Bölüm Yedi: Asterda Kütüphanesi

9 3 5
                                    

-iki gün sonra-

Etrafımda kaya taşlarından yapılmış bebek beşikleri vardı ve bu bebek beşiklerinin hepsi doluydu. Günlerden hangi gün, hangi geceydi belirsizdi anlaşılan zaman kavramı daha bulunmamıştı.

Karşımda taştan duvarlar vardı, anlaşılan mağara gibi bir yerin içindeydim. Mağara duvarlarına yansıyan kızılımsı ışıklar yanıp yanıp sönüyordu. Kafamı ışığın geldiği yöne doğru çevirince bunun ucu yakılmış olan bir meşale olduğunu anladım.

Her şey çok garipti, ben neredeydim? Burası neresiydi?..

Bu merakımı gidermem için hemen arkamda duran oyuktan kafamı dışarı çıkardım. Yıldızlar dünyayı her ne kadar esiri altına alsa da hava yine de karanlıktı, karanlık ve sisliydi.

Etrafı daha iyi görebilmek için bu seferde bedenimi çıkardım oyuktan dışarı. Kafamı sağa sola çevirdiğimde etrafta görebildiğim tek şey boyu tepelere kadar uzanan ağaçlar oldu.

Şimdiye kadar hiçbir sese şahit olmayan kulaklarım sanki açılmıştı, birden duyduğum bebek ağlama sesleriyle irkildim. Ve içeride bebeklerin olduğunu hatırladım. Hakikaten o bebeklerin orada ne işi vardı? Neden bir mağaradalardı? Anneleri yok muydu bu bebeklerin varsa neredelerdi?

Aklımdaki soru silsilelerini bir kenara bırakıp tekrar içeri girdim.

İçeride bu sefer sadece bebekler yoktu, bu sefer koca koca pelerin tarzı bir şey giymiş adamlar da vardı. Ne yapıyorlardı bu adamlar, acaba buradaki bebeklerin babaları onlar mıydı?

''Efendim bu soyları damgalamaya ne zaman başlayacaksınız?'' dedi gri pelerinli bir adam.

Efendi mi? Buradaki adamlar bir kabile miydi yoksa? Hem bir dakika ne damgasıydı bu. Burada da mı damga olayı vardı?

''Ben sana bir şey demeden konuşmaman gerektiğini sana kaç kere söyledim?'' dedi kırmızı pelerinli başka bir adam.

Efendi dediği kişi kırmızı pelerinli bu adam olmalıydı.

''Bu gün itibariyle dünya üzerindeki son soyu damgalıyoruz değil mi? Bundan sonra damgalayacağımız bir soy var mı?'' diye sordu efendi dedikleri kişi gri pelerinli adama bakarak.

''Hayır efendim daha damgalayacağımız bir soy kalmadı. Birazdan damgalayacağınız soy, son soy olacak.'' dedi gri pelerinli adam efendisine doğru bakarak.

''Peki bu yerdeki tüm bebekleri topladınız değil mi?''  dedi efendi olan adam.

''Evet efendim bu yerdeki tüm bebekler burada.'' dedi gri pelerinli başka bir adam.

''O zaman Tanrıyla anlaşmam son bulacak ve lanetim kalkacak.'' diye söylendi.

Ne anlaşması ne laneti burada neler dönüyordu böyle...

Benim merak ettiğim soruyu gri pelerinli başka bir adam sormuştu.

''Ne anlaşması efendim? Tanrı makamıyla nasıl olur da onun yarattığı bir varlık anlaşma yapabilir?'' diye sordu adam.

''Sana soru sormadan bir daha konuşursan, seni feci yaparım. O yüzden şimdi sus.'' dedi efendi.

Adam tam konuşmaya yeltenirken kırmızı pelerinli efendi denilen adam ona kafasını döndürdü ve adam konuşmaktan vazgeçti.

''Neyse siz geri çekilin damgalama seansını başlatacağım.'' 

Mağara da kırmızı pelerinli adam ve zırıl zırıl ağlayan bebekler dışında kimse kalmamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DAMGALI DOĞANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin