0.0

19 4 1
                                    

Öncelikle merhabaaa! Ben deniz Dila. Daha önce bir çok kere yazmaya çalıştım ama hiç biri içime sinmedi. Şimdi yeni bir kurgu için sabırsızlanıyoruuum. Öncelikle belirtmek isterim ki çok fazla değişken ruh hallerine sahibim (terazi burcuyum). Bu yüzden bir öyle bir böyle olabilir. Şimdiden iyi okumalar diliyorum çileklerim.

...

"Asel! Hadi artık! Ağaç olmayı geçtim 3.kuşaktan meyve vermeye başladım."

"Patlama be! Rujumu sürüp geliyorum."

Beklemekten yorulan bedenimi hemen yanımda ki koltuğa attım. Abartısız tam 48 dakikadır bekliyordum. Beklemekten hiç hoşlanmayan biri için emin olun fazla sinir bozucu bir şeydi. Söylene söylene gelen arkadaşıma ters bir bakış atıp ayağa kalktım.

"İki dakika bekleyemedin mi Dila? Bir kere de söylenmeden beklesen ölürsün zaten."

İki dakika mı? Bu kız benimle dalga mı geçiyordu?

"Asel bilmem farkında mısın ama 50 dakikadır hazırlanmanı bekliyorum. Ve sen hâlâ gelmiş söyleniyorsun. İki gramlık dışarı çıkma hevesim vardı onu da aldın ya ne diyeyim sana."

Kirpiklerini kırpıştırarak sevimli olduğunu düşünen- düşünen diyorum çünkü sevimli değildi- bakışlarını gönderdi bana.

"O kadar oldu mu ya, hiç farkında değildim. Ay hadi çıkalım çok eğlenceli olacak!"

"Eminim ki (!) öyle olur."

Çantalarımızı alıp çıktık evden. Yılbaşı gecesiydi bugün, ve Asel hanım yeni yıla evde girmek istemediği için dışarı çıkıyorduk. Lapa lapa kar yağıyordu ve her yer bembeyazdı. Huzur kokuyordu resmen.

"Burak'ı aradın mı canım?"

Asel'in seslenmesiyle bakışlarımı gökyüzünden çekip ona çevirdim.

"Mesaj attım, Ege ile gelirler şimdi."

Burak ve Ege yakın arkadaşlarımızdı. Her yere beraber gittiğimiz gibi bugün de beraberdik. Yaklaşık 5 dakika sonra önümüzde bir araç durdu. Hiç beklemeden direkt bindik, hava yumuşak da olsa içini titretiyordu insanın.

"Hanımlar, yine mükemmelsiniz. Bu gece elimizden bir kaza çıkmaz umarım."

Ege'ye sarılıp söylediği şeye güldüm.

"Sizde çok şıksınız. Umarım bizim de elimizden bir kaza çıkmaz. Bayadır da elim kaşınıyordu biliyor musun? İsabet olur aslında."

Burak dikiz aynasından bakarak konuştu.

"Yine karakolluk oluruz işte fena mı?"

Aklıma gelen anılarla kahkahamı salıverdim.

"Sonra Dila polislerle flörtleşerek bizi çıkarır oradan."

Asel'in gülmekten gözünden yaş gelmeye başlamıştı ve gülücem diye konuşamıyordu. Nefes alamadığını düşünmeye başlamıştım. Çünkü bu haliyle şuan can çekişen bir balığa benziyordu.

"Dila kurtar bizi nolur, diye ağlayan da bendim zaten değil mi Ege?"

"Aman be sultanım, güzelliğine karşı koymak mümkün olmadığı için bizi kurtaracak tek kişi sendin."

Ona öpücük atıp başımı cama yasladım. Dışarısı o kadar güzeldi ki...

5-10 dakika sessiz bir yolculuğun sonunda gideceğimiz mekana gelmiştik. Yeni açıldığı için kapı önü kalabalıktı. Buranın sahibi Burak'ın arkadaşının olduğu için yerimiz çoktan hazırdı. İçeri girip montlarımızı girişteki askılığa astık. Üst kata çıkıp oturduk. Canlı müzik henüz başlamamıştı. Onun yerine slow bir müzik çalıyordu.

QuerenciaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin