Bölüm 36

254 24 0
                                    

MERHABA ARKADAŞLAR. YENİ BİR BÖLÜMLE YİNE BERABERİZ . YORUM YAPMAYI VE OY VERMEYİ UNUTMAYALIM LÜTFEN  :)  İYİ OKUMALAR 🖤

UHRA=  Bak bak bak benim küçük tilkim büyümüşte halkına önderlik ediyormuş." Hayırdır bizi kontrole mi geldiniz küçük tilki". Karşımdaki ufaklık yani benim için hep öyle kalacaktı. Şimdi büyümüş halkına lider olmuştu. Eğilerek bizi selamladıktan sonra " kraliçem buradan çok uzak olmayan bir yerde yaşıyoruz dumanları görünce gelip bir bakmak istedik" dedi. Başımı onaylamaz şekilde sallayarak " resmiyete gerek yok küçük tilkim teyze demen yeterli" diyerek nehre bir adım daha yaklaştım.

Küçük tilkim yani Amil kız kardeşimin biricik tek kızıydı. Amil'in babasıyla görüştükleri zamanların meyvesiydi. Amil dünyaya geldiğinde bizim değil de babasının bütün özelliklerini taşıdığını anladığım gibi onu babasına götürmüştüm. O bir kitsuneydi ve onlarla büyümesi daha doğruydu. Bizim yanımızda kalsaydı kendini ve güçlerini keşfedemezdi.

Kardeşim onu doğurduktan sonra bu dünyaya gözlerini kapatırken onu özlemeyeyim diye yerine Amil'i bırakmıştı sanki. Çünkü görünüş olarak annesinin aynısıydı. Küçük tilkim bana kardeşimin emanetiydi. Her mevsim değişimlerinde beni görmeye gelirdi Amil ve bende onu o bilmese de uzaktan gözlemeyi hiç bırakmamıştım.

Nehrin diğer yakasında yaşadığını tabi ki biliyordum ama kitsuneler kendilerini göstermeyi pek sevmedikleri için şuan karşımda onu görmeyi hiç beklemiyordum. "Teyze iznin olursa yanına gelmek isterim" derken ki yüzündeki gülüşe takılı kaldı bakışlarım. Sanki karşımda kızı değil de kendi duruyordu Akşin'in. Başımla onu onayladım, onun gibi bende özlemiştim onu çünkü. Canımın yarısının bir tanesiydi o.

Nehrin karşısına nasıl geçeceklerini merak ettiğim için onları izlemeye başladım. Benimle beraber yanımdaki herkeste bu yabancı topluluğu pür dikkat izliyordu. Amil'in işaret vermesiyle yanındakilerden bir kısmı arkalarındaki ormandan taşıdıkları salları nehre bıraktı. Sallara binerek yanımıza kısa sürede geldiler. 

Kurtlar bu muhteşem varlıkları çok dikkatli izliyorlardı. Belki de ömürleri boyunca ilk defa görüyorlardı. Kitsuneler göz önünde olmayı sevmedikleri için kendilerini dış dünyadan saklarlardı. Güçsüz oldukları veya kendilerini koruyamadıkları için değil, sadece kendi kurdukları düzenlerinde sorunsuz savaşsız yaşamayı seçtikleri için. Yoksa kitsuneler savaşçı bir ırktılar. Bu bilgilerden fazlasını bende bilmiyordum doğrusu, onlar bu dünyanın saklı varlıklarıydı.

Ama sanırım benim küçük tilkim bu düzeni değiştirmeye niyetliydi. Öyle olmasa uzaktan kendilerini göstermeden bizi izlerlerdi sadece. Amil'i herkesle tanıştırdıktan sonra benim ve Ezra'nın kaldığı barakanın önünde oturduk. Biz kendi aramızda sohbet ederken yanımıza hiç gelmeyen Aysa küçük tilkimin dikkatini çekmişti ki sordu.

"Teyze şu güzel ama bi o kadar da üzgün kadın kim ?" . Ona Aysa' nın kim olduğunu, buraya neden geldiğimizi ve başımıza   gelenleri anlattım. Beni kolumdan hafifçe çekerek kaldırdı ve kendiyle beraber Aysa' nın yanına sürükledi. Sanırım onunla da şahsen tanışmak istiyordu.

AYSA= Gelen adım seslerini duyduğumda Kamran da olan bakışlarımı zorla oraya çevirdim. Uhra ve genç bir kadın gelip tam karşımda durdu. Genç kadının aynı benim gibi beyaz saçları ve daha önce hiç görmediğim gri gözleri vardı. Genç kadın hafifçe eğilerek beni selamladıktan sonra " merhaba prenses ben Uhra' nın yeğeni ve kitsunelerin prensesi Amil, eğer iznin olursa eşinin yaralarına bir de ben bakmak isterim" dedi.

Davranışı ve yaklaşımı hoşuma gitmişti ve tabi ki bakabilirdi. Ama yine de içimden geçenleri söylemeden edemezdim. "Tabi bakabilirsin prenses ama yaşlı büyücü ve nemf kraliçesinin yapamadığı neyi yapmayı düşünüyorsun" Evet biraz kaba konuşmuş olabilirdim ama bende çok gergin, üzgün ve sinirliydim.

Gecenin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin