yeni senaryo, tamamen farklı bir partner.

236 28 17
                                    

Instagram üzerinden yazdığım kurguyu ani bir karar ile, (rüyamda kendimi bu yazıyı wattyde yazarken gördüm (?)) buraya taşıdım. Umarım tutar, hevesle başladığım bir kurgu.

Buraya başlama tarihinizi bırakın!

Çok özel birine ithafen.

"Sen beni dinlemiyor musun?"

Yanımdaki adını bile bilmediğim meslektaşlarımdan birinin, sitemle dediği şeye karşı gözlerimi dikizlediğim esmer adamdan çekip yüzüme sahte ve  küçük bir tebessüm yerleştirerek dediği ile ilgilendiğimi(!) belirtmek adına yönelttiği soruya

"Dinliyorum tâbii, olur mu hiç öyle şey?"

diye cevap verdim. Memnun olacak ki, konuştuğu konuya geri dönmüş, ve heyecanla devamını anlatmaya başlamıştı. Sanki girdiği setlerdeki klasik anıları ilgimi çekiyordu da. Neyse.
Şuan ilgi odağımda olan başka bir şey vardı.

Biri.

İçeri girdiği andan beri,
şuan içinde bulunduğum doğum günü yemeğinin sahibine küçük bir paket ile yakınlaşmış, kocaman gülümsemiş -sanki sadece bana aitmiş de başkasına göstermesini istemiyormuş gibi  adını dahi bilmediğim yabancının derin çukurlarını, nedensizce doğum günü olan arkadaşımdan kıskanmıştım.-  ve ondan sonra derin bir sohbete dalmışlardı.

Dakikalar geçerken, yanlarına birkaç kişi daha gelmiş, konuya bir şekilde dahil olmuştu lâkin benim gözlerim hâlâ o konuşurken, konu eğlenceli olacak ki kahkaha attığında belirgen çukurlarında kalmıştı. Bir kas eksikliğinin yakıştığı tek adam falandı galiba. Yüzüne, esmer tenine, tarzına, hareketlerine çok yakışıyordu..
Keşke kendime daha fazla özenseydim diye geçirdim içimden, gayet bakımlı biriyim lakin bugünün öylesine bir yemek olacağını düşündüğümden sade bir görünüme sahiptim. O da öyle, ama yine de göz kamaştırıcı gözüküyordu.. Eğer benim sektörümden olsaydı kesinlikle tanırdım, lakin hiç rastlamamıştım. Sosyal medya da bile. Belki de normal bir insandır diye geçirmek isterdim aklımdan ama burada öyle biri yoktu. Hepsi bilinen kişilerdi..

Tahminimce 15 dakikanın ardından herkes masaya yerleşmiş ve herkesin midesine inen bir-iki lokmanın ardından Jake ayağa kalkmıştı. Elindeki şampanya kadehini öne uzatarak, teşekkür konuşması gibi bir şeyler söylemiş, herkes gülerek aynı onun gibi, ama oturdukları yerden kadehlerini öne doğru kaldırmış, ardından konudan bağımsız gibi tekrar birbirleri ile olan konuşmalarına dönmüştüler. Kendisi tam önümde oturuyordu, ve bu süre içinde bir kaç kez göz teması kurmuş, hatta bir birimize gülümsemiştik.

"Kim Seokjin, değil mi? Pek yeni yapımları izlemeyi sevmesem bile sizin bulunduklarınız bir başka geliyor,  büyük bir hayranınızım. Ve eğer özel fan buluşmaları kenarında imza veriyorsanız almak isterim, aksi takdirde buluşmayı da bekleyebilirim."

Artık konu açmalıyım diye düşünürken, tam karşımdan bana yöneltilen soru ile duraksamıştım. Başımı kaldırıp bana gülümseyen ve bir cevap bekleyen gözlere bakınca, sanki ceset görüp donmuş gibiydim. Bir saate yakındır "acaba tavlayabilir miyim?" diye düşündüğüm kişi, hayranım olduğunu hiç çekinmeden dile getirmişti. ÜSTELİK BENDEN İMZA DA İSTEMİŞTİ!

"Şey, rahatsız ettiysem üzgünüm, konuşmak zorunda değiliz.."

Hâlâ bir cevap alamadığı için beni yanlış anlayıp ciddi bir ifadeye bürünerek arkaya yaslandı.

"Hayır hayır, ne rahatsız etmesi? Sadece biraz şaşırdım, öncelikle evet tâbii ki imza verebilirim. Hatta seve seve veririm," kıkırdamış, onun da rahatlayan yüz ifadesi ile kıkırdamasına sebep olmuştum. "sizin adınız nedir?"

"Kim Namjoon, sadece Joon diye seslene bilirsiniz ve um 'siz' yerine 'sen' diye konuşsak, bir problem olur mu?"
Bir gülümseme daha sunmuştum çekinerek sorduğu soru ile. Bu gece daha çok gülümseyecektim zannımca.

Sadece çok kısa bir sürede ajan olduğunu, hatta sıklıkla insan öldürdüğünü, -evet bu biraz korkutucuydu- ve gizli kalmayı sevdiğini, zorunda olduğunu söyledi. Bu yüzdenmiş ona rastlamama sebebim, yoksa shiplerdiler yani fanlarım. Ben olsam shiplerdim yani ne yalan yakışıyoru- öhm. Kendisi hem de son zamanlarda ortaya çıkan şair ve yazarların gizli veya açık olarak yazılarını paylaştığı, kısa sürede popüler olan, haliyle benim de sadece okumak için girdiğim J'to adlı sitenin gizli kurucusu ve en sevdiğim yazarıymış. Bu şok ediciydi. Ve bunu bilen sayılı kişilerden olmak, bilirsiniz biraz özel hissettirdi.. evet kabul ediyorum bunu..
Gecenin ortalarına doğru, ikimizde artık ortamdan bunaldığımızda, son dileklerimizi iletip kendimizi ışıklı mekandan atarak, geceye karışmıştık.

Sakin adımlarla hiçbir yere oturmadan hafif esen rüzgar eşliğinde, ara ara bozulan sessizlik ve ona eşlik eden minik kıkırtılar sonucunda bir sahile gelmiştik. Etrafta bir iki çift gözüküyordu, onlar ve biz dışında tamamen yapayalnızdık burada. Onlardan uzak olduğumuz için, ve zaten herkes fısıldar gibi konuştuğu için duyulan tek şey dalgaların sesiydi. Şuan bile az önce bulunduğum partiden daha fazla eğleniyordum. Tam ona dönüp, numarasını alabileceğim bir konu açarken adımın uzaktan seslenmesi ile, refleksle arkama dönmüştüm.

Gördüğüm sima ile derin bir ah çekerken, yanımdaki Namjoon'nun sesini duymuştum hemen.

"Bir sorun var ise halledebilirim?"

Hızlıca iki elimi iki yana sallayıp gülümseyerek "Hayır, hemen geleceğim." cevabını verdim.

Başı ile bir onaylama kazanınca gelen eski sevgilime (!) doğru dönüp hızla ona adımladım.

İşimi halledip, bir kaç sırnaşmadan kurtularak tekrar, çoktan yerde oturan yeni tanıştığım gamzeli esmerin yanına gelince, gözlerinde gördüğüm tek duygu; kıskançlıktı.

Ya da ben, kendi yeni senaryoma kendimi şimdiden çok kaptırmıştım..

Ay çocuk sizi seviyor.
Güzel sabahlar, öğlenler ve geceler.

J'aime Ton Odeur - NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin