Korhan, babasının onun fikrini almadan planladıkları evliliği duyduğunda çılgına döndü.
"Baba sen ne dersin?"
"Oğul hemen ters çıkma. Bir otur düşün."
"Neyi düşüneyim baba. Hiç tanımadığım bir kızla sırf sen istedin diye evlenmem."
"Oğul, ben ve ananda birbirimizi tanımıyorduk. Hemen kestirip atma."
"Baba kaç yılındayız. Böyle bir şey mi kaldı?"
"Nesi varmış bunun. Hem Rasim ağa benim askerlik arkadaşım hem de Diyarbakır'ın önemli aşiretlerinden aileler bizim işimize gelir."
"Evlilikten bahsediyoruz. Ben sevmediğim biri ile hayat geçiremem. Hele çıkarlarım için birini kullanmam."
"Buraların ağası olmak istiyorsan böyle bir güce nasıl hayır dersin?"
"Ağalık sizin olsun. Ben sırf ağa olmak için böyle bir şey istemiyorum. Bu konu burda kapandı. Nokta. "
"Böyle kestirip atılcak bir konu değil. Aklını başına topla oğul. Eğer birine sevdalandıysan orasını bilmem ama ailenin geleceğini düşün."
"Ben ailemin geleceğini düşünüyorum ve bu konu bir daha açılmasın" diyerek sinirle odadan da konaktan da çıktı. Ailesinin iyiliği için elinden geleni bu yaşına kadar yaptı. Babası ne derse bu yaşına kadar onu yaptı ama sırf önde gelen aile oldukları için sevdasını kenara nasıl atabilirdi. Babası bunu nasıl sormazdı? Hiç mi fikrinin bir önemi yoktu. Sevmediği bir kadınla hayatı nasıl geçirirdi? Azra'nın geleceğinde karısı olmamasını düşünmek onun sinirlenmesine yeterken bir de babasının istediği daha çok öfkelenmesine sebep oluyordu. Korhan öfkesini söndürebilmek için tüm gün kendini işine verdi. Bu konu yüzünden sabah acele evden çıkmıştı. Azra'nın yüzünü dahi görememişti. Zaten arkadaşının isteme gününden bu yana hiç görememişti. 1 haftadır çok çalışıyor ancak herkes uyuduktan sonra konağa dönüyordu. Azra'ya ayrı kızgındı. Nerdeyse her gün mesaj atmıştı. Günaydın, iyi geceler, nasılsın ve türevi bir sürü mesaj atmıştı. Fakat Azra bir tanesine bile cevap vermedi. Sabahları evden çıkarken görme umuduyla bir bahane ile mutfağa uğruyordu ama o gidene kadar odasından çıkmadığına emindi. Korhan onu rahatsız ettiğini düşündüğü için 2 gündür mesaj atmadı ya da mutfağa girip kimseye sormadı. Bu durum aklını karıştırmıştı. Bugün erken çıkıp bir yolunu bulup Azra ile konuşmalıydı. Eğer onu rahatsız ettiyse en azından bilmeliydi. Hızlı hızlı önündeki dosyaları halletmeye çabalıyordu. Saat öğleden sonra 5'i bulduğunda artık dayanamamıştı. Şirketten konağa doğru yola çıktı. Konağın önüne geldiğinde 2-3 tane tanımadığı araç olduğunu gördü. Plakların Diyabakır olduğunu gördüğünde içinden babasının sabah bahsettiği konu ile alakası olmaması için içinden dua etti. Konağın girişindeki adamlarını gördüğünde onlara sordu.
"Kim geldi?"
"Ağam Diyarbakır'dan Hamit ağanın askerlik arkadaşı geldi."
Bunu duyduğunda babasının yine kafasına eseni yaptığı için sinirlendi. Korhan'nın hayatına Korhan hariç herkes karar veriyordu. Bir hışımla içeri girdi. Merdivenlerden çıktığında misafirler ile kaynaşmış anne ve babasını gördü. İcap gereği gelen misafire selam verdi.
"Oğul erken gelmişsin." Babasına imalı bir şekilde bakıp cevap verdi.
"Öyle gerekti."
Babası onun sinirli olduğunu anladığında sözde ortamı yumuşatmak için misafirlere kendisini tanıttı. Daha doğrusu görücüye çıkarttı.
"Rasim bak bu benim en büyük oğlum Korhan" dediğinde adam öncelikle Korhan'ı süzdü ve memnun olmuş bir ifade ile baktı.
"Maşallah pek yiğitmiş."
"Öyledir öyledir."
Babası ve Rasim ağa kendi arasında konuşurken Azra'nın merdivenlerden çıktığını gördü. Bir anlığına göz göze geldiler. Azra'nın gözündeki hayalkırıklığını gördüğünde bu durumdan haberdar olduğunu anladı. İçinden küfürler etti. Mesajlarına cevap vermeme sebebini anlamıştı. Bir an önce kendini açıklaması gerektiğini biliyordu. Yoksa onu kaybedecekti.
"İzninizle ben bir odama çıkayım." dediğinde sohbet eden adamlar kafa sallamakla yetindiler.
Yukarı çıktığında gözleri Azra'yı arıyordu. Misafir odasının birinden çıktığında Korhan'ı gördü. İlk önce olduğu yerde kaldı. Sonrasında hiçbir şey demeden aşağıya inmek için hareket ettiğinde Korhan onu kolundan kavradı.
"Azra konuşabilir miyiz?"
"Korhan abi ne konuşacağız? Hem işim var."
"He. En başa dönmediğimiz kalmıştı. Beni bir dinlesen her şeyi anlayacaksın."
"Benim bir şey anlamama gerek yok abi "
Azra'nın abiyi bastırarak söylemesi sinirlerine dokunuyordu. Bir dinlese her şey çözülecek ama inat ediyor.
"Azra'cım 2 dk sadece konuşalım."
"Aşağıda işim var abi" dediğinde Korhan daha fazla dayanamadı.
"Başlatma şimdi abine!" Azra'yı tutuğu kolundan çok sert olmadan arka tarafta kullanılmayan balkona doğru götürdü. En rahat olabilecekleri tek yer orasıydı.
"2 dk dinleyeceksin."
"Dinlemek istemiyorum."
"Sus ve dinle. Tek istediğim bu. Bitirdiğimde hala fikrin değişmezse seni rahatsız etmem." dediğinde Azra bir dakika düşünür gibi yaptı.
"Peki. madem açıklama yapma gereği hissediyorsun. Yap."
"Bu gelen kızla alakalı ne duyduysan. Ben bilmiyordum. Babam kendi kafasında planlamış. Arkadaşı da aynı şeyi düşünüyor galiba. Neyse ben babama başkasını sevdiğimi ima ettim ve istemediğimi açık açık söyledim. Yani benden uzaklaşmana değecek biri değil."
"Bu beni ilgilendirmiyor. Hem siz babanıza hayır diyemezsiniz."
"Söyledim diyorum."
"Şimdilik söylediniz. Bu insanlar buraya boşuna gelmedi. Hem o kız sizi seviyor."
"Tanımadığı birini nasıl sevebilir?"
"Tanıyormuş."
"Nasıl?"
"Üniversiteden."
"Ben hatırlamıyordum bile. O beni seviyor diye ben sevmediğim biriyle evlenmem."
"Sonuçta sizin için en uygun olan kişi o kız."
"Benim için tek uygun olan kişi sevdiğim kişi."
"O zaman bu konu sevdiğiniz kişiyi ilgilendirir. Bana açıklama yapmayın."
"Azra o kişinin sen olduğunu biliyorsun. Neden böyle davranıyorsun?"
"Beni sevmeniz sizin sorununuz."
"Sen beni seviyor musun peki?"
"Azra kızım nerdesin? Aşağıda işimiz var. Azra!!"
"Beni çağırıyorlar" diyerek bu sorudan kaçmaya çalışan kızın kolunu son anda Korhan yakaladı.
"Bu sorunun cevabını öğreneceğim" dediğinde Azra kolunu kurtarıp kaçmıştı. Azra aşağıya indiğinde bu soruyu 1 haftadır kendisine sorduğu ve cevabını bilmediğini düşünüyordu. Evet bir şeyler hissediyordu. Bunun sevgi olup olmadığını bilmiyordu. Hayatında ilk defa bir erkek onunla ilgilenmişti. Bunun heves olabileceğini düşünüyordu. Eğer umut verirse Korhan'nın deli gibi davranacağını biliyordu. Adamın cesaretinin ne denli kuvvetli olduğunu biliyordu. Eğer bir kere seviyorum derse bundan dönüş olmayacağını biliyordu. Ne istediğini ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu.
Akşam hızlı geçmişti. Kalabalık olduğu için Azra durmadan ordan oraya koşturdu. Yemekler yendi. Çaylar ve kahveler içildi. Herkes uykuya çekildiğinde Azra yorgunlukla bir nefes aldı. Tam yatağına oturduğunda Korhan'dan mesaj geldi.
-Korhan-
Bahçeye gelir misin?Azra hayatını tamamen değiştirecek kararını söyleyecekti. Bundan emin değildi. Kimin iyiliğini düşünmeliydi. Bilmiyordu. Tek yapmak istediği Korhan'nın ve kendisinin bu karardan pişman olmamasıydı. Bahçeye çıktığında onu bekleyen adamı gördü. Yanına yaklaştığında kalbi deli gibi atıyordu.
"Evet. Cevabın nedir?"
Bu söyleyeceklerine sonradan deli gibi üzüleceğini biliyordu. Sakin kalmaya çalışarak konuştu.
"Özür dilerim. Ben sizi sevmiyorum ya da hoşlanmıyorum. Hatta attığınız mesajlar, bakışlarınız, bana yardım etmeniz bile beni rahatsız ediyor. Bundan sonra zorunlu ihtiyaçlarınız olmadığı sürece benimle konuşmazsanız sevinirim" diyerek arkasında hayallerini yıktığı adamı bırakarak odasına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğimde Umut
RomanceGençlik aşkına kavuşmaya çalışan bir adam ve onun aşkının anlayamayacak kadar aşkın acemisi bir kadının hikayesi. Korhan'nın memleketine geri dönmesiyle Azra'nın hayatının nasıl değişebilir. Azra yıllardır herkese karşı koruduğu kalbini Korhan için...