Mo Zai'nin gözlerini ayarlamak gerçekten de çok zor oluyor. Yani buna benziyor ama daha güzeli.
Önceki bölüm
Zai-gege, bana anlatsana. Neler yaşadın? İsmini kendin mi koydun? Senin hakkında daha çok şey öğrenmek istiyorum!
Mo Zai, derin bir iç çektikten sonra Fang Jingwei'nin kafasını okşadı ve anlatmaya başladı.
.
.
.
.
.
.
.
.
-Annemi ve babamı tanımıyorum. Ayrıca büyük bir hafıza kaybı yaşadım. Hatırladığım en eski anı 8. yaşıma aitti. Ondan öncesini hatırlamıyorum. Sokaklarda yaşıyorum. Tek hatırladığım ismim. Geçinmek için çalıyorum. Bu kadar. Sen anlat.Fang Jingwei'nin gözleri sinsi bir şekilde parıldadı. Fakat bu parıltıları ustaca sakladı.
Fang Jingwei, aslında Mo Zai'nin şu an ki şeytani lider olan Mo Xinqui'nin oğlu olduğunu biliyordu. Bunun hakkında bir kaç şey duymuştu.
Mo Xinqiu, oğlunu erken yaşta sokağa atmıştı. Bunu neden yaptığını Fang Jingwei bilmiyordu. Fakat bildiğine göre, Mo Zai bir şekilde şeytani yolun tarikatına gitmiş ve sonra da Göksel şeytan olmuştu.
Fang Jingwei, her şeyden habersiz gibi davrandı ve endişeli gözlerle Mo Zai'ye sarıldıktan sonra konuştu.
-Senin için gerçekten de üzüldüm. O zaman ailen olmama izin verirsin değil mi?
Fang Jingwei, Şeytana yapışma planını gerçekleştiriyordu. Gerçi şu anda bu çocuğa da acımıyor değildi. Fakat onu kullanmayı da bırakmayacaktı. Ona yakın olmak için yaralarına basacaktı. Aynı zamanda yaralarını da iyileştirecekti.
Mo Zai'nin yaraları, yalnızlığı idi. Bir arkadaşa ya da aileye sahip değildi.
Mo Zai, kendisine sarılan çocuğa kısa bir tereddütle baktıktan sonra o da sarıldı ve konuştu.
-Neden benim yanımda durmak istediğini anlayamıyorum. Çok sırnaşıksın. Ayrıca çok tuhafsın.
Fang Jingwei, tatlı bir şekilde gülümsedi ve mor renkli gözlerini Mo Zai'ye dikip konuştu.
-Belki de yüzünü ve kişiliğini sevmişimdir. Neden kendini ezikliyorsun ki? Hem, sırnaşık olmanın sorunu ne? Ben kedi gibiyimdir.
Mo Zai, hafif bir Gülümse ile Fang Jingwei'ye baktıktan sonra konuştu.
-Evet. Evet. Kedi gibisin. Peki ne tür bir tarikata katılmak istiyorsun? Ayrıca bizi alacaklarından emin gibisin.
Fang Jingwei, küçük yumruklarını sıktı ve kendisinden emin bir sesle konuştu.
-Bizi alacaklarından eminim. Fakat hangi tarikata katılmak istediğimi bilmiyorum. Doğru yol mu iyi yoksa şeytani yol mu?
Mo Zai, hafifçe gülümsedi ve konuştu.
-O zaman bir oyun oynayalım. İkimiz de aklımızda ki yeri söyleyelim ne dersin?
Fang Jingwei, bu çocukça oyuna hayır demek istemedi. Ayrıca eğlenceli olabilirdi. Mo Zai'nin aklında ki yeri merak etmişti.
-O zaman aynı anda söyleyelim. 3 deyince konuşacağız. Hazır mısın?
Mo Zai, kıkırdadı ve kafasını onaylar gibi salladı.
-1,2,3!
-Doğru yol!
-Şeytani yol!
Mo Zai ve Fang Jingwei aynı anda konuşmuşlardı. Birbirlerine şaşkınlıkla baktılar.
Mo Zai, doğru yol demişti fakat Fang Jingwei, şeytani yol demişti.
Fang Jingwei, Göksel şeytanın neden Doğru yolcu tercih ettiğini anlayamadı. Doğru yolda ki insanlar ikiyüzlü, sinsi pisliklerdi. Birbirlerinin arkasından sayısız oyun çevirirler ve fırsat buldukları anda da sırtından bıçaklarlardı. Bir de üstüne iyi ve doğru insanlar oldukları hakkında söylenirlerdi. Kesinlikle iğrençlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Name's BiTcH! [BL] [TAMAMLANDI]
FantasiEğer bir fahişe iseniz, hayattan fazla da bir şey beklemeyin. Çünkü hiçbir şey kazanamazsınız. Tabi akıllı bir fahişe olmadığınız sürece! Bu benim hikayem. Nasıl değersiz birinden, insanların üstüne bastığım ile ilgili. Bu kitap BL'dir. Küfür ve...