordu. Burada kalıp hayatlarına devam etseler ne olurdu ki? Dünya zaten her zaman bir bok çukuru olmuştu, ha Tyafis içine ediyordu, ha insanlar.

Johan tekrar doğruldu. "Özür dilerim, seni üzmek istemedim. Fakat biliyorsun, onlar..."

"Biliyorum biliyorum," dedi Grace. "Ben de onları senin kadar özlüyorum, daha yeni gitmiş olmalarına rağmen."

"En azından ne durumda olduklarını görmemizi sağlayacak bir şeyin var mı Brehana," diye sordu Johan. "Farkındayım şu sıralar çok fazla şey istiyorum ama..."

"Ben bir tanrıçayım çocuğum, benim için fazla diye bir şey yok."

"Bu olabilir demek mi?"

Kadın gözlerini devirdi. "Birkaç habercimi yolladım. Göklerde dolaşıp bana bilgi getirecekler, iki saat içerisinde olanı biteni öğreniriz,"

"Fakat," dedi Brehana ayağa kalkarken. "Kardeşimle karşı karşıya olduklarını unutmayın, ben olsam pek fazla umutlanmazdım. Üzgünüm, ne kadar erken kabul ederseniz o kadar iyi."

Kadının dedikleri Grace'in içine oturdu. Aaron ve Camille'in verdiği karar salakça olabilirdi ama bu, kızın onlara daha az önem vermesini sağlamazdı. Orada olmadığı için ikisinden birinin başına bir şey gelirse kendini asla affetmezdi Grace.

Johan yerinden kalkıp yeni koluyla kızın sırtını sıvazladı. "Endişelenme, ikisini de doğru tanıyorsam başlarına kolay kolay bir şey gelmez."

"Umalım da öyle olsun," diye mırıldandı kız annesi kulübeden çıktığında. "Yoksa işimiz iş..."

Ardından Grace, Johan ve Fenrir'le aynı dört duvar içinde, annesinin dönmesini beklediği saatler boyunca burada kalma kararını iyice düşündü; burada geçireceği elli yılı aşkın süre boyunca, ki bir tanrıça olmasının bu duruma olan etkisi şu an için meçhuldü, hayatının son derece konforlu olacağı garantisinin yanı sıra bir o kadar da tekdüze olacaktı. Kendini bildi bileli hayatı için savaşması gerekmişti ve bazı alışkanlıklar cidden zor ölüyordu.

Direniş Serisi: PiyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin