"Midori, aç kapıyı"
İçeride birisi varsa eğer ona zarar verebilir. Midori çok hassas,çok kırılgan dır. Ne olursa olsun bu kapı açılacak... Küçükken telle kapıyı açmaya çalışmış ve sonunda başarmıştım. İşime yarayacağı aklıma bile gelmezdi. Etrafa bakınınca yerde küçük bir tel buldum. Zor olacak ama işimi görür. Teli kapı anahtarlık kısmına getirdim. İşte oradasın. Açıl... Açıl... Oldu. Merdivenlerden yukarı koştum. Odasının kapısı açıktı. Hemen oraya daldım. Onu görünce içim rahatladı. Sadece sakarlığı tutmuş ve bir vazoyu devirmiş. Bana şaşkın şaşkın bakarken yaralı elini gördüğüm gibi elini tuttum. Çok fazla değildi ama küçükte değildi.
"Bekle burada"
Şaşkınlığını hâlâ üstünden atamamasını umursamayanrak mutfağa gitti. Biraz tuz... Bu onun canını yakacak ama mikrop kapmasından iyidir. İlk yardım dolabından da sargı bezi alıp midorinin yanına çıktım. En azından eve girerken dış kapıyı, kapatmayı unutmamışım... Midori, kırılan parçaları bir poşete koymuş ve duvara yaslanarak dizlerini kendime çekmiş bir vaziyette buldum. Sanırım birşey düşünüyor.
"Yanıma gel"
Yanıma geldiğinde tuzu çıkardım. Bunu görür görmez ayağa kalkıp geriledi.
" olmaz sasuke, çok acır"
Elimi ona doğrultup tutmasını isteyen bakışlar attım. Tereddüt etse de elimi tuttu. Nazikçe çekip yanıma oturttum.
"Eğer bunu yapmazsa mikrop kapacak. Hem benden nefret ediyorsun öyle değilmi. Gözlerini kapat ve bana işkence ettiğini düşün. Yinede çok acırsa bana istediğin işkenceyi yapabilirsin"
Ne kadar da uzun konuştum böyle. Onunlayken ne kadar da değişiyorum. Yaralı elini uzatıp başını sallayınca, elini dizime koyup bir tutam tuz aldım avucuma. Ellerini ellerimle birleştirip tuzu iyice bastırdım. Sonra dökülmemesini sağlayacak şekilde elinin dış tarafını dizime koyup hemen sargı bezini çıkardım. O şaşkın bakışlarla beni süzüyordu. Sargıyı sardıktan sonra hâlâ elini kendine çekmemiş olduğunu fark ettim.
"Biraz öyle kalsın, tuz mikrobu kırınca değiştiririz"
Düşüncelerinden sıyrılıp başını yukarı aşağı salladı. Birden gözleri kocaman olunca ne oldu der gibi baktım. Ayağa kalkıp odada daire çizerek koşuyor ve elini sallıyordu.bir süre daha koşup yanımda durdu.
"Ne yaptın sen pislik herif"
Demesi ve sağlam eliyle yanağıma sert bir tokat atması bir oldu. Yanağım acımasada kalbim çok acıdı. Trip atıp evden gitmeyecektim tabiki. Onu evde yalnız bırakamam. Hem çok acırsa istediğini yapabileceğini söyledim öyle değilmi. Kızmaya hakkım yok. Başımı yerden kaldırıp ona baktım. Pişmanmı... Bence hayır. Erkek olduğum için ona birşey yaparsam karşı koyamazdı ve bence duraksamasının tek sebebi bu.
" getir elini. Tuzu temizleyip bezi değiştirelim"
Kalbimin kırıklığını ona hissettirmemek için oldukça soğuk konuştum. Aslında ben hep böyleydim. Midoriye ise ilk kez... Elini hala uzatmadığı için elini hızla tutup kendime çektim. Elindeki sargıyı çözüp, pamukla tuzları temizledim. Sonra nazikçe yeni sargı bezini sardım.
"Bitti"
Fazla kalan malzemeleri tek elimle toplayıp ayağa kalktım. Odadan çıkacağım sırada elimden tuttu ve durdurdu.
"Sasuke b-ben-"
"Bir tokat dahamı atmak istiyorsun. İkinci sargıda da canın yandıysa atabilirsini"
Dedim ve vurmadığı yanağımı ona doğru çevirdim. Hala vurmadı... Birşey diyeceğim sırada yüzümü çevirdi ve vurduğu tarafı öpüp odadan kaçarcasına çıktı. Nefret etmiyor... Kızgın değil... Sanırım ister istemez vurdu bana. Bunun mutluluğunu yüzüme yansıtmadan fazla malzemeleri yerine koydum ve ilk sardığım bezi çöpe attım. Midori nerededir acaba... Biraz yalnız bıraksam iyi olacak. Evleri kocaman bir villa. Gerçi bu çevrede bizimle beraber herkesin evi villa... Terasa çıktım. Manzarasına aldırmadan bulduğum yere oturdum. Ona nasıl söyleyeceğim ben... Seni seviyorum nasıl diyeceğim. Hıçkırık sesleri kulağıma gelince düşüncelerimden ayrıldım. Midori... Ağlıyor. Yanına gidip oturdum.
"Neden ağlıyorsun"
Beni fark edince göz yaşlarını hızla silip başını kaldırdı.
"Özür dilerim sasuke"
"Kabul etmem için bir şartım var. Beni öp"
Hızla yanağımdan öptü. Olmadı ger gibi başımı sallayıp işaret parmağımla dudağıma iki kere dokundum. Gözleri kocaman oldu. Hava hala bozuk ve o bir gök gürültüsü ile kendine geldi. Bulunduğumuz kısım terasın sadece küçük bir yeri. Etrafı camlarla kaplı.
"Ama-"
Onu daha fazla zorlamak istemedim ve omuz silktim. Ayağa kalacağım sırada başımı kendine çevirip dudaklarımızı buluşturdu ve kollarını boynuma doladı. Bende ona karşılık verdim. Kollarımı beline doladım. Ondan zevk alamadım. Amacım zevk değildi zaten. Onu öperken kalbim yerinden çıkarcasına atmaya başladı. Sadece sevgi. Onu öperken sadece bunu hissettim. Nefesimiz yetmediğinde geri çekildik. Yüzü kıpkırmızı oldu ve başını yere eğdi. Utandı...
"A-Affettinmi "
Başını yerden kaldırmadan söyledi bunu. Başını kaldırmak istedim ama onu zorlamak istemem.
"Sana hiç nefret beslemedim ki. Sadece kırılmıştım. O da şimdi geçti"
"A-Arkadaşlar böyle yapmaz ki s-sasuke"
Hala ona itiraf etmedim. Eminim oda beni seviyor ve bana söylemiyor. Yoksa neden öpsün ki. Hemde nefesimizin son noktasına kadar. Konuyu değiştirmek en iyisi
" hadi seni yatağına götüreyim."
Cevap beklemeden kucağıma aldım ve odasına götürdüm. Saat epey geç oldu. Uyusa iyi olur... Hava hâlâ yağmurlu ve gök gürüldüyor. Kapıyı, midorinin bacağının altındaki elimle açtım. Onu yatağına yatırdım ve çıkmak için ayaklandım.
"Sasuke, gitme korkuyorum"
***
Aslında korkmuyorum. Böyle havaları çok severim çünkü içimdeki kasveti alıp götürüyor. Sasuke gibi.
"Tamam ozaman ben yere yatak sereyim"
Dolaba yöneteceği sırada bileğinden tutup yatağa çektim. Gülümsedi ve yorganın içine girdi.
"Eğer yanımda olmazsan yine korkarım yani yanlış anlama"
Duvardan tarafa iyice sindim. Kucaklamasını isterdim ama ben ona hala îlan-ı aşk edemedim. Belki o sevmiyordur korkusu ile. Gerçekten sevmiyorsa... En azından seviyordur belki umuduyla yaşamak daha cazip geldi. Sasukenin, bedenimi saran kolları düşüncemi böldü. Bir bacağını da bacaklarımın üstüne atıp beni iyice kendine çekti. Kokusunu çekerek uyumak... Onun kollarında uyumak. Hiç olmadığım kadar güvende hissetmek. İster istemez sırıttım.
"Neden sırıtıyorsun. Hoşuna gittiyse hep yapabilirim"
Benimi izliyordu deminden beri.
"U-Uyusana sen"
Kıkırdadı... Bir süre sonra başımı çevirip ona baktım gözleri kapalı. Birkaç kez adını tekrarladım cevap vermedi. Birkez daha Öpsem. Hem uyuyor. Dudaklarımı nazikçe onunkilerle buluşturdum. Onunda bana karşılık verdiğini anlar anlamaz gözlerim kocaman oldu ve geri çekilip yorganla kendimi tamamen sakladım. Başımın en uç kısmı onun boynuna kadar geldiği için yüzü yorganın içine girmedi.
"Utangaç"
Yumuşacık sesi kulağıma gelince utancıma rağmen gülümsedim. O görmedi tabiki. Zaten birbirine yapışık olan bedenlerimiz Sasukenin güçlü kollarıyla beni boğmayacak bir şekilde daha da kavradı. Bir süre sonra kendimi Sasukenin kollarında uykuya bıraktım.Uzun zamandır yeni bölüm atmadığım için özür dilerim. Ancak boş vakit bulabildim. Umarım beğenirsiniz. Wote ve yorumlarınızı bekliyorum. Ayrıca ilk bölüm tamam iyi ama diğer bölümlerin okunma sayısı çok düşük. Desteğinizi esirgemeyin. Wattpad de arkadaşlarınız varsa ve hikayeyi beğeniyorsaniz onlara da tavsiye edebilirsiniz. Çok zaman alan bir daha iş değil merak etmeyin. Teşekkürler arkadaşlar sizleri seviyorum. Biradahaki bölüme kadar görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'a Acımayan Sır
General FictionAŞK'a birde çoğu insanin farkında bile olmadığı bir SIR eklersek ve bu sır acımasızsa...