Önce kadınları aldılar, sonra da bizi, ama nereye gittiğimizi bilmiyorduk. Bir yerden bir yere savruluyorduk. Ama çok yakında öğrenecek gibiyiz.
Çok geçmeden bizi eski harabe bir binanın içine koydular. Bina tahminen on katlıydı. Eski, terk edilmiş etrafı kapalı bir inşaat alanıydı.
Biz şaşkınca etrafa bakarken, bir kat yukarı çıkıp geniş bir alana yerleştik. Önce herkesi sıkı bir denetim altına aldılar. Sonra sağlık durumumuzu inceleyip iyi olduğumuza dair kontrolleri yaparak bu şekilde elediler.
Herşey tamamen bittikten sonra yüzü yaralı olan bir adam içeri girerek sırada yürümeye başladı. Bizde asker koğuşu gibi sıraya dizilip olacakları beklemeye başladık." Uzun bir süre burada kalacaksınız, hazır olduğunuzda farklı görevler yapmak üzere farklı yerlere ayrılacaksınız. Bu zamana kadar aklınızı başınıza alsanız iyi olur. Canımızı sıkmazsanız iyi olur. Yoksa geldiğiniz cehenneme geri dönebilirsiniz. Bu yüzden o büyük gün gelene kadar buradasınız. Şimdilik odalarınıza gidip dinlenin, yarın çalışmaya başlayacağız."
Önümüzden başka adam yürüyüp merdivenlerden yukarı çıkarken, biz de arkalarından yürümeye başladık. Tabii ben en arka sırada yürümeye çalıştım. Kimsenin benim kadın olduğumu anlamaması gerekiyordu. Bundan süphelenebilirlerdi."
Niye kadın olduğumu söylemedim ki! Şimdi bu kadar adamın içinde kız olduğumu nasıl saklayabilirim! Allah'ım ne olur beni affet. Ben... ben çok korktum. Beni boğan adamın, beni boğmaktan daha kötü bir hale getirmesinden korktum. Bana tacizde bulunduğunu görmemdense, ölmeyi tercih ederim. Bunu bir daha yaşayamazdım. Hele de bu kadar kaosun içinde bunu kaldırmazdım. Belki bana hiçbir şey de yapmazdı, ama bunun aklıma gelmesi bile beni o an durdurmaya yetmişti.
Adam nihayet bizi geniş bir saha büyüklüğünde bir salona getirmişti. Sonra da tek kişilik gruplara ayırarak sistematik yerleştirilmiş ranzalara yerleştirdi. İçimden çığlık atmak gelmişti resmen. Ben bunca erkeğin içinde nasıl kalabilirdim! Benim kadın olduğumu anlamaları kaçınılmaz bir şey!
Dehşetle etrafa bakınmaya devam ettiğim sırada ayatakta durduğumu fark eden adam, aniden beni iterek bağırmaya başladı.
" Hadi! Oyalanma da yerine yerleş." Bir anlık şoku atlatmaya çalışarak mecburen başımı sallayıp " Tamam." Dedim.
Herkes ranzaların üstüne otururken, yüzü yaralı olan adam tekrar gelerek, az önceki adam gibi elini arkasına bağlayıp bir süre bize baktı. Sonra da görevlilerin, kara kutuları tüm ranzaların üstüne indirmesiyle konuşmaya başladı.
" Bu kutudakiler yeni kıyafetleriniz, bundan sonra bunları giyeceksiniz. "
Herkes kutuyu açıp elbiselerine bakmaya başlarken, ben sadece yutkundum. Herkes kıyafetleri merakla eline alırken, ben de titreyerek almıştım. Herkesin içinde bunu nasıl giyebilirim ki ben!Kutunun içinde siyah renkte iki tişört, bir ceket, siyah asker botu tarzında ayakkabı, siyah pantolon ve bizi numaralandırmak için bir kolye vardı. Benimkisi yedi numaraydı. Kolyeye uzun bir süre baktığım sırada, herkes bir anda tişörtlerini giymek için üstünü değiştirmeye başladı. Ben ise korkuyla tekrar yutkundum.
Şimdi bitmiştim işte! Eğer üstümü çıkartırsam kız olduğumu anlamaları kaçınılmaz bir şeyd! Bir süre öylece durdum sadece. Hiç bir şey yapamadım. Utancımdan yüzümü öne eğerken, yüzü yaralı adamın sesiyle hemen ona dönmeye çalıştım.
" Şimdi değil! Yarın hazır olun. Bugün sadece dinlenin, yarın çalışmaya başlayacaksınız." Adam bunları söylerken, herkes durarak tişörtlerini kutuya geri koydu. Ben de tabii rahat bir nefes almıştım. Sanki üstümden büyük bir yük kalkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsal Beşli: Yeşil kız
Fiksi IlmiahKüçük çocuklar gerginci birbirlerine bakarken palyaço torbadan bir kağıt daha çekti. "7 numara, ikinci jokerimiz 7 numara." Bu sefer korkuyla boyunlarındaki künyeye bakarken, ben de boynumdaki künyeme baktım. Ve 7 numara... bendim. Dört yapraklı...