1

562 52 8
                                    

Texas, Boerne 1994

"Babasının gerçekten de sik kafalı birisi olduğunu duydum. Adam alkolik ve her gece karısını dövüyor.."

Gülüp elimdeki sigarayı söndürdüm ve ayaklarımı masanın üstüne attım.

"Bizi ilgilendirmez, değil mi?" göz devirip başını salladı.

Oysaki benimle bu tür konular hakkında konuşmak istediğini biliyordum.

"Hey, Elsie!"

"Hadi, sevgilini bekletme." gözlerime mavi iri gözleriyle bakıp dudağını büzdü. Buradan ayrılmak istiyormuş gibi gözükmüyordu.

"Tamam, ama bir yere kaybolma."

Gülümseyip elimi 'git' dercesine havada salladım.

Tam adımını atmışken duraksadı ve yüzünü tekrardan bana çevirdi.

"Peter akşam üstü takılırız ve gün batımını izleriz demişti. Biz gelene kadar hazırlan."

Bu sefer göz deviren taraf bendim.

"Ah, tamam. Git hadi."

Kocaman gülümseyip sarı saçlarını savurdu.

O gidene kadar olduğum yerde bir süre daha oturmuş ve yeni bir dal daha yakmıştım. Canım sıkıldığında ise biraz ötedeki kırmızı elektro gitarı kucağıma almış ve kablosunu amfiye takmıştım.

Yavaş bir ritimle çalıyor ve tutturduğum ritimden çıkmıyordum.

Huzur dedikleri şey bu olsa gerekti.

Gitarım ve ben.

Asla ayrılmayan ikili.

Sigarayı küllüğe koyup ritmi biraz daha değiştirdim. Şimdi gitarın sesi daha fazla duyuluyordu.

Nerede olduğum fark etmezdi. Ben her yerde, her vakit çalabilirdim.

"Kapat şu lanet olasıca şeyi Lalisa!"

Çalamadığım zamanlarda oluyordu tabii.

Kendi kendime gülüp çalmayı bıraktım ve ayağa kalktım. Bayan Milburn'ü rahatsız etmek isteyeceğim son şey olurdu sanırım.

Elsie yokken daire daha da sıkıcıydı. Bazen onca yaşlı insanın arasına hapsolmuş gibi hissediyordum.

Burası oldukça küçük bir kasabaydı ve mümkün olduğu kadar kısa bir sürede buradan çekip gitmiş olmalıydım.

Belki Los Angles'a, ha?

Ünlü bir gitarist olup gruplardan birinde çıkış yapmak fena olmazdı.

Yani en büyük hayalim aslında buydu desek daha doğru olur.

Kapının sert bir şekilde yumruklanmasıyla yerimde sıçramış ve sütyenle kalmamak için üstüme siyah dar bir atlet geçirmiştim.

Muhtemelen Elsie prezervatif almayı unutmuştu. Sex düşkünü bir arkadaşa sahip olmak bazen gerçekten de zorlayıcı olabiliyordu.

Masadan bir paket elime geçirip kapıyı açtığımda, paketi havaya kaldırdım ve salladım.

"Bunu mu unut-" fakat karşımda ne Elsie, ne de sevgilisi Peter vardı.

Pizza söylediğimizi hatırlamıyordum?

Karşımda duran, benim yaşıtlarımda olduğunu tahmin ettiğim çocukla bakışırken gözlerini elime çıkardı.

Rezil olmuştum, sanırım.

"Pizza siparişiniz efendim." gözlerimi kaçırıp gülümsemeye çalıştım.

"Yanlış daire." ve kapıyı suratına kapattım.

Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama o an için en doğru seçenek bu gibi gözükmüştü.

"Adreste daire 8 yazıyor, burası değil mi?"

Elsie söylemiş olabilir miydi? Fakat şu anda bunun bir önemi yoktu.

Kapıyı tekrardan açmış ve pakedi ani bir hızla elinden çekip almıştım. Cebimden çıkardığım doları da resmen yüzüne fırladığımda kapıyı yüzüne yine kapamıştım.

Neye uğradığını şaşırmış olmalıydı.

"Nezaketiniz için teşekkürler efendim, iyi günler."

Tanrı'm, daha ne kadar kötü olabilirdi?

Adım sesleri uzaklaştığında yere çöküp sırtımı kapıya yasladım. Utançla kutuyu açıp pizzanın yarısını bir bütün olarak ağzıma atmıştım.

Tadı mükemmeldi.

Dayanamayıp diğer yarısını da yemeye başladım.

Elsie'ye teşekkür etmeliydim.

Sarcasm • TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin